Şeytan Sav'a şapka çıkarttı!
Dostu, siyaset yoldaşı Baykal'ı yalnız bırakıp, Gandi Kemal'i partinin başına geçiren adam olarak, belki de örgütteki gücünü kullanıp bizzat oturacağı Genel Başkanlık koltuğundan feragat eden Genel Sekreter Sav, süreci nasıl planladığını, Baykal'la neden/nasıl yol ayrımına girdiğini, yeni dönemde oluşan parti listelerini, tasfiye olanların durumunu, önümüzdeki süreçte olacakları tek tek anlattı
Tarih 6 Mayıs 2010... Saat gece yarısını geçerken, internete düşen bir kaset, Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran CHP'nin tepesine adeta bomba gibi düştü. Partinin ikinci adamı kimliği ile örgütün/partinin sigortası olarak nitelenen ve de ketumluğuyla bilinen Önder Sav, röportaj yapmama kararını bozup sürece ilişkin yaptığı çarpıcı açıklamalarla, kabus dolu karanlık günleri bir bir aydınlattı.
İSTİFADAN HABERİM OLMADI: Deniz Bey'in istifasından haberim olmadı. Yani benimle bölüşmedi istifa kararını. İstifa ettiği gün, ben onun 53 yıllık dostuyum, arkadaşıyım, genel sekreteriyim. Belki benle oturup o konuyu konuşsaydı, onu daha büyük, farklı boyutlarda tutabilirdik. Veya istifadan sonraki aşamalar konuşulup, beraber o da değerlendirilebilirdi. Ama istifada bir dönüş kararlılığı vardı.
BASINI TER KÖŞEYE YATIRDIM: Gruptan çıktıktan sonra basını ters köşeye yatırdım. 'Kimse Deniz Baykal istifa etti diye avucunu ovuşturmasın' dedim. Bu hem AKP ve benzerlerine bir mesajdı, hem de parti örgütüne, 'CHP aslan yatağıdır' boş kalmaz. CHP yoluna devam eder' mesajıydı.
BAYKAL'DAN TEMİNAT İSTEMEDİM: Örgüt o gün 'oh be! CHP'de genel sekreter var. Vaziyete hakim görünüyor. Biz yalnız değiliz' demiştir. Çünkü örgüt, Baykal'ın dönme düşüncesini bilmiyor. Bu konuşmadan 1 saat sonra Deniz Bey'in evindeydik. Teminat isterim falan, demedim.
İNADINA BAYKAL MİTİNGİ FOS ÇIKTI: Deniz Baykal'ı döndürme çabaları... O Gençlik Kolları'nın saçma sapan eylemi mesela... Hiçbir yetkisi olmadığı halde Mehmet Sevigen, il örgütlerine telefon etmeye başladı. Partide fonksiyonu, yetkisi olmayan bir adam... Bir iki ili ve belediye başkanını 'Kim bu Sevigen de onun talimatıyla otobüs kaldırıyorsun?' diye haşladım.
O SAKALLI ALINDI, ZIPLADI: Çarşamba günü yaptığımız MYK'da, 'Burada Deniz Bey'e yalakalık edenler va' dedim. Bundan o sakallı (Savcı Sayan'ı kastediyor) alındı, zıpladı. Hiç kaale bile almadım.
GODOT'YU BEKLER GİBİ: 13 Mayıs'ta evde kendi kendime epey tartıştım. Bir huyum var. Kritik süreçlerde, pencereden bakar, dışarıda Önder Sav'ı gözlerim. Önemli kararlar almadan önce sıyrılırım kendimden. Kendimi izlerim. Ölçtüm, tarttım, biçtim. Sindiremiyorum CHP'nin adaysız kurultaya gitmesini... Eli kolu bağlı, Godot'yu bekler gibi...
KARARIMI KARIMLA BİLE BÖLÜŞMEM: Perşembe gecesi kendimle yaptığım muhasebenin ardından görüşüm netleşti. Ama ben bunu kimseyle bölüşemem. Karımla dahi bölüşemem.
GİZLİCE BULUŞTUK: Kemal Bey'le birkaç kez buluştuk. Kimsenin bilmediği, bilemeyeceği bir yerde. Ne o karısına söyledi, ne ben söyledim. Ne kadar ketum kalınırsa, o kadar sonuç alınır. Ve Kemal Bey de buna uydu (o zaten ağzı sıkı bir siyasetçidir o.)
