Aha... Laiklikten çıktım!
Beni laiklikten, filozof ve inşaat mühendisi Hasan Bülent Kahraman’ın CHP hakkında demiş bulundukları çıkardı.
Bir yoruma göre, ‘CHP demek laiklik demek’ti. Bu partiyi eleştirmek, aynı zamanda laikliği eleştirmek anlamına geliyordu. Dolayısıyla, adı geçen parti hakkında ‘maksatlı’ eleştirilerde bulunan istisnasız herkes laiklikten çıkıyordu.
Ben de bugün, Kahraman’ın söylediklerine kimi küçük ‘ekler’ yaparak ‘maksatlı bir eleştiri’de bulunacağıma göre, otomatikman laiklikten çıkmış olacağım.
Aha da çıkıyorum:
BİR: Baykal ‘başörtüsüne özgürlük’ isteyenleri ‘rejimin geleceğiyle oynamak’ ve ‘laikliği tehlikeye atmak’la suçluyor. CHP, kendisini laikliği korumakla yükümlü kılmış bir parti. CHP’nin abarttığı ölçüde bir tehlike yok. Laiklik Türkiye’de artık toplumsallaştı. Ama CHP, ısrarla laiklik temelinde kutuplaşmış bir politika üretmeye çalışıyor.
İKİ: CHP, Türkiye’de yaşanan toplumsal dönüşümü algılayamadığı için bir ‘çözüm partisi’ olamıyor. Kendi varlığını ortaya koyabilmek için sürekli sorun yaratıyor ve kendisini sadece o ‘sorun’ temelinde ifade ediyor.
üç: CHP ‘talepler’in ortaya çıkardığı bir oluşum değildir, bir devlet partisidir. Partinin şu anda ordu ve bürokrasinin dışında sözcülüğünü yaptığı bir kitle yok. CHP gitgide o merkezle bütünleşti. Sonunda toplumsal tabanını kaybetti. Şimdi kendisine sadece ‘devletçi ve bürokratik söylem temelinde bir toplumsal kitle’ yaratmaya çalışıyor.
DöRT: Bugün partinin vitrininde iki isim olarak öymen’le Baykal’ı görüyoruz. Bu ikili, toplumla hiç bağ kurmayan, politik olarak hiçbir çözümü tartışmayan ‘apolitik bir söylem’ sürdürüyor.
BEŞ: Eğer AB’ye girmek, Türkiye’deki devletçi, merkeziyetçi yapıyı değiştirecekse, CHP bunu istemiyor. AB’ye girmenin temel kriterlerini uygulama noktasında, açık ya da gizli, büyük bir ‘blokaj’ koyuyor.
ALTI: CHP sosyal demokrat bir parti değildir. Türkiye’de sosyal demokrat olduğunu söyleyen hiçbir parti gerçek anlamda sosyal demokrat değildir. Bunlar, ‘antiemperyalist, bağımsızlıkçı, devletçi, milliyetçi, popülist’ bir yapının bir tarihte dönüşmesiyle ve kendisini ‘soldayım’ diye tarif etmesiyle ortaya çıkmış partilerdir. Hem ‘milliyetçi’, hem ‘sol’ olunmaz. CHP’den MHP’ye, DP’den Anavatan’a, hatta öDP’ye, bütün partiler çeşitli renklerde sağ partilerdir. Solculuk da, kala kala, AK Parti’ye kalmıştır...
YEDİ: Ordu ve merkez yanlısı politika yapan partiler daima ilk seçimlerde tepetaklak gitti. Gelgelelim, Baykal, Türkiye’de, bu politikaya inanan yüzde 25’lik bir kitlenin olduğunu düşünüyor. Demek ki CHP’nin Türkiye’nin yüzde 75’iyle ilgisi yok. Baykal, yüzde 25’lik kitle için yüzde 75’lik kitleden vazgeçen bir politikacı. Hiçbir zaman toplumu dönüştürmek, büyük ittifaklara dayalı politikalar yapmak gibi bir hırsın içinde olmadı.
SEKİZ: Baykal ortaya üç dört senelik bir vizyon koyamaz; ‘günlük politika’ üretir. Bunun açıklaması kendi makalesinde de var. 1970’lerde yazdığı birkaç makaleden birinde şöyle diyordu: ‘Siyaset, aslında bir gerilim meselesidir. Siyaset, gergin ip üstünde yürüyen cambazın o andaki durumudur.’
DOKUZ: Halkın siyasal bilinci yabana atılmamalı. İnsanlar bir partiyi, kendi ihtiyaçlarına cevap veriyorsa ayakta tutar. Türkiye DYP’yi, ANAP’ı, DSP’yi bitirdi. CHP’yi bitirmemesi için hiçbir neden yok.
ON: CHP bitmiştir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.