Bakan atalay, Kurtulmuş'la ne görüştü?
Görüşmenin ardından ilk olarak Bakan Atalay bir açıklama yaptı. Atalay, şunları söyledi:
-Çalışmamızla ilgili kendilerine bilgi verdik. Çalışmamızı anlattık. Siyasi partilerin mutlaka katkılarını almayı istediğimizi arzu ettiğimizi ilettik. Kendileri de büyük bir samimiyetle ve çok geniş olarak çalışılmış görüşlerini ilettiler. Biz bunlardan çok faydalandık. Bize bir dosya da verdiler. Bu çalışmayı da aldık ve bunu değerlendireceğiz. Sürecin ilerleyen safhalarında kendilerine bilgi verecek ve görüşlerine başvuracağız. Sayın Başkan bu konuya özel bir önem veriyor. Bundan sonraki çalışmalarda da ciddi katkılarını alacağımızı umuyorum.
-Bunlar çok somut çalışmalar. Giderek zenginleşiyoruz ve boyutlar kazanıyor. Hedefimiz zaten bu. Haftasonuna kadar görüşmelerimiz bitmiş olacak. Görüşemediğimiz yerlerle de görüşeceğiz. Somutluklara geçtiğinde bir şekilde açıklanır. Ben en başta söyledim, bu devletin bir çalışması. Muhatap millettir. Biz kendi çalışmamızı ve süreciemizi yürütüyoruz. Ancak, bu süreç hassasiyetler taşır. Herkes bu süreçle ilgili önleyici, provokatif düşüncelerden kaçınmalı. Doğru mu yanlış mı bilemiyorum ama bu konuda söyleyeceğim budur. Muhatabımız da millettir. Bu devletin bir projesidir ve kendi rayında yürüyor. BU tür çalışmalar zaten oluyor. Bir mahallenin ismi bir köyün ismi değişir, yerelden bir talep gelir bakanlığımız değerlendirir. Böyle bir teklif gelmedi. Normal zamanlarda da il ilçeler iller çalışma yaparlar ve isimlerle ilgili tekliflerini bakanlığa yazarlar. Bunun için özel toplu bir çalışma sözkonusu değil.
Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş da, görüşmenin ardından şunları söyledi:
-Konuyu sulandırmadan meseleye çözüm bulunmalı. Biz sadece görüşlerimizi belirtmekle değil, benzeri sorunlarının bütününe milletin temsilcisi olan bir parti olarak ilgimizi desteğimizi ortaya koyuyoruz. Arkadaşlarımızın çalışmaları sürüyor. Perşembe günü, Diyarbakır'da bölgedeki insanlardan aldığımız çözüm ve tekliflerle birlikte büyük bir basın toplantısı ile görüşlerimizi ayrıntılı olarak dile getireceğiz. Barış ve kardeşlik için gönüllü birliktelik projesini masaya oturttuk. Hangi temel yaklaşımla çözeceğiz. Bir barış masasına mı oturuluyor. Birincisi, biz asırlardır bu topraklarda birlikte barış içinde yaşayan insanlarız ve kardeşlik duyguları içinde sorunlarımızı çözmek zorundayı. Emperyalist projeler dağıtarak sorunları yaratıyor. Başkaları istiyor diye değil, bölge halklarının ihtiyacı diye birlikte oturup çözeceğiz. Büyük bir vizyonla bu işi çözmek mümkün. Bu işi kendimiz oturarak çözeceğiz. ABD ve müttefikleri bölünme sürecini gerçekleştirmeye çalışıyor. Bölgenin sorunlarını çözmekte Türkiye son derece hassas olmalıdır. Kapsamlı bir çözüm süreci olmalı.
-Nasıl bir usul ve yöntem takip edilmeli. Burada usul esastan önce gelir. İyi belirlemek gerekiyor ve net olmak gerekiyor. Sözkonusu olan programın adı önemli değil, barış ve kardeşlik için gönüllü birliktelik projesidir. Bunun muhatabı kim, kiminle konuşacağız. Muhatap millettir. Şeffaflık önemlidir. Gerek iktidar gerekse görüş beyan edenler son derece şeffaf olmak zorundadır. Herkes çok açık net bir süreci yönetsin. Bu sürece ilişkin iki temel endişe var, bsiyasi rant meselesi ve siyasi risk meselesidir. Bu mesele ikisi de değildir. İkisi olarak da görülemez. Bu endişelerden uzak olarak milletin derdine çare olmak perspektifinde olmalı. Tarafları gerginliğe neden olacak polemiklerden kaçınmaya davet ediyorum. Siyasi risk vardır biz siyasi risk almaktan kaçınmıyoruz yaklaşımını uygun bulmuyorum. Usülde herkes bunların yerine nasıl derman olurum yaklaşımında olmalı.
-Üçüncü bülümde ise, ne yapacağız. Çözümü 5 ana maddedeki çözüm paketi olarak görüyoruz. Siyasi ve hukuki bir reform süreci başlamalı. Mesele sadece belli bir bölümün değil, sivil bir anayasa yapımı ile birlikte bu sürecin başlatılması gerekiyor. Yasaların ve anayasaların felsefesi çok önemlidir. Biz niçin ülkeyi yönetiyoruz. Bizim SP olarak hedefimiz güçlü bireylerden oluşan yeniden büyük Türkiye'dir.
-İkinci olarak yapılması gereken, ekonomik telafi programlarıdır. Yıllardır sanki özel bir gayretle o bölgelerimiz ihmal edilmiş ve ekonomik olarak geri bırakılmıştır. Kamu fabrikaları kapatılmış, tarım ve hayvancılık alanında geri gidişler olmuştur. Mahrumiyet ve yoksulluk artmıştır. Ciddi bir ekonomik telafi programı başlamalı. Üçüncü olarak, sosyal telafi programları yapılmalı. Hukuksuzlukları ortadan kaldıracak bir program uygulanmalı.
-Dördüncü olarak terörün sona erdirilmesi gerekiyor. Devlet operasyonları durdurmalı ve terör örgütü de koşulsuz olarak silahı bırakmalı. Teröre bulaşanları planlayanlar ve kullanılanlar olarak ikiye ayırmalı. Bunları yeniden topluma kazandıracak programları uygulamaya koymak zorunda.
HABERVAKTİM.COM
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.