KEMAL BEY'İN AÇIKLAMASI: Pazartesi, en uygun gündü adaylık açıklamak için. Zaman da öğleden önce olmalıydı. Basının da alarmda olacağı bir olay çünkü. Kemal Bey'e 'Ne kadar sade olursa o kadar iyi olur' dedim. 'Siz açıklamayı yapın, benim de söyleyeceklerim var' dedim.
ÖNCE BASINI YÖNLENDİRDİM: Basın mensupları açıklamadan sonra hurra geldiler, doldular odaya. Burada basını da yönlendirdim. 'Siz biraz dışarı çıkın, çıkışta açıklama yapacağım' dedim. 'Kemal Bey'le bir özel konuşalım. Ben Kemal Bey'i dinleyip iyice anlayayım. Bakalım detayında ne var?' dedim. O kadar hedef saptırdım ki, o açıklamadan önce. Binadaki basın koordinatörü bile fark edemedi.
PARÇALAYACAĞIMI SANDILAR: Yazılı başvurusu var Sayın Kılıçdaroğlu'nun elimde. Grup Başkan Vekili imzasıyla 'Salon tahsisi istiyor' açıklama için. Sordular, SMS gönderelim mi, bu toplantıya ilişkin diye? 'Ne münasebet. Kemal kendi olanağı ile yapsın, partinin olanağını niye kullanayım onun için' dedim. Bunlar zannettiler ki biz Kemal'le ayrıyız ve ben onu paramparça edeceğim! Tam bir hedef saptırmaydı o.
TEKİN'İN HABERİ YOKTU: Gürsel Tekin ki, Kılıçdaroğlu'nu elinde tuttuğunu, yönlendirdiğini düşünen bir siyasetçi, basın toplantısından 5 dakika önce haberi oldu. Televizyonların alt yazısından gördü. 'Kılıçdaroğlu elimden kaçtı' diye düşündü belki de. 1 saat içinde Cevdet Selvi aradı. MYK toplantısı yapmak istediğini söyledi. Ben de uyardım. 'Yok yok yapalım, çok istiyorlar' deyince 'peki' dedim. 'Gelmem' dedim.
SAKALLININ SALDIRISI: Toplantıda işte sakallının (Savcı Sayan) saldırısı oldu. Tutanaklardan çıkarttım: 'ABD, Doğan Medya Grubu, Recep Tayyip Erdoğan ve Genel Sekreterimiz birlikte Genel Başkanımıza bir komplo düzenlediler.' Hiç sektirmeden döndüm, 'şerefsizlik yapma' dedim. Ki ben böyle ağır konuşmam fazla.
BAYKAL GELİRSE KORKUSU: Salı günü yapılacak il başkanları toplantısı için çok sayıda il başkanı o gün Ankara'ya gelmişti. Diğer odalarda in cin top oynuyor. Benim odam ana baba günü. Bir anda 30 kadar il başkanı odada olayı değerlendirmeye başladılar. Bir kısmı koşulsuz heyecanlanmış, 'Genel sekreter ne derse varız' diyor. Bir kısmı müterettid, o mütereddit olanların bir kısmı mütemayil. Ama 'Ya Deniz Baykal gelirse?' gibi bir korku var çoğunda.
GEMİLERİ YAKIYORSANIZ İMZA ATIN: 'Artık köprüleri atıyorsanız, benimle yürüyecekseniz bu imzayı atın, köprüleri atıp, gemileri yakamıyorsanız hiç imza atmayın' dedim. Bir tek İl Başkanı, Elazığ, laf etmeden kaçtı. Tüm il başkanlarını 'Genel sekreterin odasına gelin' diye çağırmaya başladılar. Birdenbire kartopu büyümeye başladı. Gelen il başkanları arasında odaya girip de 'ben bu imzayı atmam diyen' bir tek il başkanı oldu, Yalova. 'Deniz Bey'in dönme ihtimali var. Beni maruz görün' dedi.
BAYKAL'A GİTMEYİ ENGELLEDİM: 77 il başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na 'Evet' dedi. Ama ötekiler pes etmedi. Cevdet Selvi Bey, 'İlla Deniz Bey'in evine gidelim, sonra karar verirsiniz' falan dedi. Bir kısım il başkanları olmaz,diye isyan ettiler. Ben de döndüm, 'Cevdet Bey dedim. Bu MYK, hükmi kişiliğini kaybetmiş bir MYK'dır artık' dedim ve il başkanlarına dönüp, 'Arkadaşlar, bundan sonra partinin sahibi sizsiniz, çıkın dışarıya açıklamanızı yapın' dedim. Hurra çıktılar, açıklamalarını yaptılar. Deniz Bey'e de gidilmedi.
