Devrimini bekleyen Mısır
Mübarek 10 yıl aradan sonra yeniden Türkiye’de. Geçen sefer Atilla Ateş ve Süleyman Demirel’in Suriye’ye yönelik sert ve tehdit dolu konuşmalarından sonra aceleyle Türkiye’ye gelmiş ve çabalarını Türkiye-Suriye savaşını önlemeye teksif etmişti. Mübarek’in ziyaretinden sonra Suriyeliler Abdullah Öcalan’ı gözden çıkarmışlar ve kendisine yol vermişlerdi. Akabinde de Suriye-Türkiye ilişkilerinde bahar havası yaşanmaya başlanmıştı. Bu mesele ve ziyaret milat olmuş, ilişkiler büyük bir sıçrama göstermiş ve değişim geçirmişti. Husumetin yerini dostluk almıştı. Mısırlılar uzaktan uzağa da olsa bu dostluğu seyrederken bunun mimarının kendileri olduğunu söylerler ve haklı olarak paylarını da hatırlatırlar. Bu defa ise Mübarek, Şerm el Şeyh’te Filistin meselesiyle alakalı olarak ağırladıkları ülkelerin başkentlerini ziyaret turu çerçevesinde Türkiye’ye de uğruyor. Mısır’ın Cumhuriyye gazetesi İsrail ile Hamas asında varılacak ateşkes hususunda ve keza Fetih ile Hamas arasında varılacak uzlaşmalarda Türkiye’nin de rol alacağını duyurdu. Zaten Türkiye’nin Gazze olaylarıyla ilgili etkinliği Mısır Dışişleri Bakanı Ebu’l Geyt’in ansızın Ankara’ya gelişiyle birlikte başlamıştı. Süreç içinde Mısır ile Türkiye birbirine biraz uzak düşmüştü. Bazı pürüzler yaşanmıştı. Galiba bu uzaklık veya açılan mesafe tamir de edilecek. Mahmut Abbas’ın ziyaretiyle Filistin ayağı bir şekilde tamir edilmişti. Abu Dabi’de Arapların zımni olarak Türkiye’ye ‘meselelerimizden uzak dur’ demelerinden sonra Mübarek’in Türkiye’ye gelmesi aslında bu sözlerin değerini ve itibarını haliyle silikleştiriyor. Araplar kendi meselelerini kendileri çözemedikçe dış faktör ister istemez devreye girecek ve her zaman olacaktır. Keşke bu dış etki Türkiye gibi komşu ve Müslüman ve iyi niyetli ülkelerle sınırlı kalsa. Dolayısıyla ya Arapların kendi meselelerini kendileri çözmeleri ya da dış çözüm noktasında hazımlı olmaları gerekiyor.
*
10 yıl sonra Mübarek’in bu ziyareti sırasında Mısır eskisine göre daha istikrarsız bir durumda. Gerçi şiddet sarmalı bitti ve Mısır’da bazı şiddet yanlısı cemaatler kendilerini gözden geçirdiler. Lakin Mübarek rejimi, hasımlarının değil de kendi yanlışları yüzünden ihtiyarladı. Şimdi Mübarek rejiminin son baharından bahsediyorlar. Batılı gazetecilerden John R. Bradley, Inside Egypt isimli kitabında Mübarek rejiminin ve bu rejimle birlikte Nasır’ın Hidivliğe karşı kalkıştığı darbenin veya devrimin sonuna gelindiğini ileri sürüyor. Yazar Mısır’daki iktisadi krizi Mübarek’in ‘taçsız veliahtı’ Cemal Mübarek’in yanlış politikalarına bağlıyor. Bilindiği gibi Cemal Mübarek iktidar Partisi Hizbu’l Vatani basamaklarından hızla yükseliyor. Hedef baba Mübarek’ten sonra onun yerine geçmek.
Mısır’a yönelik eleştirilerinden dolayı söz konusu ‘İçeriden Mısır’ kitabının yazarı John R. Bradley’e vize vermiyorlar. En son Forward dergisinde Mısır’la alakalı olarak bir makale yazmış ve bu yazısında Nil üzerindeki esrarengiz yangınları ve Mısır üzerindeki kara bulutları konu etmişti. Yazar Bradley yeni Obama idaresinden küresel krizi gerekçe göstererek Mısır’ı reformlara zorlamasını talep ediyor ve ekonomik yardımları reform şartına bağlamasını öğütlüyor. Yardım musluğunu kısmasını ve vanalarını sıkmasını talep ediyor. Aksi takdirde, Mısır’da iyileştirme olmazsa Mısır’ın bir halk devriminin eşiğinde olduğunu ve yıkılabileceğini öngörüyor. Bu devrimin sahibinin bir şekilde İhvan olabileceğini de tahmin ediyor.
*
Bradley, verasetle istihlafın veya Cemal’in babasının yerine geçirilmesinin Mısır’da bütün taşları yerinden oynatacağını ve halk devriminin pimini çekeceğini düşünüyor. Mısır’ın içten içe çökmesi senaryosu haliyle en büyük müttefik ABD’yi de endişelendiriyor. Hatta böyle bir ihtimal, Mısır’ın ABD’nin en büyük bölgesel müttefiki olması itibarıyla büyük bir kâbusu andırıyor.
Mısır, yolsuzlukların, rüşvetin ve işkencenin dalga boyu olduğu en büyük Arap ülkesi olarak tanımlanıyor. Ve hatta daha önce yaşanan bir skandala atfen Mısır polisi ve güvenlik güçleri için ‘Mübarek ve rejimini korumaktan ve kollamaktan, yoldan geçen kadınları gençlerin tasallutundan ve tacizinden koruyacak vakit ve zaman bulamıyorlar’ deniliyor.
Son döneminde bütün aksilikler üst üste bindi ve bu nedenle Nasır’ın kurduğu rejimin Mübarek’le birlikte ciddi ciddi sona erebileceği konuşulmaya başlandı. Türkiye’yi ziyaret eden Mübarek içeride böyle bir iklimle karşı karşıya.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.