Doğruyu yalana dönüştürmek
Doğru bir haberi yalana ya da iftiraya dönüştürmenin sık kullanılan etkin bir yolu vardır. Bu haberi sahteliği kolayca ispatlanabilen bir raporun içine koyarsınız ya da güvenilmez bir kişiye söyletirsiniz. Raporun sahteliği, iddiayı dile getiren kişinin güvenilmezliği haberin yanlış olduğu kanaatini uyandır. Oysa haber doğrudur ama artık haber ikinci plana düşmüş, dillendirenin değeri haberin önüne çıkmıştır.
Ergenekon soruşturmasında bir yandan adalet mekanizması görevini yapmaya çalışırken süreci etkilemeye çalışan güçler de boş durmamaktadır. Ergenekon’un kara kutusu olarak adlandırılan Tuncay Güney her konuda iddialar ileri sürmektedir. Bu kişinin yaşantısı, ilişkileri, bugün yaşadığı yer sözlerinin doğru olmayabileceği intibaı yaratmaktadır. Ayrıca sözlerinin içinde saptanan tutarsızlıklar, mesela 2001 yılındaki bir sorgulamada daha ileri tarihlerdeki olaylardan söz etmesi, sözlerinin yalan olduğuna delil sayılmaktadır. Söyleyen güvenilmez ise söyledikleri yalandır denecektir.
Konunun siyasi oluşu yargılamanın da siyasetin etkisinde kaldığı iddialarına sebep olmaktadır. Yıllar önce öğrenilen olayların bugün gün ışığına çıkarılması olayın hukuki boyutuna siyasi bir boyut eklemektedir. Ancak bu soruşturmanın yapılması için bir engel değildir.
Siyasi sonuçlar yaratacak bir yargılamanın herhangi bir dış etki olmadan yapılması zordur. Taraflar sonucun kendi lehlerine çıkması için sadece hukuk yollarını kullanmakla yetinmez kamuoyunu da etkilemeye çalışırlar. Her iki taraf da önceden kararını vermiş, biri iddiaların iftira olduğunu söylerken diğeri suçun ispat edildiğini söylemektedir.
Şu konularda bir uzlaşmaya varmamız gerekir: Ülke bir tehlikeye maruzsa bu tehlikeyi devletten başkası bertaraf edemez. Bir avuç insanın kendini devletin yerine koyması, düşman saydıklarını yok etmesi, tüm ülkenin faili meçhul cinayetlerde öldürülenlerin mezarlığı haline getirilmesi kabul edilemez ve hiç kimse bunu savunamaz. Devlet kuralsız ve kanunsuz eylem yapamaz. Hangi amaçla olursa olsun bunu yapanlar derhal cezalandırılır ve devlet görevinden uzaklaştırılır. Devlet hata yapıyorsa onun yerine geçerek bu hatanın sonuçları telafi edilemez ve daha büyük hatalara düşülür. Onun için herkes bu hataların düzeltilmesi yönünde gayret sarf etmelidir.
Bugün ülkemizde birbirini tamamlayan iki akım gözlenmektedir. Bir kanat devletin halkın karşısında olduğunu söylerken diğer kanat, bunu doğrularcasına, devletin gücünü kendi amaçları için kullanmaktadır. Tüm siyasi kanatların ve etkin güçlerin ortak hedefi güçlü ama kurallara göre davranan bir devlet yapısını oluşturma olmalıdır. Tarafsız olmayan bir adalet, lehimize davransa da savunulmamalıdır.
Türkiye son yılların en uygun konjonktürünü yaşamaktadır ve ideolojik saplantılardan sıyrılıp rasyonel davranırsa hem kendisine hem de insanlığa hizmet edecek bir konuma gelebilir. Bu sonuca Tuncay Güney düzeyine inerek ya da eşkıyalığı ve mafya özentiliğini devlete hizmet gibi göstererek varılmaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.