Antalya'da neler oluyor?

29 Mart yerel seçimlerinin yıl dönümünde Antalya’daki reklam panolarını Mustafa Akaydın’ın büyük boy posterleri süslüyor. Başkan, Antalyalılara, bir yıl boyunca kendisine verdikleri destekten dolayı teşekkür ediyor, dört yılın sonunda şehrin ‘Avrupa Kültür Başkenti’ olacağı sözünü veriyor. Akaydın, bir yıllık değerlendirme toplantısında ise üniversiteden gelmenin verdiği alışkanlıkla; “İlk yılın ara sınavlarında başarılı olduğumuzu belirtmeliyim. Bu yıl hazırlık yılımızı bitirdik. Bu hazırlık yılı boyunca belediyeciliğin dilini öğrendik. Esas hedefimiz beş yılın sonunda halkın final sınavından geçmektir.” diyor.

Başbakan Tayyip Erdoğan’ı seçim gecesi ‘hayal kırıklığına’ uğratan ildi Antalya. Mustafa Akaydın, kimsenin beklemediği şekilde sandıktan çıktı. CHP büyük bir sevinç yaşarken AK Parti uzun süre şaşkınlığı üzerinden atamadı. Merak edilen, Akaydın’ın performansıydı. CHP’li başkan, bu şansı kendisi ve partisinin lehine kullanabilecek miydi? Büyük vaatlerle işbaşına gelen Akaydın’ın performansı, zaman zaman Nurettin Sözen’inkini hatırlattı. Akaydın gibi üniversiteden gelen Sözen, İstanbul’da ‘Büyükşehir’i kazandıktan (1989) sonra şehirde çöpler günlerce toplanamamış, susuzluk sorunu halkı perişan etmiş, İSKİ’de tarihin en büyük yolsuzluk olayı patlamıştı. Halk, ilk seçimlerde desteğini çekmiş ve Sözen’den sonra İstanbul’da sosyal demokratlar bir daha seçim kazanamamıştı.

“Yaparsa Hoca Yapar” sloganıyla AK Partili Menderes Türel’i geride bırakan CHP’li Mustafa Akaydın, seçim öncesi vaatlerinin ne kadarını gerçekleştirdi? Antalya’da bu soruyu kime sorsanız hemen hemen aynı cevabı alıyorsunuz: “Ortada hizmet yok!” Şehrin en büyük problemi ulaşımla ilgili tek bir adım atılamamış. Esnafın Menderes dönemindeki şikâyetleri artarak devam ediyor. Belediyeciliği bilmeyen, üniversiteden gelen kişilerin önemli kadrolara yerleştirilmesi tepkiyle karşılanıyor. Alt belediyelerle uyum yok, özellikle imar konusunda anlaşmazlıklar yaşanıyor. Şehrin bazı ileri gelenleri, bir değerlendirme yapmayı henüz erken görse de Akaydın’ın ilk yılını ‘kayıp’ olarak nitelendirenler çoğunluğu oluşturuyor. Anket sitelerinde başkana destek oranı da hızla düşüyor.

Akaydın’la birlikte, ülkenin parlayan yıldızlarından Antalya içe kapandı. Şehir tarihinde uzun yıllar sonra ilk defa projeler ve icraatlar değil, belediyenin borçları, icra davaları, kadrolaşma konuşulmaya başladı. Başkan Akaydın, sürekli geçmiş yönetimi suçladı, borçlardan şikâyet etti. Üniversitelerarası Kurul Başkanı iken 28 Şubatçılarla aynı saftaydı. Bu çizgisini belediye başkanı seçildikten sonra da sürdürdü. İcraatlarıyla değil ama ülke siyasetiyle ilgili açıklamaları gündemin odağına oturdu. Ergenekon davasındaki tutuklamalar için ‘faşizm örneği’ demekten kendini alamadı. Emine Erdoğan’ın başörtüsünden dolayı GATA’ya alınmamasını savundu. “Camiye ayakkabı ile giriliyor mu ki GATA’ya başörtüsü ile girilsin?” sözleri büyük tepkilere sebep oldu.

