Afrika savaşları
Herhangi bir siyasi gelişmeyi tüm dünya için düşündüğüm bir model içinde incelemek eğilimindeyim. Bu nedenle Hindistan’daki terör eyleminden Somali’deki korsanlıklara kadar her olayı bu modelin içine yerleştiriyorum.
Günümüze kadar en stratejik madde petroldü ve tüm siyasi gelişmelerde onu kontrol etmek önemli bir belirleyici oluyordu. Ancak giderek alternatif enerji kaynaklarının kullanılmasına yönelik politikalar ve uygulamaların ön plana çıkacağına işaret eden belirtiler var. Nitekim krize karşı alınan önlemlerde bile bu konuyla ilgili maddeler bulunuyor.
Yeni dönemin stratejik maddesinin tarım ürünleri olacağı söylenebilir. Kalabalık nüfusa sahip Çin ve Hindistan Afrika’da kendilerine yer yapmak için uğraşıyor. Bu ilginin enerji kaynaklarına yönelik olduğunun söylenmesi petrolün günümüzün gözde hammaddesi olmasından kaynaklanıyor.
İnsanların ihtiyaçları üst üste dizilmiş küpleri andırır ve en altta yiyecek maddeleri bulunur. En alttaki küpü çekerseniz hepsi birden yıkılır. Yani karnı doymayan bir insan başka hiçbir şey aramaz. Milli gelir içinde tarımın payı çok küçük olmasına rağmen onu sıfırlarsanız diğerlerinin hepsi de sıfır olur.
Dünya üzerindeki hegemonyasını sürdürmek ya da bunu oluşturmak isteyenler tarımı kontrol etmek zorundadır.
Afrika ister bilinçli bir politikanın sonucu, isterse olayların doğal gelişimi sonucu olsun nüfusu az olan bir kıtadır. Bu haliyle Amerika’nın yeni keşfedilmiş haline benzemektedir. Çin ve Hindistan’dan taşan nüfusu özümseyebilir ya da onların ihtiyaçlarını karşılayan bir bölge olabilir.
İki anlamsız olay bu açıdan bakınca anlaşılabilir hale gelir. Birincisi Somali kıyılarındaki korsanlıklar ikincisi Hindistan’daki terör eylemleri. Afrika’nın doğu kıyılarında deniz ulaşımın güvenliğini sağlama görüntüsü altında bölgeye askeri güç gönderen ülke gerçekte bu kıtayı kontrol için bir köprü başı oluşturacaktır. Hindistan’daki terör eylemi Müslümanlara olumlu hiçbir şey kazandırmaz ama bir Pakistan, Hindistan çatışmasına neden olabilir ve Hindistan’ın Afrika’daki etkinliğini sınırlandırır.
Obama birçok açıdan değerlendirildi ama bir kıta ile benzeştiğinden söz edilmedi. Oysa eğer Afrika için soyut bir heykel yapılsa ondan iyi bir model bulunamazdı. Çünkü o da Afrika gibi biraz Müslüman biraz Hıristiyan, biraz beyaz biraz Afrikalı. Ayakkabısının altı delik ve görünüşte fakir ama zengin olabilecek potansiyeli var.
İleride Ortadoğu’nun, bir mirasyedi gibi, geçmiş zenginliklerinin izini taşıyacağı ama fakir bir hayat sürmeye mahkum kalacağını ve büyük güçlerin Afrika’yı kontrol etmek için mücadele edeceğini düşünüyorum.
Son zamanlarda devlet adamlarımızın Afrika gezilerini ve oradan gelen devlet adamlarını ağırlamasını nasıl açıklıyorsunuz? Bu bilinçli bir politika mı yoksa olayların gidişine uyum mu sağlanıyor? Türk okullarının artan sayısı sadece kültürel bir amaç mı taşıyor yoksa büyük stratejinin bir parçası mı?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.