Baykal tarih cahili!
Tarihçi yazar Mehmet Niyazi Özdemir, Baykal’ın tarihi yanlış anlattığını ifade etti. Tarihçi yazar Mustafa Armağan ise, Vahdettin’in yurtdışına kaçmadığını, kaçırıldığını söyledi. Tarihçi Sadık Albayrak da, Baykal’ın tarihi olayları çarpıttığını belirtti.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Deniz Baykal’ın, önceki gün Giresun’daki seçim mitinginde yaptığı konuşmada “Son Osmanlı padişahı, İngiliz savaş gemisine binerek kaçıp, Türkiye’yi terk etmiş insandır” şeklindeki sözlerine tarihçilerden sert tepki geldi. Tarihçi yazar Mehmet Niyazi Özdemir, yaptığı açıklamada, Sultan Vahdettin’in kaçtığını zannetmediğini söyledi. Saltanat’ın 1 Kasım 1922’de kaldırıldığını hatırlatan Özdemir, Vahdettin’in Türkiye’den gitmesinin 18 Kasım’da olduğunu söyledi. Tarihçi Özdemir; “Yani Sultan Vahdettin, 18 gün daha yetkisi olmadığı halde vatandaş olarak burada yaşadı. Türkiye’de dünya şartlarında bir rejim değiştiriyordu, bu sebepten Vahdettin’in Türkiye’yi terk etmesi gerekiyordu” dedi.
Bazı kesimlerin Sultan Vahdettin’e suçlu muamelesi yapmak için ‘Kaçtı’ dediklerini belirten Mehmet Niyazi Özdemir, yoksa Vahdettin’in İtalya’ya gittiğini ve gideceğini herkesin bildiğini söyledi. Yazar Özdemir; “Sultan Vahdettin dönemine ait lafları, kelimeleri ve deyimleri vicdan sahibi insan çok iyi kullanır, yeni dönemi arkasına alıp eskiyi suçlamak son derece kolay ve basit bir yoldur” şeklinde konuştu. Mehmet Niyazi Özdemir sözlerine şöyle devam etti. “Eğer biz gelecekte büyük tarihi misyonumuza sahip bir millet olmak istiyorsak, bu tarihimizi barıştırmamız lazımdır. Her millet zaman zaman resmi tarihe başvurmak mecburiyetinde kalmıştır, ama o olaylar geçtikten sonra milletin vicdanını bütünleştirmek için doğruyu anlatmak lazımdır. Baykal yanlış anlatmıştır.”
VAHDETTİN KALSAYDI ANKARA’NIN NİYETİ ONU İDAM ETMEKTİ
Tarihçi Yazar Mustafa Armağan da, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, Vahdettin’in yurtdışına kaçmadığını, kaçırıldığını söyledi. Armağan; “Çünkü tehditler, sarayın çevresinde tabanca atmalar vs. ile zaten İstanbul’da yaşaması imkansız hale getirilmişti. Nitekim “HMS Malaya” savaş gemisiyle Malta’ya gittikten sonra Yıldız Sarayı’na giden Refet Paşa’nın, ağlamakta olan Vahdettin’in yaverlerinden Sadrazam Tevfik Paşa’nın oğlu Ali Nuri Bey’e, “Ağlama Ali Bey, gittiği iyi oldu, ya kalsa idi biz onu ne yapardık?” sözü, gerçeği aydınlatmaya yeter. Yani Vahdettin kalsaydı, Ankara’nın niyeti onu idam etmekti” dedi.
Aynı Ali Nuri Bey’in, oğlu Şefik Okday tarafından yazılan hatıratında babasından doldurulan bir bant kaydında 30 Ağustos Zaferi’ni müjdeleyen raporu okuyunca Vahdettin’in zafer haberini bir kaç kere tekrarlatarak sevindiğini anlattığını hatırlatan Tarihçi Armağan; “Hatta o hafta Cuma selamlığının zaferin şerefine Yıldız Camii’nde değil, yanında Yavuz’un yattığı Sultan Selim Camii’nde yapıldığını ve Padişahın halkla beraber o gün Türk şehitleri için dua ettiğini biliyoruz” dedi.
VAHDETTİN’İN KAÇMASI İÇİN BİR SEBEP YOKTUR
Armağan, dolayısıyla Vahdettin’in kaçması için bir sebep olmadığını belirtti. Yazar Armağan, ancak kalmasının işleri zorlaştıracağını, ayak bağı olacağını, bu yüzden de gitmesi istendiğini, Padişah İstanbul’da tahtında oturuyorken Osmanlı’nın bedeni üzerinde gerçekleşecek “Lozan ameliyatı”nın zira kolay olmayacağını belirtti.
Bir de “Malaya” gemisi meselesinin olduğunu kaydeden Armağan; “Malaya, Malaylar, yani sonradan tek bir devlete dönüşen Malaya adaları federasyonu demektir ve bu gemi, Malay Müslümanlarının parasıyla yaptırılmıştır. Acaba İngilizlerle Vahdettin arasında bir gemi pazarlığı geçti mi? Bunu bilmiyoruz, ama bildiğimiz, o sırada başka gemiler de varken, içlerinden Malay Müslümanlarının finanse ettiği geminin Vahdettin’e tahsis edildiğidir” dedi.
“Araştırılması gereken bir nokta bu; bir diğeri de ‘İngilizlere sığındı’ denilen Vahdettin’in neden İngiltere’ye değil, Malta adasına, sonra da San Remo’ya gitmiş ve orada beş parasız ölmüş olmasıdır” diyen Yazar Armağan; “Eğer İngilizlere gerçekten sığınmış ve onların tekliflerini değerlendirmiş olsaydı, tabutu rehin kalmazdı” açıklamasında bulundu.
DENİZ BAYKAL SEÇİM MEYDANLARINDA KURU SIKI ATIYOR
Tarihçi yazar Sadık Albayrak ise, Deniz Baykal’ın Giresun’da yaptığı konuşmada tarihi olayları çarpıttığını ve buna gerek olmadığını ifade etti. Albayrak, “Baykal’ın kastettiği Türkiye Cumhuriyeti Başbakanıdır. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı hiçbir zaman son Osmanlı padişahı yakıştırmasına talip olmadığı gibi, Türkiye böyle bir ortamda değildir” dedi. Bu bakımdan Baykal’ın, Sultan Vahdettin’i gidip Şah Baba’dan öğrenmesini tavsiye eden Albayrak, “O Şah Baba da kendilerine şaklabanlık yapan Murat Bardakçı’nın kitabıdır. Hatta ve hatta Deniz Baykal şunu da öğrensin, Murat Bardakçı, Sultan Vahdettin’le ilgili belgeleri 50 sene sonra açıklamak üzere mühürlemiş, bilmem nereye vermiş. Onları inceledikten sonra Baykal bir baksın, Vahdettin kaçmış mı, kaçmamış mı, ihanetleri kim yapmış, kime ne delil satmış... Bu bakımdan seçim meydanlarında kuru sıkı atmak kolay” diye konuştu. Eskilerin “At martini Debreli Hasan dağlar inlesin, Sinop hapishanelerinde namı söylesin” sözünü hatırlatan Albayrak; “Sinop hapisleri susmuş, ama demek ki Deniz Baykal Giresun’da susmamış, kuru sıkı atıyor” dedi.
HÜSEYİN KULAOĞLU/VAKİT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.