BBP: NTV kazayı olmadan nasıl öğrendi

BBP: NTV kazayı olmadan nasıl öğrendi
Büyük Birlik Partisi (BBP) İstanbul İl Başkanı Bayram Karacan, Muhsin Yazıcıoğlu'nun cep telefonunun helikopter havalandıktan sonra 139 defa aranmasına ilişkin NTV'den yapılan açıklamayı tatmin edici bulmadıklarını söyledi. Karacan, "NTV televizyonu

"KAMUOYU YANILTILMASIN!"
BBP İstanbul İl Başkanı Bayram Karacan, il başkanlığında bir basın toplantısı düzenleyerek gelişmeleri değerlendirdi. Taraf'ın haberi ile ilgili açıklamalarda bulunan Karacan, "Bu bilgiler Büyük Birlik Partisi için yeni bilgiler değil. Partimizin Genel Merkezi'nce oluşturulan komisyon tarafından bu bilgilere yaklaşık 3-4 ay önce ulaşılmış, bu ve bundan başka edinilen diğer bilgiler bir rapor halinde Meclis Araştırma Komisyonu'na sunulmuştur. Meclis Araştırma Komisyonu tarafından bu bilgiler ışığında savcılık harekete geçirilerek NTV Televizyonu çalışanları sorgulanmıştır. Savcılık tarafından sorgulanan kişiler 'Kazayı öğrenince habercilik amaçlı aradık' demişlerdir. Daha öncede söylediğimiz gibi bu haberler bizim için yeni haber değil. Bizde bu basın toplantısını dün Taraf Gazetesinde yayınlanan haber için değil, haberin yayınlanmasından sonra NTV Televizyonundan medyaya yapılan açıklama ile kamuoyunun yanıltılmasını önlemek amacıyla yapıyoruz." dedi.

"NTV KAZAYI OLMADAN NASIL HABER ALDI?"
NTV'den yapılan, "NTV, spekülasyona dayalı bir haberle itham altında bırakılmıştır. İçinde İHA muhabirinin de bulunduğu helikopterin kaybolduğu bilgisi NTV Haber Merkezi'ne, olay henüz kamuoyuna yansımadan İHA Merkezi tarafından haber verilmiştir. Bu andan itibaren de helikopterin akıbetini öğrenebilmek için merhumlara ait cep telefonları, Haber Merkezi editör ve muhabirleri tarafından aranmaya başlamıştır." şeklinde yapılan açıklamayı hatırlatan Karacan şunları söyledi: "Şayet bu açıklama doğru ise, NTV'nin helikopter düşmeden önce olayı nasıl haber aldığını da kamuoyuna açıklaması gerekmektedir. Şayet bununla ilgili özel bir yetenek geliştirdiyse, bundan sonra dünyanın herhangi bir yerinde, herhangi bir olay olmadan yarım saat önce NTV'nin olacakları bilmesi ve haber merkezi editör ve muhabirlerinin olayla muhatap olacak kişileri arayacak olması gerekir. Bundan dolayı diğer basın kuruluşları da kendi istihbarat birimlerini NTV'nin haber merkezine yönlendirmeleri halinde henüz gerçekleşmemiş ama kesinlikle gerçekleşecek çok önemli haberlere çok daha hızlı ve ekonomik bir şekilde ulaşacaklardır. NTV bu açıklamasıyla, kendi adına kayıtlı telefonlardan yapılan aramalara sahip çıkmıştır. Bu yapılan aramalara sahip çıktığına göre aklımıza takılan ve kamuoyu tarafından da merak edilen şu sorulara da bir cevap verirse memnun oluruz. NTV Haber merkezi editör ve muhabirleri bir haberi araştırırken yüzlerce defa bir telefonu arayıp '0' saniyede hemen telefonu kapatırlar mı? Aradıkları telefonun uzun uzun çalınıp aranılan kişinin telefonun açılarak cevap vermesini beklemezler mi? Bununla ilgilide bizi ve kamuoyunu aydınlatırlarsa memnun oluruz. İşin açıkçası bu bahsi daha fazla uzatmak istemiyorum. NTV televizyonu ile ilgili bir sürü başka enteresan ayrıntılar elimizde var. Fakat bu olay savcılık boyutunda takip edildiğinden daha fazla bu konuya değinmeyeceğim."

"NTV ŞÖYLE BİR AÇIKLAMA YAPSA DAHA İYİYİDİ"
BBP İl Başkanı Bayram Karacan ayrıca şunları söyledi: "Bize göre NTV yetkilileri malum açıklaması yerine şöyle bir açıklama yapsaydı daha iyi olurdu; 'maalesef söz konusu telefonlar kurumumuza ait. Çok daha büyük organizasyonlarını görmezden geldiğimiz ve genellikle sadece menfi haberlerini ekranımıza yansıttığımız Muhsin Yazıcıoğlu'nun Anadolu'nun küçük bir kasabasında yaptığı mitingle bizim haber merkezimiz neden bu kadar yakından ilgilenmiş bizde hayret ettik. Bu konuda ki araştırmalarımız devam etmekte olup, edindiğimiz ilk somut bilgileri kamuoyu ile paylaşacağız" Böyle bir açıklama daha usturuplu olurdu diye düşünüyoruz. Bu durum şuanda savcılığın gündeminde olup, bizde şehit Liderimizin şahadet sürecini aydınlatmak adına bütün hukuki süreci sonuna kadar titizlikle takip edeceğiz. Başından beri 'Bizi daha önce şüpheli bir şekilde vefat edenlerin geride kalanları ile karıştırmayın' diyoruz."

OLAYI ÖRTBAS ETTİRMEYECEĞİZ
Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümüne neden olan olayın bir kaza olmadığını söyleyen Bayram Karacan, "Fakat elimizde 'Yüzde 100 suikast' diyebileceğimiz somut bilgilerimiz henüz yok. Bu yüzden suikast diyemiyoruz. Fakat milletimiz, kendi vicdanında bu olayın bir kaza olmadığına inanmaktadır." dedi.

Bugüne kadar devlet ve hükümetin olayın üzerine yeterince gitmediğini iddia eden Bayram Karacan şunları söyledi: "Bugüne kadar edinilen birçok bilgi ve belgeler Partimizin Genel Merkezi tarafında oluşturulan komisyonun çalışmalarıyla elde edilmiştir. Şahadet sürecinde bir sürü aksayan, hatta kastı aşan ihmal, beklide kasıt sayılabilecek durumlar tarafımızdan tespit edilip, bunlar Cumhurbaşkanı, Başbakan, Meclis Başkanları ve diğer yetkililere ulaştırıldığı halde, bu işlere sebep olan bürokratlar hakkında hiçbir işlem yapılmadığı gibi adeta koruma altına alınmışlardır. Kayseri Valisinin yapmış olduğu açıklamayı haber yapan Anadolu Ajansı çalışanı görevden uzaklaştırılırken, bu haberi veren vali hala koltuğunda oturmaktadır. Yine bu şahadet sürecinin gerçekleşmesinde bir sürü kusuru olan sivil havacılık kurumu ile ilgilide en ufak bir işlem henüz yapılmamıştır. Bu durum Şehit Genel Başkanımızın şahadet süreci ile yetkili ve sorumluların ne kadar gayriciddi bir şekilde ilgilendiklerini gösteren apaçık delillerdir. Böylesi durumlar karşısında acaba Kayseri Valisi görevden alınmayarak bir şeyler mi gizlenmeye çalışılmaktadır sorusu aklımıza gelmektedir. Sayın Başbakan Tokat Mitingi esnasında ve sonrasında neler yaşandığını neden kamuoyu ile paylaşmıyor. Biz Büyük Birlik Partisi kadroları olarak bu olayın örtbas edilmesine müsaade etmeyeceğiz. Bu sürecin aydınlatılması için bütün ilgili, yetkili ve sorumluları tekrar görevlerini tam manasıyla yapmaya çağırıyoruz."

Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Karacan, "NTV ile ilgili bu süreç çok önemli. İnsanın aklına herşey geliyor. Netice itibariyle normal bir konuşma olsa sorulsa cevaplansa anlarız. 2-3 defa aranır görüşme kesilir tekrar aranır anlarız. Ama 139 defa helikopter havalandıktan itibaren düşünceye kadar aranması ile ilgili her türlü ihtimali gözardı edemeyiz. Bu konudaki teknik bilgisi olanları bu işe dahil etmeye çalışacağız. Ayrıca bu elde edilen bilgiler bizim partimizin komisyonu tarafınca elde ettiği bilgilerdir. Devletten aldığımız bilgiler değildir." dedi.