Mustafa Akaydın, göreve başladıktan sonra ilk icraat olarak Menderes Türel’in tramvay ve Yüzüncü Yıl Spor Kompleksi inşaatı gibi projelerini durdurdu. 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası’nın Antalya ayağı Kayseri’ye taşındı. İkinci olarak kadrolaşmaya gitti. Akdeniz Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mehmet Rıfkı Aktekin’i genel sekreterliğe getirdi. Belediyedeki pek çok göreve de üniversiteden arkadaşlarını atadı. Kentin çözüm bekleyen yapısal sorunlarından daha çok kültür ve sanat etkinliklerine ağırlık veren Akaydın’ın bazı icraatları da tartışma konusu oldu. Suya 10 ay içinde iki kez yüzde 10 oranında zam yapıldı. Şehir içi ulaşımı için bir master plan yapılmadan 180 otobüs alındı. Şehrin trafik yükü ağırlaştı. Belediyenin 196 taşınmazı satışa çıkarıldı. Akaydın’ın verdiği bilgiye göre; 185 gayrimenkulden 134 tanesi 19,2 milyon liraya elden çıkarıldı.

CHP’li başkan vaatlerinin hiç birini gerçekleştiremedi. 100 bin kişiye iş imkânı sağlayacağını vaat etti ama seçilince bunun yanlış anlaşıldığını ileri sürdü. Antkart kaldırılacak, elektrik parasız olacaktı. Batı Çevre Yolu’nun açılması Antalya’da ulaşımı rahatlatabilirdi. Konyaaltı ve Kepez belediyeleri, Batı Çevre Yolu’na karşı çıktı. Seçimden önce henüz tapusunu almamış olan vatandaşlara “tapu hak sahipliği belgeleri” dağıttı, seçimden sonra gecekonduların işgal olduğunu söyledi.

Antalya’nın eski belediye başkanlarından Hasan Subaşı, yolu yarıladıktan sonra Akaydın’la ilgili daha sağlıklı değerlendirmeler yapılabileceğini belirtiyor. Büyükşehir Belediyesi’nin çözmesi gereken en önemli sorunun ulaşım olduğunu vurguluyor: “Artık birçok görev ve sorumluluk diğer ilçe belediyelerinin olduğuna göre ulaşım sorununun çözümü Büyükşehir’in görevidir. Akaydın parasızlıktan, kaynaksızlıktan yakınıyordu, o nedenle önemli adımlar atamamış olabilir. Önümüzdeki yıllarda ondan en çok beklenen ulaşım sorununu çözmek ve yerli yerine oturtmak olacaktır.”

En soldan en sağa bütün partilerin il başkanları ise CHP’li belediyeyi eleştiriyor. “Akaydın’ın bir yılı polemiklerle ve belediyedeki usulsüzlüklerle geçti” görüşünde Hüseyin Samani. AK Parti İl Başkanı’na göre; Antalya’nın gelecek dört yılı ile ilgili de bir ışık görünmüyor. Samani, “Bütün projeler durdu. Siyaset yaptı. Boş vaatlerde bulunmaya devam ediyor.” diyor. Belediye Meclisi’nde CHP’ye borçlanma yetkisi için destek veren MHP de artık Akaydın’dan umudu kesmiş. İl Başkanı Adnan Kaya, “Hiçbir şey üretemeden Akaydın’ın başkanlığı bitmiş olacak.” diyor. DSP’li Ali Ulvi Büyüknohutçu ise daha sert: “Akaydın, Antkart gidecek demişti, sadece adı değişti, Halkkart geldi. Elektrik bedava olacaktı, suya iki kere zam yaptı.”

CHP’li Mustafa Akaydın eleştirilere şimdilik borç yükünü öne sürerek cevap veriyor. Kadrolaşma iddialarını ise doğruluyor. Kalan dört yıl içinde Antalya’nın Avrupa Kültür Başkenti olacağını, turizmin 12 aya yayılacağını, uluslararası hastanelerin Antalya’da yatırım yapacaklarını vadediyor. “Türkiye’nin incisi” Antalya, Akaydın’la ikinci yıla çok da umutlu girmiyor. Akaydın, ikinci Sözen olmaya gider mi? Bunun cevabını Antalyalı kalan dört yıl içinde yaşayarak öğrenecek.

Kaynak: Aksiyon