Keskin sirke!
Şimdi, CHP İstanbul’da ve Ankara’da fırlattığı Bumerangın geri dönüş saatini beklesin..
Daha doğrusu Baykal’ı asıl şimdi derin bir korku alacaktır..
Karayalçın’ın seçimi kazanacağından emindiler.. Bir yandan CHP, bir yandan MHP sıkıştırınca, Gökçek nereye kaçabilirdi! Ankara Belediye Başkanı olarak da Karayalçın en azından bir dönem sorun olmazdı.
Zaten Kılıçdaroğlu da Ankara’ya gidecekti. Baykal da seçimden zaferle çıkmanın keyfini sürecekti..
“Gandi”ye benzetiyorlar ama bana göre “Pembe Panter”... Genel Başkanı için kendini feda eden adam mı, yoksa Baykal’ın başını yiyecek adam mı? Bunu zaman gösterecek.
Kılıçdaroğlu’nun kılıcı Topbaş’ı kesmedi ama, döner Baykal’ı keser mi?
Hiç şüphe yok ki, CHP’nin başarısının arkasında Kılıçdaroğlu’na verilen oylar var.. Her ne kadar bu oylar Kılıçdaroğlu’nu başkanlığa taşımasa da, CHP’nin seçimden galib çıkmasını sağladı..
CHP İzmir’de kazansa, İstanbul ve Ankara’da kaybetse de, oy oranını yükseltti.
Şimdi hem CHP tabanı, hem Grubu, hem de teşkilat, bu başarının korunması, hatta bu yükseliş trendinin sürdürülmesini isteyecek. Bunun için yeni öneriler gelecek..
İlk taleb kadronun yenilenmesi olacak göreceksiniz.. Bundan sonrası için yol haritası tartışılırken de kızılca kıyamet kopacak.. Bakalım başörtüsü ve çarşaf açılımı sürdürülecek mi? Anayasa Reformu konusunda ilerleme sağlanacak mı? CHP’nin yerel yönetimlerdeki performansı ne olacak?..
CHP farklı toplumsal kesimlerden oluşuyor.. Bir emekliler var bir de gençler. Emekliler daha çok ulusalcı.. Ergenekona yakın. Rejimi koruma adına gerekirse darbeye evet diyen bir takım.. Genç takım daha modern fikirler taşıyor.. Mesela İstanbul İl Başkanının çizgisi ile diğerleri bir mi?
İzmir ve Antalya gibi ulusalcı kanadın, Masonik etkiye açık çevrelerin talepleri ile, Anadolu’daki CHP’lilerin taleplerinin de aynı olduğunu sanmıyorum. MHP şimdiden Antalya konusunu gündeme getirdi. Yeni başkan üniversiteyi yönettiği gibi belediyeyi yönetmeye kalkarsa bu gerilime yol açar uyarısında bulundu.. Antalya CHP’nin başını ağrıtacak gibi..
Görünen o ki, CHP’de genel kanı, bütün kesimler Baykal gitsin istiyor..
Ama delegeler bu talebe karşı çıkacaktır.. Burada kızılca kıyamet kopacak. Hatta partide kopmalar bile olabilir.. Baykal gitse bile bir başka tartışma başlayacak.. O tartışma da şu: Baykal’ın yerine kim gelecek? Kesinlikle parti yine bölünmeye gider..
Ergenekona yakın duranlar, Muhafazakar Kemalistler, Modernistler, Gelenekçiler, Liberal sol.. CHP’den en az yarım düzine kanat çıkar..
Kim gelirse gelsin, kesinlikle ötekiler karşı çıkacaktır.
Zaten Baykal’ın tek şansı da bu. Fraksiyonlar arası uzlaşmazlık..
Bu denge iki halde bozulur. Ağır bir yenilgi, göreceli bir başarı.. Yenilgide herkes birbirini suçlar ve sonunda mutlaka bir günah keçisi bulunur.. Diğer durum ise başarıyı kendinden görenler, başarıyı sürdürmek adına yeni fikirler ortaya atılan tezlerini kabul ettirerek başarıya sahip çıkmak isteyenler..
