Boykot!
Bir boykot var. Ama sanıyorum birileri bunu maksadından saptırmak için çabalıyor..
Önce şunu belirteyim ki, boykot şart.. Peki şart da neyi, nasıl boykot edeceğiz?
Mesela doları boykot edelim, ama turist dolar bozdurmak isterse ya da döviz büroları ne yapacak?.. Elbette bürolar işlem yapacak, ithalat, ihracat, fon kullanımında dolar üzerinden işlemler de yapılacak. Ancak nakit olarak ele geçen doları doğrudan bankaya satmak en iyisi. Yani vadeli hesapta ya da cebimizde uzun süre taşımamamız gerek..
En kolay boykot edeceğimiz şey Marlboro ve kola; Coca Cola ya da Pepsi ya da bir başka marka.. Mc Donalds mesela.. Kola-gazoz türü içecekler Türkiye’de, İran’da üretilmiş olsa da içmemek gerek.. Adı Zemzem kola, Kevser kola olsa da! Bunlar Amerikan, İsrail malı olmasa da, Müslümanlar üretse de, sağlıklı değil. Zaten onun için boykot etmeliyiz..
Boykot edemeyeceklerimiz var, boykot etmememiz gerekenler var.
Mesela Avrupa ülkelerinde helal kuralı açısından sorun yaşıyorsanız, Yahudilerin Koşer lokantaları bu açıdan en güvenli adres olarak önümüze çıkabilir. Ama adam Siyonistse, politik olarak uzak durmak icab eder. İsrail’in zulmüne karşı çıkan ABD’li, İngiliz ya da Musevi de olsa, eğer kaliteli ve uygun fiyata mal veya hizmet sunuyorsa, onu niye boykot edelim?..
Siyonizm aleyhtarı bir eylemci olarak, İsrail kökenli olmasına rağmen Gilad Atzmon, Yahudi devleti mensubiyetine karşı, “Sadece orada doğdum, bu tamamen benim tercihim ve iradem dışı bir durum, hiçbir şekilde de işgalci İsrail devletine sempati duymuyorum” diyor. Gilad aynı zamanda İsrail Dışişleri Bakanı, Siyonist ve şahin tavırları ile tanınan Tzipi Livni’nin kuzeni… Öte yandan Demirel’i niye seveyim?. Bana “Atzmon mu, Demirel mi” deseniz ben “Atzmon” derim! “Dink mi, Demirel mi” deseniz ben “Dink” derim.. Düşünsenize, Yusuf ve kardeşi, peygamber ocağında doğmadılar mı? Birileri Yusuf’u kuyuya atmadı mı? Ben Yusuf’tan ve ondan olanlardan yanayım.. İsrailli olmak, Yahudi (Beni İsrail) olmak, Musevi olmak, Siyonist olmak, bunlar ayrı ayrı şeyler.. Ben siyasi ve ideolojik açıdan Yahudi olmadığı halde, zalim olduğu için birçok ülkeye ve liderine karşıyım ve bu boykotun onlara karşı da olması gerektiğini düşünüyorum..
Çağdaş Yaşamcılara, ADD’cilere, Ergenekonculara da karşıyım.. Her derneğe, sendikaya üye oluyor musunuz? Ben alışveriş yaptığım mağazanın sahibinin yüzünün gülüp gülmediğine de bakarım. Adamın parayı nasıl kazandığı, kazandığı parayı nerede, nasıl harcadığı da önemli benim için. Hangi TV kanallarına, gazetelere reklam veriyor? Sponsorluk yaptığı programlar, organizasyonlar neler?. Eğer sokak çocuklarına yardım eden bir firmadan alışveriş yapıyorsam, o da ayrı bir değer benim için.. Dindar mı, zekatını veriyor mu? Vergisini, çalışanının sigortasını ne yapıyor? Üretirken çevreyi kirletiyor mu? İşçilerine insanca yaşama imkanı sağlıyor mu? Ama mesela petrol istasyonları açısından sıkıntılı bir durum sözkonusu.. PO mu BP mi? PO ne kadar yerli.. Benim bildiğim Petline var yerli. Aytemiz vardı, Akpet oldu şimdi de Lukoil altı.. Mesela gazda Ergaz’ı tercih ederim. Başkaları da var..
Bazıları Citibank’ı da boykot listesinde sayıyor. Benim bildiğim Citibank’ın hisselerinin çoğunluğu El Baraka’nın da sahibi olan Dallah Grubu’na ait.. HSBC, Hongkonk Merkez Bankası mesela.. BİM eskiden Merril Lynch, Zapsu ve Suudi ortaklığı idi.. Şimdi Ülker-El Baraka ortaklığına dönüştü..
Mesela deterjanların markası ne olursa olsun hammadde hemen hemen aynı yerden geliyor.. Boykot kapsamında marka düzeyinde bir tavır sözkonusu ama, hammaddeye takılıp kalıyoruz. Birçok yazılım, elektronik, teknoloji, ilaç, otomobil markasında çok da tercihimiz yok. Yani “La ilahe” dedikten sonra “İllallah” da dememiz gerekiyor.. Temiz, estetik ve kalite gibi hassasiyetlerimiz de olmalı. Bizden de olsa, pahalı ve sorunlu olmamalı.. Tamam domuza dikkat edelim, ama domuzluklara da dikkat edelim. Babanız da üretse, kötü bir üretimi “bizden” diye tercih etmememiz gerek.. O zaman bazı konularda boykot yetersiz ve etkisiz kalıyor. Yapmamız gereken, daha kaliteli, daha ucuz yeni alternatifler üretmek, bulmak.. Tamam aldığımız elbisenin boyası, telası, düğmesi, hepsi önemli.. Her konuda böyle bir disiplin işinizi zorlaştırır. O kadar da kuşkucu olmaya gerek yok. Ama genel bir disiplin olarak bizim farklı hassasiyetlerimiz olduğunu görmemiz, bilmemiz gerekiyor.. O zaman burada yanlışı ayıklama yerine, doğru marka ve ürünlere yönelmemiz daha doğru bir yaklaşım olacaktır.
