Erken seçim olur mu?

Erken seçim olur mu?

Washington’daki Uluslararası Stratejik Çalışmalar Merkezi (CSIS) Türkiye Projesi Direktörü Bülent Alirıza tarafından hazırlanan raporda, 29 Mart yerel seçimlerinin AK Parti’nin sonunu hazırlayacağı ve ANAP gibi olabileceği belirtiliyor.

Açıkçası, insan gibi her siyasi partinin miadı olduğunu düşünürüm. AK Parti de bir gün ‘partiler mezarlığına’ gidecektir. ANAP gibi ismi seçim listesinde kalsa bile yaşam destek ünitesine bağlı hastadan farkı olmaz.

Ancak bu süreci belirleyecek olan birincil faktör, partinin kendidir, lideridir.

Mevcut siyasi şartları ve seçim sonuçlarını analiz ettiğimizde, yukarıdaki rapordan farklı olarak AK Parti ile ANAP arasında bir mukayeseyi geçerli kılacak verilerin olmadığını görürüz.

1983 sonunda seçmen tartısına çıkan ANAP yüzde 45 destek bulmuş, 1987’deki ilk seçimde bu oylarını yüzde 36’ya düşürmüş, 1989’daki ilk yerel seçimde ise yüzde 21.75’e kadar gerilemiştir. 20 Ekim 1991’deki genel seçime Mesut Yılmaz’la giren ANAP, oylarını yüzde 24’e çıkartarak soluklanma fırsatı bulsa da bugünkü hazin sondan kurtulamamıştır.

Başka bir ifadeyle ANAP, çıkış noktası olan ‘yüzde 45’i’ hiç göremedi.

AK Parti’ye baktığımızda durum farklıdır; 2002’deki ilk seçiminde çıtayı ‘yüzde 34.5’ yüksekliğine koymuştur. 2004’deki yerel seçimde yüzde 40, 2007’deki milletvekili seçiminde yüzde 46’yı aşmıştır.

Merdiven, ANAP’ta inmek için AK Parti’de çıkmak için kullanılmıştır.

Şimdi...

29 Mart’ta AK Parti’nin oyları artabilir, azalabilir. Azalırsa ne olur? Kuşkusuz, oylardaki düşüş, muhalefet için ‘can simidi’ gibi olacak, düşüşün şiddeti, iktidar-muhalefet çatışmasının dozunu belirleyecektir.

Kişisel kanaatim odur ki, yüzde 40’ın altı ‘sinir bozucu’ olur, yüzde 34.5’in altı erken seçimi zorunlu kılar. Yüzde 40; 2004’deki çıta yüksekliği, yüzde 34.5; çıkış noktasıdır. AK Parti, 2002 tablosuna dönerse erken seçim kararı alabilir.

Bu süreci tetikleyecek bir önemli gelişme ise CHP ve MHP’nin pozisyonu olacaktır. Muhalefetin de eridiği bir sandık sonucu, oyları azalsa bile iktidar partisi üzerindeki baskıyı azaltır.

Bir de madalyonun diğer yüzü var.

Yüzde 40’larda dolaşan sonuçlar, AK Parti’yi yolundan çevirmez. Hele yüzde 46 ve üzerindeki sonuç, muhalefete, 1989’da ANAP’ın oyları yüzde 21.75’e düştüğünde ‘üzerimizden silindir geçiyor’ diyen Oltan Sungurlu’yu hatırlatır.

Bu tablo; CHP oylarının yüzde 20, MHP oylarının ise yüzde 10’un altına indiği sonuçlarla desteklenirse Baykal ve Bahçeli o koltuklarda artık kalamaz. Muhalefet tarlası yeniden sürülür.

22 Temmuz sonuçlarının devamı olarak nitelendirilebilecek oy dağılımı ise KADER’in reklam panolarında olduğu gibi üç lider arasındaki yelpaze kardeşliğinin ömrünü uzatır. Ancak varlığın korunmasına yol açsa bile ‘iktidar alternatifi’ oluşturmayan sonuçlar, muhalefet açısından sancılı olur, yeni siyasi oluşumları cesaretlendirir.

