Türkiye içine kapanırken, dışarıdan kuşatılıyor! Aman dikkat!
Türkiye, seçimlerden sonra İstanbul’a kilitlendi.
Parlamenter sisteme geçtiğimiz zamandan bu yana İstanbul’da seçimlere gölge düşürecek büyük bir usulsüzlük yaşandığı gözleniyor.
İstanbul’da geçersiz oylar sayıldı; Ekrem İmamoğlu ile Binali Yıldırım arasındaki fark 27 binden 14 binin biraz altına kadar düştü.
Sadece bu bile, bu seçimlerde organize bir tezgâh olduğunun göstergesi olarak görülebilir.
Ardından Maltepe gibi bazı ilçelerde yeniden sayım işlemi başlatıldı.
İstanbul seçimlerinin de yenilenmesi talepleri var; ama iş oraya kadar varmaz inşallah. Resmî takvime göre yenilenecek seçimlerin tarihi 2 Haziran.
O tarihe kadar ülkede her şey duracak!
Herkes, bütün ülke bu seçimlere kilitlenecek, ülke içine kapanacak, enerjisini buraya harcayacak.
Elbette ki, 1 oy bile önemlidir. Bunu söylemek bile gerekmiyor.
Ama ülkenin kritik bir süreçte, dışardan fena hâlde kuşatıldığı bir zaman diliminde, içine kapanması çok tehlikeli sonuçlara yol açabilir.
EKREM İMAMOĞLU, “SOFT” KEMAL DERVİŞ’TİR!
Ekrem İmamoğlu, belediye başkanı olsa da olmasa da hedefine ulaşmıştır: Hem CHP’nin müstakbel liderliği hem de Cumhurbaşkanlığı adaylığı şimdiden kesin gibi.
Ak Parti’nin İstanbul seçimlerinde yapacağı her hata, İmamoğlu’nun önünü açacaktır.
Belki de bütün bu yaşadıklarımız, bunun içindir: İmamoğlu’nun önünün açılması için Türkiye “tuhaf işlere sürüklenmiş” olabilir!
Hükümetin bu söylediklerimi ciddiye alması, üzerinde düşünmesi ülkemizin menfaatinedir.
Ekrem İmamoğlu, “soft” Kemal Derviş’tir!
İstanbul seçimlerinin sonuçlanmaması, sürecin uzaması, İmamoğlu’na yarıyor.
Sürecin uzaması, İmamoğlu’nu hem mağdur duruma düşürecek hem de CHP’nin müstakbel liderliği ihtimalini güçlendirecektir.
Ayrıca sürecin uzaması, Türkiye’nin iç kaosa sürüklenmesi senaryolarının gerçeğe dönüşmesini de kolaylaştıracaktır...
O yüzden aman dikkat, diyorum.
TÜRKİYE’NİN İÇİNE KAPANMASI TEHLİKELİ!
31 Mart seçimlerinden sonra Türkiye’nin içine kapanmasının son derece tehlikeli olduğunu düşünüyorum.
Türkiye’nin ekonomide köklü reformlar yapması, insanımızı ekonomik olarak rahatlatması, istihdama ve üretime yoğunlaşması, işsizlik ve enflasyonu dizginleyecek adımlar atması gerekiyor...
Özetle, ekonomide âcil çözüm bekleyen büyük sorunlar var. Eğer bu sorunların üzerine gidemezsek, bu sorunlar kangrene dönüşebilir...
Ekonomideki sorunlardan daha tehlikeli büyük sorunlar zuhûr edebilir dış politikada...
Bu ay, Ermeni sorununun kaşındığı ay. Fransa ve Almanya’dan sonra İtalyan parlamentosunda da Ermeni sorununun “soykırım” olarak tanınması girişimleri başlatıldı.
Başımızı ağrıtacak kararlardan biri olur bu!
Bu arada İngilizler, Kıbrıs’a askerî yığınak yapmaya başlamışlar! Çok tehlikeli bir girişim bu!
Doğu Akdeniz zaten kaynayan kazan gibi adeta. Türkiye, önemli bir askerî tatbikatla olup bitenlere seyirci kalmadığını gösterdi ama gerek Kıbrıs’a İngilizlerin askerî yığınak yapmasına gerekse ısıtılan Doğu Akdeniz’in sularına karşı her zaman dikkat kesilmek zorunda.
TUZAKLARA DİKKAT!
ABD ile yaşadığımız S-400 krizi, Türkiye’nin başını bir hayli ağrıtacak... Ruslarla Amerikalıların burada Türkiye’yi tuzağa düşürmek için gizli anlaşma yapmış olabilecekleri gerçeğini aslâ gözardı etmeyelim, diyorum.
Elbette Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerini geliştirmesi çok önemli bir stratejik adım.
Ama Türkiye’nin büyük zaafa düştüğü anlarda orta ve uzun vadede ABD ile Rusya’nın Türkiye’ye büyük darbe vurmaktan çekinmeyeceklerini aslâ gözardı etmeyelim, diyorum.
Görünebilir ilk büyük zaaf, Türkiye’nin NATO’dan çıkmaya zorlanması olabilir! Lanet olsun NATO’ya elbette. Ama şu aşamada Türkiye NATO’dan çıktığı an Türkiye’yi vururlar!
Elbette paranoyak olmayalım ama teyakkuzu da elden bırakmayalım aslâ!
Altını kalın harflerle çizerek şunu söylüyorum: Türkiye, içeride de, dışarıda da faturası çok ağır olacak büyük yanlışlıklar yapmamaya özen göstermelidir.
Vesselâm.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.