Yine mah-ı Muharrem yine matem!
Fatih’de Dülgerzade Camii’nde akşam namazını eda ettikten sonra ayakkabılıkta bırakılan bir matbu varaka veya duyuru dikkatimi çekti. 29 Aralık 2008 günü yani hafta başı Pazartesi gününün hicri yılbaşı ve bu çerçevede mah-ı Muharremin gurresi yani Muharrem ayının ilk günü ve başlangıcı olduğu duyuruluyordu. Bu münasebetle hem 1300 hicri yılına girdiğimizi hatırladım ve hem de aynı anda bu münasebete denk gelen Filistinlilerin trajedisine üzüldüm. Sevinç içinde hüzün, hüzün içinde sevinç yaşıyorduk. Bu münasebetle İslâm aleminin hicri yeni yıllarını tebrik ederken acılı Filistin halkına da baş sağlığıyla birlikte Allah’dan sabrı cemil ve selevan (teselli) niyaz ederim. Eda ettiğim akşam namazı, yılbaşı gecesinin akşam namazıydı. Bu yılbaşı ve Muharrem ayı bir kez daha mazlum Filistin halkı için Akif’in dokunaklı ifadesiyle matem olmuştur. Namazdan sonra Fatih Camii civarında eski ve yeni dostlarla buluştuk, hemhal olduk. Akabinde, Hilal TV’de Özel Gündem’de Ahmet Varol kardeşimizle birlikte Gazze katliamını konu alan veya buna tahsis edilen programa katıldık. Gayri ihtiyari olarak aklıma hicri yılbaşının gelişi ve hululu hengamesinde Filistinlilerin yaşadıkları insani dram geldi ve derhal destan şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un Muharrem ayıyla alakalı dizelerine intikal ettim. Gazze Muharrem’in daha başlangıcında 21’inci yüzyılın Kerbala’sı olmaya adaydı. Tarihen bilinmektedir ki, Muharrem ayının onuncu günü yani Aşura günü birçok önemli olay meydana gelmiştir. Mesela Nuh Tufanı, Hz. İbrahim’in ateşten kurtulması Hz. Yakup’un, oğlu dünya yakışıklısı Yusuf’a kavuşması ve Hazreti Hüseyin ve ailesi ve arkadaşlarının şahadeti bunlardan bazılarıdır. Hizbullah Genel Sekreteri Nasrullah da Gazze kuşatmasını ve saldırısını yeni Kerbela hadisesi olarak nitelendirmiştir. Öyledir de. Keza Nasrullah, İsrail’in 2006 saldırısıyla Hizbullah’ı tasfiye etmek ve kökünü kazımak istediği gibi 2009 başlangıcında da aynı şeyleri Gazze’de Hamas için planladığını ifade etmiştir. El hak doğrudur.
¥
Akif tarihte tekerrür eden Kerbela vakaları için ve belki de 100 yıl öncesinde bugünler için yüreğindeki hüznü, alevi satırlara dökmüştür. Gözyaşlarını satırlara akıtmıştır. Akif’in içini döktüğü ve hissiyatını billurlaştığı ve tarihe adadığı satırlardan birkaçı:
PEK HAZİN BİR MEVLİD GECESİ
Yıllar geçiyor ki, yâ Muhammed,
Aylar bize hep Muharrem oldu!
Akşam ne güneşli bir geceydi...
Eyvah, o da leyl-i mâtem oldu!
Âlem bugün üç yüz elli milyon
Mazlûma yaman bir âlem oldu:
Çiğnendi harîm-i pâki şer’in;
Nâmûsa yabancı mahrem oldu!
Beyninde öten çanın sesinden
Binlerce minâre ebkem oldu.
Allah için, ey Nebiyy-i mâ’sûm,
İslâm’ı bırakma böyle bîkes,
İslâm’ı bırakma böyle mazlûm.
7 Receb 1331 - 30 Mayıs 1330 (1914)
Yaklaşık 100 yıl sonra bazı rakamlar ve mekanlar değişmiş ama trajedi değişmemiştir. Akif’in yaşadığı dönemde İslâm alemi 350 milyon civarındadır. Çok şükür bugün onun beş katına yaklaşmıştır. Özal’ın dediği gibi, ‘70 milyon olalım, onlara gösteririz’ diyorduk ve ülke olarak 70’i ve ümmet olarak bir milyarı devirdik. Ama demek ki bazı şeyler kemiyetle veya dijital çağda da olsa sayı ile bitmiyor. Sayıları iradeye ve keyfiyet kalıbına dökmek gerekiyor. Kimyayı simya haline getirdiğimizde Akif’in deyimiyle ruhu mücerret gibi yükseleceğiz. Umarız, 1300 hicri yılı İslâm alemi için dayanışma yılı, özelde Gazze, genelde Filistin için yaraların sarılması yılı olur...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.