O nedenle, 29 Mart yerel seçimleri, sadece belediye başkanları, belediye meclisi üyeleri ve il genel meclisi üyelerinin tartıya çıktığı bir seçim değildir, genel siyaseti de kökten etkileyecek ‘gizli kodları’ içinde barındırmaktadır.

Washington merkezli araştırmalar da son yargı merkezli tartışmalar da 29 Mart’ın bu öneminden kaynaklanmaktadır.


Ergenekon’un delisi


CHP’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Murat Karayalçın’ın Sevgili Hadi Özışık’a yaptığı açıklamalar da 29 Mart tezimizi haklı kılmaktadır.

Karayalçın bakın ne diyor: ‘AK Parti 22 Temmuz’a göre daha az oy alırsa, yani gitme eğilimi gösterirse Türkiye rahatlayacak. AK Parti de rahatlayacak.’

Ya aksi olursa?

Karayalçın’ın cevabı: ‘Siz Ergenekon’un delisini görün o zaman...’

Bu sohbeti dün köşesinde aktaran Özışık, bir de bize pas atmış: ‘Buna Şamil Tayyar ne der bilmiyorum ama açıkçası ben korktum!’

Eskiden huyum değildi ama Oray Eğin’den sonra her topa girmeye başladık, köşe paslarına kafamızı uzatır olduk, şimdi Hadi’nin ceza sahasına ortaladığı bu gollük pasa kayıtsız kalırsam izah edemem.

Önce şu tespiti yapmalıyım.

Murat Bey, sol siyasette en beğendiğim isimlerden biridir. Celal Doğan gibi solun ürettiği ender proje adamlarından biridir. Benzetmemi mazur görün; Türkiye’de genelde sol hatip, sağ proje adamı üretir. O yüzden TV ekranları ve miting meydanlarında başarılı olanlar, sahada çamura batarlar. Ya da aksi olur...

Bu genel kanıyı parçalamış isimlerdendir Karayalçın...

SHP Genel Başkanı olduğu dönemde ise siyasi düşüncelerinde büyük açılımlar yaptı, demokratik hak ve özgürlükler konusunda CHP ile arasında uçurumlar oluşturdu, darbe senaryolarına karşı açık tavır aldı.

Fakat, adaylık için CHP çatısına girdikten sonra ona da bir haller oldu. Suyundan mıdır bilmem ama CHP’lilik Karayalçın’a hiç mi hiç yaramamış. Ergenekoncuların sloganlarından medet umar olmuş.

Yazıklar olsun!

Ergenekon taifesi sürekli, ‘darbe olacak’ korkusuyla sivil siyaseti cendereye almak istemiş, milleti de buna inandırmaya çalışmıştı.

AK Parti’den koparken dostlarına Abdüllatif Şener ‘Adamlar gelecek 100 yılı planlamışlar’ diyecek kadar korkuya kapılmış, Genelkurmay eski Başkanı Doğan Güreş 22 Temmuz seçimlerinden önce arkadaşlarıyla birlikte ziyaretine gelen Recai Kutan’a ‘AKP’nin yeniden kazanacağı 23 Temmuz sabahını tahayyül bile edemiyorum’ demişti.

22 Temmuz’dan önce yaydıkları ‘Ergenekon korkusu’na millet aldırış etmedi, yüreğinin götürdüğü yere gitti. Hem iktidarı hem Çankaya’yı belirledi. Ergenekon ise Silivri’de hesabını veriyor.

Aynı tezgah yine kurulmuş. ‘29 Mart’ta oyunuzu CHP’ye verin yoksa bu sefer Ergenekon’un delisi gelir’ diyorlar.

Bırakın bu palavraları Murat Bey. Siz aklı başında bir adamsınız, kurtarın kendinizi bu kapandan, akıllısından hayır görmediniz, delilerinden de medet ummayın.

Eğer Ankara’da AK Parti’yi devirmek istiyorsan, Ergenekon’a değil millete güven. Çünkü, ona güvenenler hep kazandı...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi