Yemek yerken ağzınızı nasıl buluyorsunuz?

Yemek yerken ağzınızı nasıl buluyorsunuz?
İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü Özel Eğitim Şube Müdürü Halis Kuralay, yolda bastonuyla yürürken karşılaştığı kişilerin "Siz rüya görür müsünüz? Yemek yerken ağzınızı nasıl buluyorsunuz?" gibi ilginç sorularına muhatap olmaktan bunaldığını söyledi.

Halis Kuralay, Dünya Özürlüler Haftası dolayısıyla Özel Aziziye Eğitim Kurumları tarafından düzenlenen 'Engelsiz Yarınlara' konulu seminere katıldı.

Seminerde konuşan Kuralay, yolda bastonuyla yürürken, alışveriş yaparken, çocuklarıyla gezinirken karşılaştığı vatandaşların kendisine tuhaf sorular yönelttiğini belirtti. Görme engelli biri olarak vatandaşların "Siz rüya görür müsünüz? İyi de yemek yerken ağzınızı nasıl buluyorsunuz?" gibi tuhaf sorularla bunaltıldığını kaydetti. Görenlerin, görmeyenlerle nasıl sağlıklı iletişim kurabileceğinin yollarını anlatan Kuralay, bir âmânın hayata ilişkin notlarında görenlerin alacağı başka dersler olduğunu, hayatı oldukça kolaylaştıran iki göze sahipken karamsarlığın dünyayı nasıl da kararttığının fark edilmesi gerektiğini vurguladı.

İki gözden mahrum oluşunun bir hikmeti olduğuna inandığını ifade eden Kuralay, "Allah hiçbir şeyi boş yere yaratmamıştır. İnsanlar yalnız gözden ibaret değil ki, ben de diğer organlarım için şükrediyorum. Biz görmeyenler belki de görenlerin sahip olduğu göz nimetini onlara hatırlatmak için varız. Ayrıca hayattan memnunsa bir insan, gören de bir görmeyen de bulamıyorsa huzuru gören de bir görmeyen de." diye konuştu.

Türkiye'de 8.5 milyon engelli bulunduğunun altını çizen Kuralay, "100 kişiden 12'si engelli. Bu rakama aileleri de katarsanız nüfusun üçte birini oluşturuyor. Bu yüzden engelli bireyleri hayata kazandırmak gerekiyor." dedi.

Engellilerin topluma kazandırılmasının önemini örneklerle açıklayan Kuralay, "Sevgili Peygamberimiz (sav) bir görme engelli olan Abdullah İbni Ümmü Mektum'u özel müezzini olarak tayin ederken, bir sefer esnasında onu Medine'ye vekil olarak bırakmıştı. Yine yakın sahabilerinden ortopedik engelli olan Muaz bin Cebel'i Yemen'e vali olarak göndermişti. Mekke'nin fethi gününde Hz. Ebubekir (ra), yaşlı ve âmâ olan babası Ebû Kuhafe'yi sırtına alarak Peygamberimiz (sav)in huzuruna getirmişti. Bu durumdan rahatsız olan Peygamberimiz (sav), 'Bu ihtiyarı evde bıraksaydın da biz onun yanına gitseydik.' diyerek engin nezaketini göstermişti. Engellilere eğitim vermeyi ve onlara yardımcı olmayı bir ibadet ve sadaka olarak gören Allah Resulü (sav), bu hizmetin önemini dile getirirken, 'Âmâya rehberlik etmen, sağır ve dilsize anlayacakları bir şekilde anlatman, ihtiyacı olanın ihtiyacını gidermesi için rehberlik etmen, derman arayan dertlinin yardımına koşman, koluna girip güçsüze destek vermen, konuşmakta güçlük çekenin meramını ifade etmen, birer sadaka çeşididir.' demiştir." fadelerini kullandı. Kuralay ayrıca, engellilerin önünde ki en büyük engelin sağlıklı insanlar olduğunu vurguladı.

İstanbul Rehberlik Araştırma Merkezi (RAM) görevlisi Mustafa Öztürk de engellilerin sorunlarını çözmek için herkesin üzerine düşen görevi yapması gerektiğini ifade etti. Her sağlıklı insanın birer engelli adayı olduğunu unutmamak gerektiği üzerinde duran Öztürk, etkinliğe katılan Özel Aziziye İlköğretim Okulu öğrencilerine; günlük hayatta neler yaşadıklarını hissetmesi amacıyla görme, işitme, zihinsel engelli bireylerin ağzından bir sunum yaptı. Öztürk ayrıca öğrencilerden engellilerin kullanmak zorunda olduğu araçları incelemelerini istedi.

CİHAN

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.