29 Mart dönüm noktası
Sevgili okuyucular, bir haftadır Gaziantep’teyim. Büyükşehir Belediye Başkan adayı amcazâdem Dr. Asım Güzelbey’i desteklemeye geldim. Vaktiyle siyasî hayatımın başlangıcında o da beni desteklemişti.
Lâkin asıl gayem, çok sevdiğim Gaziantep’in beş yıllık geleceğine hizmet etmek. Zira, bir sanayi ve ticaret merkezi olmasına ilâveten Gaziantep’in bir kültür ve turizm şehri olabilmesi, ancak Güzelbey’in projelerinin devamıyla mümkün.
Belediyecilik vizyon işi
Efendim, sakın sizleri bir seçim bölgesinin mahallî meseleleriyle meşgul ederek bu haftaki pazar sohbetini dolduracağımı zannetmeyiniz. Ancak, belediyeciliğin nasıl bir vizyon işi olduğu, Gaziantep örneğinde açıkça görülüyor.
Gaziantep’te seçim, AK Parti adayı Asım Güzelbey ile CHP adayı Mustafa Yılmaz arasında geçiyor. Güzelbey, sıradan altyapı ve imar hizmetlerinin dışında Gaziantep’in tarihî ve
kültürel dokusunu da ortaya çıkarmaya ve şehrin çehresini değiştirmeye başlamış. Bir tanesi dünyanın en büyük mozaik müzesi olmak üzere dört müzeyi tamamlamış ve yüzlerce tarihî eseri, bu arada kaleyi, camileri, hanları, hamamları restore ettirmiş. Açık raylı sistem için güzergâh kazılmış, bu yıl sonunda bitmesi plânlanıyor.
Niyetimiz yapılanları sayıp dökmek değil ama CHP adayının vizyonunu, daha doğrusu vizyonsuzluğunu gösterebilmek için bunları sıraladık. Şimdi CHP adayı, bu müzelerin gereksiz olduğunu ve kazanırsa hastane yapacağını, raylı sistemi değiştireceğini ve köprülü kavşakları kaldıracağını söylüyor.
Gaziantep örneğini birçok şehre uygulamak mümkün. Aslında bu, CHP’nin siyasî alandaki tutuculuğunun yerel yönetimlere nasıl yansıdığının müşahhas bir misâlidir. Böyle bir vizyonsuzluğun ve kısır zihniyetin, Türk toplumu gibi dinamik ve ileriye dönük bir toplumda başarılı olması mümkün müdür?...
Küresel kriz ve istikrar
Efendim, hatırlayacak olursanız, 2001 Ekonomik Krizi’ni başlatan, darbecilerin hâmisi olduğu artık anlaşılan eski Cumhurbaşkanı A. N. Sezer’in, zamanın Başbakanı merhum Ecevit’in kafasına Anayasa fırlatması olmuştu. Kriz sırasındaki Koalisyon Hükûmeti, siyasî istikrara sahip olmadığı için Türkiye, Amerikan yardımı Kemal Derviş’e rağmen iki sene bocalayarak AK Parti İktidarı’na enkaz devretmişti.
AK Parti, yüzde 30’lardaki enflâsyon oranını yüzde 10’un altına, tek haneli rakamlara düşürdü. Aynı şekilde yüzde 60’lık faiz oranları da üçte birine düştü; büyüme hızı ve ihracat ise süratle artmaya başladı. Hiç şüphesiz bu başarıda, tek başına iktidar olmanın da büyük payı bulunuyordu. Ancak, bir taraftan Cumhurbaşkanı seçimindeki antidemokratik, hukuk dışı zorbalıklar, şantajlar, tehditler ve muhtıralar, İktidar Partisi’nin kapatılmaya kalkılması; diğer taraftan ABD’den pompalanan ve bütün dünyayı tesirine alan küresel ekonomik kriz, içinde bulunduğumuz olumsuz ekonomik şartları hazırladı.
29 Mart, küresel kriz bakımından bir dönüm noktasıdır. AK Parti İktidarı’nın, 2007’den beri
aldığı doğru ekonomik ve sosyal tedbirlere devam ederek ekonomiyi yeniden düze çıkarabilmesi için 29 Mart’ta yüksek oranda oy alarak bastığı yeri sağlamlaştırması lâzımdır.
Demokraside dönüm noktası
29 Mart, Türk Demokrasisi’nde de bir dönüm noktası olacaktır. Darbecilerin ve çetecilerin içyüzlerinin, kirli çamaşırlarının bir bir ortaya döküldüğü şu günlerde, devleti yöneten iradenin demokrasiden yana ve darbecilerle karşı olması çok önemlidir. Daha önceki dönemlerde de darbeler yapılmış, darbe teşebbüslerinde bulunulmuş ve Ergenekon benzeri çeteler faaliyet göstermiştir. Ancak, ne yazık ki devrin iktidarları bunların üzerine gitmekten çekinmiştir. Şimdi, Türkiye tarihinde ilk olarak bu demokrasi düşmanlarının üzerine meşrû hukukî yollarla gidilirken, 29 Mart’ta demokrasiyi savunanların seçimden güçlü çıkmaları elzemdir.
29 Mart eşiği aşıldıktan sonra Türkiye’nin önü açılacak ve Darbeler Dönemi, bir daha dönülmemek üzere kapanmaya başlayacaktır.
Millî bütünlükte dönüm noktası
Efendim, AK Parti’nin doğru Güneydoğu politikası neticelerini vermeye başlamıştır. Bir yandan, terörle mücadelede, gerektiğinde sınır ötesi harekâttan kaçınılmayarak yürütülen etkili güvenlik tedbirleri; diğer taraftan, birbiri ardından uygulanan ekonomik, sosyal ve kültürel açılımlar, Türkiye’de insanımızın kaynaşması ve millî bütünlüğün sağlanması bakımından çok önemlidir.
29 Mart’ta, özellikle terör örgütü ve siyasî uzantısının yoğun faaliyette bulunduğu Güneydoğu bölgemizde AK Parti’nin başarısı ve aldığı oy oranı, seçimlerden sonraki ‘teröre son verme’ dönemini başlatma konusunda dayanak teşkil edecektir.
Dış politikada dönüm noktası
Başbakan’ın Davos çıkışından sonra dikkatleri üzerine çeken ve önemi bir defa daha ortaya çıkan Türkiye’nin uluslararası münasebetlerde ağırlığını koyabilmesi, mahallî seçimlerden sonra ülkeyi üç yıldan fazla idare edecek AK Parti İktidarı’nın halktan aldığı desteğin büyüklüğüne bağlıdır. Bu bakımdan da 29 Mart’ta verilecek
destek önemli olacaktır.
***
Sevgili okuyucular, 29 Mart’ta oy kullanırken halkımızın bu noktaları gözönüne alacağını ve vizyon sahibi adaylara ve siyasete oy vereceğini düşünüyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.