Sahildeki tuzu kurular, Baykal’dan rejime sahip çıkmasını isterken, Ankara’daki bürokrat kesim, bir yandan demokratik açılım, öte yandan rejime sahip çıkılmasını isteyecek ve İstanbul’daki aydınlar demokratik açılım talep edecek. Anadolu’dakiler ise muhafazakar talepler öne sürecekler..
Anadolu’daki örgütler, az az olsa da toplamda çok ediyorlar.. Sonuçta parti yönetimi delege seçiyor. Baykal başarı uğruna, Kılıçdaroğlu ve Karayalçın’ı başına sardı. Bunlar cin toplamak gibi işlerdir. Toplarsın ama dağıtamazsın.. Bana sorarsanız Baykal asıl şimdi başına bela aldı.. Bu başarı ona pahalıya patlayacak.. MHP’de de sıkıntılar kapıda.. En önemlisi, ülke muhafazakar, dindar, milliyetçi, ulusalcı, Kürtçü diye bölündü.. Ve bu bölünme coğrafi bölgelere ayrıştı. Görünen o ki, ülke genelinde dengeli oy dağılımına sahip tek parti AK Parti.. İşte tam da bu noktada AK Partililere söyleyecek birkaç sözüm var:
OLACAĞI BUYDU..
En çarpıcı gerçek Urfa’da yaşandı.. İşte ben bu seçmeni seviyorum..
Diğer çok çarpıcı bir örnek İslahiye’de yaşandı. Eğer ben de oyumu İslahiye’de kullanacak olsaydım, en azından belediye başkanlığında oyumu DP’ye verirdim.. Artık önünüze gelen seçmene hangi partiye oy vereceksiniz diye soramayacaksınız.. Önce adayları görelim.. Programınızı görelim..
Genel Başkan, parti, ideoloji tamam da bununla bitmiyor ki iş.. Özellikle yerel seçimlerde.. Mesela İslahiye’de belediye başkanlığı için DP’ye oy verenler, İl Genel Meclisinde AK Parti’ye, Belediye Meclisinde bir başka partiye oy vermiş olabilirler.. Hatta İl Genel Meclisinde ve Belediye Meclisinde istemedikleri adayların üzerini çizebilirler. Yani önümüze konan her listeyi onaylamamız gerekmiyor..
Demokrasinin işte böyle cilveleri de var.. Makam şoforü Belediye Başkanı olur. Ya da işten attığınız temizlik işçisi döner gelir, sizin yerinize oturur..
Seçmen artık oyuna sahip çıkıyor.. İstemediği adayı sandığa gömebiliyor. Bu durum bundan sonra parti yöneticilerinin kulağına küpe olmalı..
Kimse seçmeni çantada keklik gibi görmemeli.. Seçmen sürpriz yaparak değerini ve ağırlığını koruyabilir..
Kafalarımızı kiraya vermek yok.. “Ceketinizi assanız kazandıramazsınız” beyler..
Urfa’da astınız da ne oldu? Hadi şimdi kendinizi kurtarın. Hadi, siz aday göstertmediğiniz halde kazananların Belediye Başkanlığını iptal ettirin bakalım. Daha önemlisi, siz orada bir daha bulunabilecek misiniz? Bu işi tezgahlayan adam bir daha milletvekili seçilebilecek mi? Hatay’da da bu tür sorunlar, başka yerlerde de.
Haruniye’de Küçükosmanoğlu’nu harcadınız da ne oldu?
Siyaset gözlerini kör mü ediyor bu adamların?
Halkla inatlaşılmaz.. Halkın vekaletine ipotek konulmaz..
Bir Genel Başkan bu kadar istismar edilmez.. Bu “liderlik karizması” denen şey bazan başa beladır.. Şeyh uçmasa da birileri onu uçurur ve onun adı ile birileri birçok iş çevirmeye başlar.. Her lider potansiyel bir tek adamdır.. Benden söylemesi. Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler..
Selâm ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.