"TÜRKİYE CUMHURİYETİ PKK'YI ÜTTÜRÜLDÜ"
BBP İstanbul İl BaşkanI Bayram Karacan, demokratik açılım sürecini eleştirdi. Karacan, "Açılım ABD-AB ortak projesi AKP eliyle Anadolu sahnesinde sergilenmeye başlanmıştır. Yaşadığımız şu günlerde anlaşılmıştır ki, projenin özü hukuk devleti ilkelerini rafa kaldırarak Türkiye Cumhuriyet devletinin PKK'ya üttürülmesi projesiymiş. Evet bu açılım ile Türkiye Cumhuriyeti devleti PKK'ya üttürülmüştür. Terör örgütü üyesi olmanın 15 yıldan başladığı ülkemizde, hukuk sistemi ve kanunlar ayak altına aldırtılarak millet ile dalga geçilmiş, terör örgütü üyelikleri aşikar ve terörü bizzat icra ettikleri kuvvetle muhtemel olan teröristler uyduruk bir sorgulama ve yargılama ile serbest bırakılmıştır. Yani Silopi'de millete nanik yapılmıştır." ifadelerini kullandı.

Bayram Karacan, yaşanan bu açılım süreci ile ilgili akıllarında bazı sorular olduğunu belirterek şunları söyledi: "Bu dağdan inen pek muhterem teröristlerimiz piri pak ve analarından doğdukları gün gibi tertemiz olduklarına göre TBMM'nin üyesi olarak ne zaman görme şerefine nail olacağız? Bu dağdan indirme süreci, inden çıkarma süreci ile devam edecek mi? Şayet edecekse inden çıkardığınızı da dağdan indirdikleriniz gibi ne zaman TBMM çatısı altında görebileceğiz? Daha önce başkalarına yapılan gibi bunlar için de özür dileme kampanyası yapılacak mı? İnanın özür dilemek için sabırsızlıkla bekliyoruz. Malum TBMM'nin kontenjanı sınırlı; 550 kişi. Bu durumda dağdan inenlerin hepsini TBMM'nin üyesi yapamayacağımıza göre kalanlar için başka istihdam politikalarınız var mı? Yoksa bunlar da sayısı 3,5 miyonu bulan diğer işsizlerle birlikte mi hareket edecekler? Dağdan inenlerin eski alışkanlıkları depreşirde (işsizlik dolayısıyla) ovada teröristçilik oynamaya kalkarlarsa bu sefer onları bakan, başbakan hatta Cumhurbaşkanı yapmayı da düşünüyor musunuz? Evlatlarını vatan borcu için askere gönderen ve bu pek muhterem teröristlerimize yapılan operasyonlara katılan Mehmetçiklerin ailelerini ve Mehmetçikleri cezalandırmak için başka hangi yöntemleri düşünüyorsunuz? Bu ülkede aklı başında hiç kimse terörün devam etmesini istemez. Hele hele böyle bir meselede dünyanın en büyük bedelini ödemiş Türk Milleti hiç istemez. Fakat böylesi de ki dağdan inmekle bu işin biteceğini kimse beklemesin, aklı başında herkesin kanına dokunuyor. Bakalım bu milletin seçtikleri, fakat başkaları tarafından kumanda edilenler, bu millete daha neler yaşatacak?"

HÜKÜMETİ KİM KOVALIYOR?
"Hükümeti arkasından kovalayan bir şeyler (Ya da birileri) olacak ki; malum açılımı açamadan üzerine birde Ermeni açılımı ülke gündemine düştü. Aslında çok önceden planlanan ve dünya kupası grup eleme maçları ile tarihlerinde ilk defa Türkiye ile Ermenistan aynı gruba düşürülerek start verilen Ermeni açılımı, yazılan senaryoya sadık kalınarak adım adım uygulanmıştır" diyen Karacan, Protokol bizim açımızdan Türkiye'ye hiçbir şey sağlamamıştır. Ermenistan ise hiç taviz vermeden çok avantajlı çıkmıştır" dedi.

