Ekrem İmamoğlu’na sorular
CHP’nin sancılı geçen İstanbul’a aday belirleme sürecinde, Ekrem İmamoğlu isminin belirlenmesi herkesi şaşırtmıştı. Tanınmıyordu. Doğrusu şuana kadar gösterdiği performans ve gösterilen ilgi nedeniyle beklenenin üzerinde bir çizgi yakaladı.
Ben de kendisini merak edenlerdendim. Bu yüzden röportaj talep ettim. Bir saate yakın görüşmemizin ardından vardığım sonuç şudur:
CHP’de İstanbul’a başkan adayı olarak adı geçen Muharrem İnce ve Gürsel Tekin gibi isimlerden daha iyi ve başarılı bir isim. Ancak benim kriterlerime göre vasat bir siyasetçi. Karadenizli bir müteahhit. Hırslı, enerjik ve politik bir zihni var. Bu özellikte çok sayıda siyasetçi var.
Sanırım CHP’yi kurtarması beklenen “siyasi mehdi” kendisi değil. Lakin klasik CHP çizgisinin üstünde ve önemli görevler üstlenecek bir potansiyeli var yine de.
Bunlar benim kanaatlerim. Kendisinin sorulara verdiği cevapları okuyunca kararı siz verirsiniz.
YAPTIRDIĞI ANKETLERDE NE ÇIKIYOR?
Binali Yıldırım’ın tersine, İmamoğlu çok yoğun bir şekilde anketle ilgileniyor. Ancak anket rakamları açıklamak istemiyor.
“On yıllık siyasi yaşamımda anketlere hiç bu kadar inanasım olmamıştı. Adaylığımın konuşulduğu günden bu yana 3,5 aylık sürede, 80’e yakın anket yaptırdım. Bu anketlerde önde çıkıyorum.”
NEDEN SİZİ TERCİH ETSİN SEÇMEN?
Karşısında milletvekilliği, bakanlık, Başbakanlık ve Meclis Başkanlığı yapmış, tecrübeli ve marka bir isim var. Peki seçmen neden İmamoğlu’nu tercih etsin?
“Kendileri de ifade etti, ununu elemiş, eleğini asmış bir konumda gibi algılanıyor Binali Bey. Ben 5 yıl siyaset yapmış, beş yıl da belediye başkanlığı yapmış, tüm tecrübelerini hissetmiş kişiyim. 48 yaşındayım. İş, sosyal, siyasi yaşamım, eğitimim tümüyle birikim dolu. Bir de enerjimiz buna müsait. Dolayısı ile İstanbullunun beni tercih edeceğini düşünüyorum.”
CHP’DEKİ TARTIŞMALAR SİZİ ETKİLİYOR MU?
İmamoğlu CHP’nin içinde bulunduğu dağınık durumdan, tartışmalardan ve genel siyasi havadan ısrarla uzak durmaya çalışıyor.
“Partimizde çokça yaşanan bir durum bu tartışmalar. Çok sesliliğin yansımasıdır. Partimizin tecrübesi bu durumları hızla toparlayacak bir kapasiteye sahip. Bir yönüyle de partinin kendi kurumsallığı ile yerel yönetim tarafını biraz birbirinden ayırmak gerekir. Çok iç içe entegre olduğu takdirde işte tam da o tehlikeli kelimeyle buluşturmuş oluyorsunuz: Partizanlık. ”
Klasik tezimi sormadan edemedim. Son düzlükte CHP genellikle tökezliyor, bir hata yapıyor ve bu AK Parti’ye yarıyor. Bunu sanki biliyormuş gibi yaptığı bir konuşmayı aktardı.
CHP SON DÜZLÜKTE YİNE TÖKEZLER Mİ?
“Ben parti yöneticilerime hep şunu söyledim: Kampanyamızın birinci sıradaki en önemli meselesi hata yapmamaktır. Bazen bir hata, çok bedellere sebep olabiliyor. Öte yandan başka bir yerde yapılan bir hata benim şahsımı bağlamaz.
Ben bu şehre belediye başkanı olacağım. Talimat alan, talimatla iş yapan güdümlü bir başkan gelmiyor. Buna benim partim de dahil. Çünkü benim partimin kültüründe talimat yok. Ama şuandaki belediyede talimatla iş yapılıyor.”
-Sarıgül’ün partinizden istifası ve DSP’ye geçmesi sizi etkiler mi?
“Hiç etkilemez. Son anda bir yöntemle adaylığını (başka partiden) açıklayan arkadaşlarımızın, başarılı olacağını düşünmüyorum. İlçelerde bu arkadaşlarımıza oy verenler olsa bile, büyükşehirde bana oy vereceklerdir.”
İmamoğlu’nun benimle görüşmeden önce basın toplantısı vardı. Doğrusu Binali Bey’in etrafı gibi kalabalık bir katılım yoktu.
Ancak projelerini promptırdan okuyarak tek tek açıkladı. Tanzim satıştan trafiğe, mimariden kent yönetimine kadar, birçok konuya değindi. Güzel projeleri var. Şehrin bütüncül bir planlamasını yaparak tüm sorunları çözmeyi hedefliyor.
EN ÇOK HANGİ KONULARDA ŞİKÂYET ALIYOR?
Vatandaşla temasta en çok şikâyet aldığı konu, ekonomi ve trafik. Bir de şehirde yaşayan mültecilerin durumu. İmamoğlu bu sorunu çok önemsiyor ve derin bir konu olduğunu düşünüyor. Mülteci konusu Binali Bey’e gelen şikâyetler arasında yer almıyordu.
Partisine ve kendisine gelen eleştirileri sorduğumda ise, 1989-1994 döneminde İstanbul’u yöneten SHP döneminden dolayı çok eleştiri aldığını söylüyor. Kendi durumu ise şöyle:
“Çatışmacı olmayan, konusuna odaklanan ve İstanbul’u konuşan dilimin özellikle takdir gördüğünü de belirtmek isterim.”
EZANIN ISLIKLANMASINI TASVİP EDİYOR MU?
İmamoğlu muhafazakâr bir aileden geliyor. Bu nedenle ezanın ıslıkla bastırılması konusuna iyi hazırlanmış:
“Ben ezanla büyüdüm, defalarca da ezan okumuş birisiyim. Orada bilinçli bir şekilde ezanın ıslıklanmadığını düşünüyorum. Cumhurbaşkanı’nın şikâyetini de görüntüleri de izledim. Buradan yola çıkarak, ezanın kutsallığı üzerinden millete mesaj vermeyi doğru bulmuyorum, çok yanlış.”
CHP GENEL BAŞKANLIĞINA ADAY OLUR MU?
Kemal Kılıçdaroğlu İstanbul belediye başkanı adayı olduktan sonra CHP’ye genel başkan oldu. Muharrem İnce de CHP’ye genel başkan olmasın diye aday yapılmadı. CHP’nin böyle bir geleneği vardır, popüler olan genel başkanlığa oynar.
Peki İmamoğlu da böyle mi yapacak?
“Ben siyasi yol haritasının ya da siyasi kariyerin kişisel taleple oluşacağını düşünmüyorum. Kişisel talebe döndüğü andan itibaren kaybetmeye başlarsınız. Şu sürece kadar benim dışımdaki aktörler yol haritamı belirledi. Bazen toplum oldu, bazen partimin kurulları, kişileri oldu. Bundan sonra yol haritamı kendim belirlemem. Allah ömür verirse ben süreç içerisinde talepkâr olmayacağım. İnsanlar yön verdiği noktada marifetimin uygun olduğu her sürece hazırım.”
Ben yorum yapmayayım artık.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.