Ey demokratlar, hürriyetçiler, insan haklarını savunanlar, Meclis'te Anayasa'yı değiştirecek çoğunluğa sahip olanlar!..

Behey bürokratlar, jakobenler, militaristler, medyadaki çığırtkanlar, oligarşik tahakkümlerini sürdürmeye çalışanlar!..

Biliniz ki, artık milletimiz, halkımız, insanımız bu başörtüsü/türban kavgalarından bıkıp usanmıştır.

Söyler misiniz, son çeyrek asır boyunca 'türban öcüsü'nü gündemin başına oturtup huzurumuzu bozmaktan ne zevk alıyorsunuz?...

Artık bu 'türban yasağı' rezaletine son vermenin zamanıdır.

Bu ülkede, millet iradesi mi geçerlidir yoksa zorba bir oligarşinin dayatmaları mı? Artık bunu göstermenin vakti gelmiştir.

Yıllardır 'mutabakat' arayarak hüsnüniyetle bekledik de ne oldu? Bir Başbakan, kızlarını başörtüsü yüzünden kendi ülkesinin üniversitelerinde okutamıyorsa demokrasiden söz edilebilir mi?..

Siz üniversitelerde 'eğitim ve öğrenim hakkı'nı sağlayın da, varsın partilerinizi kapatsınlar, muhtıralar verip darbeler yapsınlar. Nasıl olsa daha yüksek oranda oy alıp tekrar iktidara gelirsiniz. Sonunu, bu müdahalelerle Türkiye'yi bölünme tehlikesi içine atacak olanlar, bu mağdur millete gene uzun yılları kaybettirecek olanlar düşünsünler...

***

Başörtüsü yasağı konusunda MHP'nin demokratik tavrını alkışlıyoruz. MHP, 22 Temmuz Seçimleri'nden sonra ortaya koyduğu demokrat tavrıyla, hem kamuoyu nezdindeki itibarını ve oylarını arttırmış, hem de demokrasinin tıkanmasını önlemiştir. Bu cümleden olarak, halkın taleplerini değerlendiren ve maşerî vicdanın sesini dinleyen MHP Grubu'nun başörtüsü yasağını kaldırmak için getirdiği Anayasa değişiklik teklifini müspet karşılıyoruz.

Lâkin, Anayasa'nın 10. maddesinin 4. fıkrasına, 'her türlü kamu hizmetlerinin sunulmasında ve bunlardan yararlanmasında' ibaresinin ilâvesi, ne yazık ki bu Ortaçağ yasağının kaldırılması için yeterli değildir. Zira, Türkiye'deki hukuk cambazları bu ibareyi kendi ideolojileri istikametinde istismar ederek yorumlayacak ve yasağı devam ettirmek isteyeceklerdir. Aslında, 10. maddenin 4. fıkrasındaki mevcut hükümler, ilâve edilmesi istenen ifadeyi kapsadığı halde, bu çağdışı yasak uygulanabilmektedir. Ne yazık ki, jakoben bürokrasi, Anayasa'nın 'Genel Esasları'nı istediği gibi eğip bükerek kullanabilmektedir.

Bizce, bu Anayasa tâdilinin yeri, 'Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi'ni düzenleyen 42. madde olmalıdır. Bu maddeye, vaktiyle 2547 sayılı Yüksek öğretim Kanunu'nun ek 17. maddesine ki, hâlen yürürlüktedir- benzer bir 'açık hüküm' koymak gerekir. Yani, 'yüksek öğretim kurumlarında kılık kıyafet serbesttir. Kimse başörtüsünden ve kıyafetinden dolayı yüksek öğretim hakkından mahrum edilemez' şeklinde bir ibare eklenmesi gerekir. Ceza Kanunu ve genel ahlâk sınırlamasına da lüzum yoktur.

Yıllardır, basit, sade ve kısa Anayasa metnini savunan biri olarak, Anayasa'da bu nevi bir özel hükmün yer almasını tezat olarak değerlendirebiliriz. Ancak, zaruret hâlinde bu gibi istisnalara yer verilmesi gerekebilir. Keşke, MHP'nin değişiklik teklifiyle bu sorun çözümlenebilseydi...

Gelecekte Türk Anayasalarını inceleyecek olan genç nesiller, 42. maddedeki bu hükmü görünce, Türkiye'deki antidemokratik dayatmaların nasıl olduğunu da idrak edeceklerdir.

***

TBMM'deki AK Parti ve MHP'den meydana gelen demokratlara önemli bir tavsiyemiz var: Sakın ola ki, nasıl olsa 2008 yılı içinde 'Yeni Anayasa' değişiklikleri yapılırken bu yasağı kaldırırız diye yanlış hesap yapmayasınız. Zira;

1. Şimdi 'türban kavgası' başlamış ve jakoben egemenler tozu dumana katmışken, bu yasağı kaldırmanın tam zamanıdır. Başörtüsü yasağını kaldıracak tek maddeli Anayasa değişikliği yapılmalıdır.

2. Eğer bu hükmün konulması, Yeni Anayasa'ya bırakılırsa, hem tansiyon tekrar yükselecek, hem de yeni sivil Anayasa çalışmaları başörtüsü kavgasının gölgesi altında kalacak ve mutabakat sağlanması imkânsız hâle gelecektir.

AK Parti'li, MHP'li, BBP'li demokratlar bir araya gelerek bir hafta içerisinde bu yasağı kaldırmalıdır.
Birbuçuk arşınlık bez parçası yüzünden koskoca Türkiye Cumhuriyeti yıkılacaksa, çekiniz kuyruğunu da gitsin.