Gorbaçov’dan Obama’ya: Afganistan stratejisi
Obama’nın Afganistan stratejisi dağ fare doğurdu misali beklentilerin altında kaldı. Bu strateji kalış stratejisinden ziyade çıkış stratejisine benziyor. Obama’nın tek sahip çıktığı Bush politikası olan Afganistan politikasından da çark etmiş bulunuyor. Hedeflerini küçülttü. Ulus kurmak yerine çabalarını münhasıran El kaide ile mücadeleye teksif etti. Bunun değişik nedenleri var. Bunlardan birisi yoğun tartışmalar arasında Joseph R. Biden Jr.’ın telkinlerinin de etkili olmasıdır. Obama’nın tensibinden evvel bölgeyi ziyaret eden Joe Biden Jr. ABD’nin Afganistan’la ilgili hedeflerinin sorulması halinde 10 kişinin de farklı farklı cevaplar vereceğini söyledikten sonra Afganistan konusunda dikkatli politika izlenmesi gerektiğini söylemiş. Holbrooke da yine Afganistan ziyaretinden hayal kırıklığı ile dönmüştür. Dolayısıyla seçeneklerin sınırlı olduğu görülmüştür. Irak’ta başarılı olan Petraeus planının Afganistan’da da model ve örnek olarak uygulanmasına karşı çıkmış ve hedeflerin daraltılması gerektiğini söylemiş (to narrow the American goal in Afghanistan).. Yeni politika Afganistan’da izlenen siyaseti çürüten yolsuzluğa karşı mücadele etmeyi hedefleri arasına alıyor. Bu daraltılmış hedefler muvacehesinde topun ağzında olan Karzai de rahat bir nefes almış ve zaman kazanmış oldu. Karzai ile Obama’nın yıldızları hiç barışmadı. Karzai, Cumhuriyetçilerin Kabil’deki adamı olarak algılandı. Dolayısıyla yolsuzluk nedeniyle dikkatler üzerine yoğunlaşsa bile yine de hedefler daraltıldığından dolayı Karzai koltuğunu bir müddet daha olsa sağlama almış sayılabilir. Bundan dolayı Obama’nın Afganistan stratejisini’ beklediğimizden de iyi’ şeklinde nitelendirmiştir. Halbuki ondan önce kendisi Amerikan Babrak Karmal’ı olsa bile ABD’nin Afganistan’da SSCB’nin yanlışını tekrarladığını söylemişti.
-
Bu tespitte aslında Karzai ile Taliban aynı yaklaşımı paylaşıyordu.. Karzai kendisine müdahaleyi Sovyet politikası olarak nitelendirirken buna mukabil Taliban da Obama’nın Afganistan’a ek asker göndermesini Gorbaçov politikalarına benzetmiş ve bunun sonucunda SSCB’nin yıkıldığını hatırlatmıştır. Obama’nın Afganistan’da hedeflerini sınırlandırması AB’nin de hoşuna gitmiştir. Dolayısıyla AB de Obama’nın Afganistan stratejisini benimsiyor ve destekliyor. Obama’nın stratejisi dört maddede özetlenebilir. Yapılan bütün gayretleri berhava eden yolsuzlukla mücadele etmek. İkinci kademede ek askerleri Afganistan ordusunu eğitmek için tahsis etmek. Üçüncüsü de uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadelede kararlı olmak. Bunun bir de dış ayağı var. Dış ayağında da Afganistan noktasında bölgesel bir diyalog ve insitayif geliştirmek. İttifak kurmaktır. İran’ı da içine alan Rusya, Çin, Hindistan gibi ülkelerle Afganistan konusunda işbirliğine gitmek (Obama wants to win over regional powers -- including Iran, India, Russia and China -- to stabilize Afghanistan/Analysis: EU welcomes new Afghan strategy By STEFAN NICOLA/UPI Europe Correspondent BERLIN, March 27 (UPI).
-
Henüz ABD ile, ilişkilerini normalleştirmese de İran, Afganistan konusunda ABD ile açıktan ve NATO ile de gizlice görüşmekte hiçbir beis ve sakınca görmüyor (New Season in Iran relations, Boston.com, Marc 29, 2009, Piruz Müçtehidzade). 26 Mart (2009) tarihli The Independent’teki ‘We Must Get Out of Afghanistan/ Afganistan’dan muhakkak çıkmalıyız’ yazısında Adrian Hamilton Afganistan’da direnişin zaferini, içeride yekpare olmasına bağlıyor. Direnişin Irak’taki başarısızlığını ise Şii-Sünni ihtilafına ve kutuplaşmasına bağlıyor. Şiiler blok halinde ateşkesi benimserken Sünnilerin de Şii politikaları ile Kaide kıskacı arasında kalmasının direnişin zayıflamasında etkili olduğunu kaydediyor. Kaide’nin ideolojik keskinliği ve katılığı ile kural dışılığı, Kaide haricindeki direniş odaklarını bezdirmiş ve halkı da direnişe yabancılaştırmıştır. Bu da Irak’taki direnişin etkisizleşmesine yol açmıştır. Buna mukabil, Afganistan’da Taliban’ın yekpare olması çabuk toparlanmasına neden olmuş ve iç denklemde muhalif unsurların olmaması da başarısını hızlandırmıştır. Amerikalılar Irak modelini Afganistan’a teşmil etmek istemişlerse de anılan nedenlerden dolayı şartlar uygun düşmemiştir. Burada farklı mezhebi yapının bulunmaması planlarını zorlaştırmıştır (It's easy for General Petraeus and his supporters in Washington to talk of the Iraqi example and to argue that, with one more push, the war can be won. But Afghanistan isn't Iraq. There the US was eventually able to use the Shia-Sunni divides and the growing unpopularity of al-Qa'ida's civilian atrocities to split the Sunni tribal leaders from the foreign terror groups, persuade them to join the fight on the US side and to convince the Shia radicals that a cease-fire was in their interests/ 26, 2009, The Independent/UK
We Must Get Out of Afghanistanby Adrian Hamilton). Afganistan’da da Şii-Sünni kamplaşması ve saflaşması yerine ılımlı ve radikal Taliban ayrımı üzerinden hedefe varmak istedilerse de bunun başarı getirmesi ihtimali de zayıftır. İran, Afganistan’da iktidar olacak kadar güçlü değil ama ABD’yi yıpratacak kadar güçte bir Taliban’a razıdır. Taliban bu çizgiyi aştığında İran bölgesel ittifaklarını gözden geçirecektir. ABD, İran’ı da içine alacak Afganistan’la alakalı bölgesel bir ittifak kurmak isterken yine İran, Rusya ve Hindistan Taliban’ın Afganistan’ta yükselen etkisini kırmak için paslaşmaya hazır oldukları intibaını veriyorlar. Şanghay İşbirliği Örgütü toplantısında bu meseleyi ele alan ilgili bakanlar müzakereleri Moskova’da sürdürme sözüyle birbirlerine veda etmişler (The Times of India India, Iran and Russia mull co-op against Taliban, 24 Mart 2009). Obama, Gorbaçov’un akıbetine uğramaktan korkarak Afganistan’dan çıkış stratejisi izliyor. Kökleşme yerine çıkış planına hız verdi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.