Zıt kardeşler: Ergenekon ve Susurluk
Ergenekon soruşturmasında cevap arayan soruların başında birbirine zıt eğilimlerin yan yana oluşu. İbrahim Şahin ile onun mahkum olmasında başrolü oynayan Sabih Kanadoğlu’nun aynı fotoğraf karesinde bulunmaları açıklanamıyor.
Sorun olayın analizinde kullanılan metottan kaynaklanıyor. Genel eğilim kişilerin kimliklerinden hareket ederek örgütün hedefini belirlemek olduğu için benzer kişilerin ya da aynı insanın her iki kanatta yer alması çelişkinin başlıca nedeni oluyor. Oysa Susurluk ve Ergenekon birbirinden farklı hatta zıt siyasi hedeflere sahip. Benim metodum önce hareketi sonra içinde yer alanları değerlendirmek olduğu için bu zıtlıkları açıkladığımı düşünüyorum.
Susurluk askerin egemenliğine karşı ve onun yerine geçecek yeni bir siyasal aktör oluşturmak amacı taşıyordu. Bu açıdan Ergenekon’un tamamen zıddı sayılabilir. Nitekim Ergenekon’da Susurluk’un üst düzeyinde rol alan kimse bulunmuyor. Onların amacı Güneydoğu’da PKK ile mücadele örtüsü altında, askerlere alternatif bir güç yaratmaktı. Koruculuk PKK’ya karşı görünmekle birlikte bu hareketin silahlı kanadında yer alacaktı. O günkü siyasal iktidar tarafından destekleniyor hatta onun tarafından oluşturuluyordu. Şu sorulara cevap verirseniz olay daha fazla aydınlanabilir: Neden polis özel timleri, başarılı olmalarına rağmen, bölgeden uzaklaştırılıp karakollarla dağıtıldı? Bunlara verilen silahlar neden normal yollardan ithal edilmedi? İsrail’den alınan bu silahların hibe edildiği söylendi ama örtülü ödenekten finanse edildiği ortaya çıktı? O günkü iktidarla Susurluk oluşumunun ilişkisi neydi?
Susurluk oluşumu tertiplendiğinden şüphe edilen bir kaza sonrası başlayan süreçte etkisiz hale getirildi ama içinde yer alanlar, özellikle yönetici düzeyinde olanlar siyasette rol almaya devam etti ve bunların hiçbiri Ergenekon içinde yer almadı.
Şimdi en can alıcı soruyla karşı karşıyayız: Susurluk ve Ergenekon, kadroları ve söylemleri birbirinden farklı olmakla birlikle, aynı siyasi hedefe mi yönelikti yoksa siyasi hedefleri de birbirinin zıddı mıydı?
Dünya ölçeğinde baktığımızda ikisinin aynı siyasi sonucun oluşmasına sebep olacakları söylenebilir. Susurluk doğrudan alternatif bir güç oluşturmak istiyordu, Ergenekon ise, başarılı olması halinde, doğacak tepkilerle Susurluk’un hedeflediği siyasi sonucu doğuracak bir oluşuma yol açacaktı. Bu yönetimin karşılaşacağı ekonomik zorluklar, halkın tepkisi, Güneydoğu’da artacak siyasi tansiyon yeni bir kadronun kolayca iktidara gelmesini sağlayacak ve iktidar Susurluk’un öngördüğüne benzeyecekti.
1980 darbesi bu süreç için iyi bir örnektir. Askeri yönetim çok kısa bir süre iktidarda kalmış ve benzer nedenlerle yerini ANAP iktidarına terk etmişti. Ama zaten asıl amaç, darbecilerin bile bilmediği, bu değişimi gerçekleştirmekti. Ergenekoncular şu soruya cevap vermelidir: İktidara gelirlerse, ekonomik ve siyasal açıdan, ülkeyi yönetmeye yetecek uluslararası desteğe sahip olacaklar mıdır? Mesela Avrasyacı güçler bunu sağlayabilir mi? Cevapları hayır ise başkalarının oyuncağı olacaklardır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.