“Ne değil” değil de, “doğrusu ne/hangisi?” sorusuna cevap aramamız gerekiyor.. Yani, sürekli şeytana lanet okuma yerine, Peygambere salavat getirmek daha doğru bir yaklaşım. Eğer mecbur ve muhtaç olduğumuz ürünler varsa, bunların alternatifini üretmek konusunda bir disiplin geliştirmek gerek. “La” demek önemli.. Ama tek başına yeterli değil..
Boykotu, sadece Amerikan ve İngiliz mallarına karşı değil, pahalı, kalitesiz, temiz olmayan, estetik hassasiyetten yoksun, sağlıksız olan her şeye karşı yapmamız gerek. Parti ve aday seçerken de, yiyecek, giyecek alırken de bu disiplini hep korumamız ve bunu yaparken de işimizi, doğru ve güzel yapmamız gerek.. Ben mesela, sermaye ve katma değer getirmeden, yabancı firmaların su satmalarını istemediğim için yabancı marka su içmem..
Bu ürün ve marka bağlamında, ezber bozan gelişmeler de yaşanıyor. Borsa’ya kote şirketler, yarından sabaha el değiştirebilir.. Paranızı yatırdığınız banka sizin paranızı karlı gördüğü bir Amerikan ya da İsrail şirketine yatırabilir borsada.. Bizimkilerin bir markası başkasına geçebilir, LC Waikiki bir Fransız markası iken yerli bir markaya dönüşebilir.. Pierre Carden bir anda yerli bir lisansör ya da fasoncunun elinde co production bir ürün haline gelebilir..
Yediğiniz şekerin glikozu bir yerden, jelatini bir başka ülkeden alınıyor olabilir.. Marka her zaman ürünün aynası değil.. Cilalı imaj devrinde yaşıyoruz.. Levi’s Jeans’iniz korsan olabilir.. Mesela para vermeseniz de, indirdiğiniz müzikler sizin kulağınıza farklı dünyaların rüyasını fısıldayabilir. Ya da berber kuzeniniz, sizin başınızı Amerikan tıraşı ile Alabrus’a çevirebilir.. Lokantacı hemşehriniz, size hormonlu, sağlıksız, nasıl kesildiği belli olmayan bir eti yedirebilir..
Bana kalırsa boykot önemli. Bu sonuçlarından daha önce size bir duyarlılık kazandırıyor.. Bu duyarlılık çok önemli. Bunun fiili sonuçları da olacaktır.. Bu disiplin zaman içinde bir iradeye dönüşecektir.. Siyasi bir talebe dönüşecektir.. Bu konudaki performansınız aslında siyasi bir ratinge dönüşüyor. Bu da önemli..
Ha! Bir de kardeşlerim bataklık güllerinden kaçınsınlar..
Boykot sadece Gazze ve İsrail’le, ABD ile ilgili ve belli bir zamana münhasır olmamalı.. İngiliz vatandaşı Yusuf İslâm’ı ya da İngiliz Yahudi Atzmon’u boykot etmeyeceğim, ama TC vatandaşı olan, nüfus cüzdanında Müslüman yazan bazı kişileri ve onların firmalarını boykot edeceğim..
Bakın, sigaraya verdiğimiz para Gazze’ye gönderdiğimiz paranın 100 katından fazla.. Sigara içerek ayrıca kendimize zarar veriyoruz.. Zekat, kurban, fitre, sadaka, yardım kampanyaları, kermeslerle oluşan İHH’nın toplam bütçesinin 200 katı! El insaf! “ABD bize karşı duramaz” diyen Yahudi lobisi sözcüsü Tzipora Menache: “Siz de iyi biliyorsunuz ve aptal Amerikalılar da gayet iyi biliyorlar. Beyaz Saray’da oturan kim olursa olsun hükümetlerini biz yönetiyoruz. Bakın, ben de siz de biliyorsunuz ki hiçbir Amerikan başkanı düşünülemez olanı yaptığımızda dahi bize karşı çıkma konumunda değildir. Bize ne yapabilirler ki? Kongre’yi, medyayı, şov işini ve Amerika’da her şeyi biz kontrol ediyoruz. Amerika’da tanrıyı eleştirebilirsiniz fakat İsrail’i değil” diyor..
Erdoğan’ın Davos’taki tavrının arkasında insanımızın kararlı duruşu vardı.. Menache’nin bu meydan okumasının arkasında da İslâm dünyasının acziyeti yatıyor.. Bu meydan okumaya karşı “Hayır” demek için, Boykot bir başlangıç olabilir.. Yoksa siz hâlâ Coca Cola, Fanta, Pepsi, hangi marka olursa olsun, gazoz türü ve Marlboro ya da hangi marka olursa olsun sigara içmeye devam mı ediyorsunuz?
Kastım marka milliyetçiliği değil, sadece insani sağduyu, hassasiyet! Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.