"İmzalanan bu protokolle maalesef 75 milyonluk Türkiye, 2 milyonluk Ermenistan karşısında diz çöktürülmüştür. Bu diz çökme işi sınırların kapatılmasına sebep olan gelişmelerde en ufak bir iyileşme olmadan yaptırılmıştır" diyen BPP İl başkanı, sözlerini "Bursa'da oynanan maçta Azerbaycan Bayraklarının stada sokturulmamasıyla görevli elemanların sakarlıkları yüzünden iş biraz sarpa sardı ama çok önemli değil, Azerbaycan'a bir nota, ardından bir ziyaret daha da olmazsa bir şaplak bu işi de hallederiz(!) evvel Allah. Nede olsa onlar Azeri. Ermeniler memnun olsun, onlar çok önemli değil(!) diye zannediyorlar" diye sürdürdü.

BBP'NİN ASIL MERAK ETTİĞİ NOKTA
Bizim asıl merak ettiğimiz, protokolün meclis onayından geçmesinden sonra ki iki ay içerisinde sınırın açılması gerekiyor. Kuvvetle muhtemel Ermenistan işgal ettiği 7 Azerbaycan şehrinden 5 inden çekilecek, kalan 2 şehir ve Dağlık Karabağ'daki işgal devam edecek. Bu durum karşısında Azerbaycan Parlamentosunda Dağlık Karabağ'daki işgal sona ermeden sınırlar açılmayacak diyen Başbakan olayı nasıl geçiştirecek. Bunu çok merak ediyoruz. Acaba Azerbaycan parlamentosuna da Birkaç paket makarna ve iki torba kömür göndererek bu iş hallolur mu, yoksa buzdolabı, çekyat falanda takviye etmek gerekir mi? Yaşayıp göreceğiz.

Türkiye'nin içine düştüğü, düşürüldüğü durum hakikaten çok manidar. Üstelik bütün bu dayatmaları da bütün dünya krizden sürünürken, hamdolsun bizden teğet geçtiği dönemde kabul ediyoruz. Birde bizde de kriz olsaydı o zaman neremizi nasıl açardık Allah muhafaza.

"TBMM'Yİ PROTOKOLÜ İMZALAMAMAYA ÇAĞIRIYORUZ"
Karacan, "İmzalanan bu protokolle maalesef 75 milyonluk Türkiye, 2 milyonluk Ermenistan karşısında diz çöktürülmüştür. Bu diz çökme işi sınırların kapatılmasına sebep olan gelişmelerde en ufak bir iyileşme olmadan yaptırılmıştır. 1993 yılında Hocalı ve diğer işgal ettiği yerleşim merkezlerinde yapmış olduğu soykırım ve katliam Ermenistan'ın yanına kar kalmıştır. Türkiye ile kardeş ülke Azerbaycan'ın arası bozulmuştur. Bu durum ilerde bizi çok vahim sıkıntılara sokacak gelişmelere gebedir. 2 milyonluk ve öteden beri bize kin ve nefret besleyen ve bizimle hiçbir zaman gerçek manada dost olmayacak Ermenistan, bizimle her zaman et tırnak misali beraber olacak Azerbaycan'a tercih edilmiştir. Oysa bu süreç biraz daha uzatılsa belki de Ermenistan sadece sınır açma karşılığında bütün iddialarından vazgeçecek ve işgal ettiği topraklardan çekilecek ve yapmış olduğu katliam ve soykırım dolayısıyla Azerbaycan'dan özür dileyecekti. Diğer taraftan Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev’e de iyi kulak vermek gerekir. Moldova’da yapılan BDT toplantısında İlham Aliyev ile Serj Sark isyan’ın görüşmesinden herhangi bir netice alınamadı. Aliyev’in bu toplantı sonrasındaki görüşleri düşündürücüdür. Aliyev Sarkisyan ile sadece bu yıl içerisinde 6-7 defa görüştüğünü ve protokollerin imzalanacağının anlaşılmasıyla Sarkisyan’ın uzlaşmaz bir tutum içerisine girdiğini söylemiştir. Aliyev ayrıca bir beyanatında da “savaş” seçeneğini daha yüksek sesle dile getirmeye başlamıştır! Unutmamak gerekir ki, adaletsiz bir barış girişimi Azerbaycan’ı savaşa iter. Bu durum Türkiye'yi ne şekilde etkiler. Bunun pek hesap edildiğini düşünmüyoruz. BBP için Misak-ı Milli sınırları ne ise işgal atındaki Azerbaycan toprakları da aynıdır. İşgal sona ermeden her türlü açılımın fayda değil zarar getireceğini düşünüyoruz. Bu yüzden TBMM'ni mevcut protokolü imzalamamaya çağırıyoruz!" sözleri ile basın toplantısını bitirdi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.