CHP TARİHİNDE İLK: Bu olayın CHP tarihinde bir örneği daha yok. Ecevit-İsmet Paşa mücadelesinde rahmetli Ecevit, MYK tarafından destekleniyordu. PM de onu destekliyordu. Bizim süreçte MYK bir tarafta, Genel Sekreter bir taraftadır.
4 İLİ BEKLİYORDUM: İzmir'in Deniz Baykal diyeceğini biliyordum. Hatta Adana'yı, Hatay'ı, Ağrı'yı da doğru tahmin ettim. Yalnız Samsun
ikircikli davrandı.
SİYASETTE SÖZ SESTEN HIZLI GİDER: Toplantıdan sonraki gün Elazığ İl Başkanı yine geldi buraya. 'Bak dedim, sen imza vermeden gittim. Hiç yadırgamıyorum. Siz 10 delegesiniz. Sen vermesen de
9 delegen takır takır Kemal Kılıçdaroğlu'na oy verecek.' 'Doğru abi' dedi. Ve odadan çıktı. Siyasette söz, sesten daha hızlı gider. En geç yarım saat bile geçmeden Elazığ İl Sekreteri aradı. İl başkanı gelip, böyle böyle yapmış. 9 delegeyle birlikte imzalı desteği hemen fakslıyorum efendim' dedi.
İZMİR'İ EKREM'LE Mİ TARTIŞACAĞIM: İzmir'i Ekrem'in söylemesine gerek yok. İzmir'i Ekrem'le mi tartışacağım, tanıyacağım ben? İzmir delegasyonunun teker teker ne yapacağını iyi biliyorum. Taş çatlasa 10'un üzerinde fire olmayacağını biliyorum. Ekrem orada konuşurken, altı yürüyordu. Velhasıl böyle bir aşamadan sonra il başkanları da açıklama yapınca, Deniz Bey'in hala aday yapılması talepleri vardı.
KİMLE MUTABAKATA VARACAKTIK: Süreç bu şekilde geldi ve biz çarşamba günü, kurultaya 3 gün kala Kılıçdaroğlu'nun adaylığını CHP ailesine de, topluma da kabul ettirmiş olduk. Şimdi arkadaşlarımızın başta Sayın Baykal olmak üzere kullandıkları bir değerlendirme vardı. Aday mutabakatla çıksın. Kılıçdaroğlu için kiminle mutabakat yapılacak? İstemiyoruz diyen MYK üyeleriyle mi? Yılmaz Ateş'le mi, Mehmet Ali Susam'la mı, Onur Öymen, Mustafa Özyürek, Savcı Sayan'la mı mutabakat yapacaktık? Mutabakat kurultayda olur. Kurultayda da oldu zaten, herkes de bunu gördü, yaşadı.
'ÖNDER SAV'IN SİYASİ HAYATI BİTEBİLİRDİ'
CHP Genel Sekreteri Önder Sav ile CHP Genel Merkezi'nde ses getiren röportajı gerçekleştirip, başkent medyasını atlatan, www.egedesonsoz.com'dan İzmirli gazeteci Ümit Yaldız, perde arkasını KŞAM'a anlattı. Yaldız, Sav'ın odasında 2,5 saat boyunca Baykal'ı genel başkanlık koltuğundan indiren, Kılıçdaroğlu'nu genel başkanlığa oturtan sürecin bütün detaylarını konuştuklarını belirtti. Yaldız, 'Sayın Önder Sav ile CHP Kurultayı'nda bir araya geldik. Bir tarih kararlaştırdık. Röportajı yapmaya gittiğim gün CHP Genel Merkezi oldukça yoğundu. Genel merkezde başta Gürsel Tekin'e karşı olduğunu belirtenler olmak üzere birçok kişi vardı. Önder Sav, CHP'de yaşanan sürecin tek kahramanı. Kritik süreçte cesur ve net kararlar verdi. Önder Sav'ın, verdiği bu kararlar doğrultusunda siyaset hayatı da bitebilirdi' diyor.
Akşam
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.