Seçimin tozu dumanı yavaş yavaş kalkıyor. Dolayısıyla daha net ve sağlıklı bir analiz yapma imkânımız var.Genel olarak baktığımızda şunu görebiliyoruz: AK Parti, önceki seçimlere göre bir oy kaybına uğrasa da, hâlâ alternatifi yok.
Mevcut oylarla genel seçim olsaydı AK Parti yine tek başına iktidardı. AK Parti kalelerinde, tamirat gerektiren hasarlar var, ama surda bir gedik açılmış değil. Kaybettiği belediye başkanlıkları; ya daha önce zaten CHP'nin kalesi olan yerler, ya yanlış aday belirleme, ya da adayla parti teşkilatının karşı karşıya geldiği yerler... AK Parti, Türkiye'nin her yerinde var ama anamuhalefet partisi CHP, Trakya ve Ege-Akdeniz sahil bandında tutunuyor. CHP, denizlerden karaya, Orta Anadolu, Doğu ve Güneydoğu'ya bir türlü çıkamıyor.

Türkiye haritasına bakıldığında bir kutuplaşma gözüküyor. CHP'nin birinci parti olduğu illerde, AK Parti yüzde 25-30, hatta bazı illerde yüzde 30'un üzerinde varlık gösteriyor. Ama CHP tam 40 ilde, yüzde 2 ile yüzde 5 arasında. CHP bu illerde neredeyse 20 yıldır yok...

Deniz Baykal'ın liderliğinde CHP, 8 defadır seçim kaybediyor. CHP'nin iktidar olmasını isteyenlerin önemli bir bölümü, artık Baykal'ın bırakması gerektiğinde ısrar ediyor. Gandi benzetmesiyle, Kılıçdaroğlu'ndan bir lider çıkarmaya çalışan medya grubunun da gönlünde bu var. (Gandi'ye hakaret olmuyor mu?) Diğer önemli bir bölüm ise, 40 ilde silinen CHP gerçeğine bakarak, sorunun, liderlik sorunu olmadığını anlatmaya çalışıyor.

CHP'nin problemi, liderlik problemi değildir. CHP, halka tutunmuyor/tutunamıyor. CHP, devlete tutunuyor ve devlet partisi gibi davranıyor. En kötüsü, bundan rahatsızlık duymuyor. Son seçimlerde CHP'nin İstanbul'daki başarısını, halkı hatırlamada görenler var. Çarşaf açılımı, Kur'an kursu açılımı, başörtüsü, kandil simidi dağıtma ve emekli imamları aday gösterme, ne derece halka açılma olarak algılandı tam olarak analiz edilmiş değil. Ancak niyet olarak evet, CHP halka dönüyor...

Aslında son seçimler, karar aşamasındaki partinin CHP olduğunu göstermiştir. CHP, gerçekten halka dönecek midir? Yoksa şöyle bir bakıp, anamuhalefet rehavetiyle, iktidarın ateşten gömleğini giymeye hiç yanaşmayacak mıdır?

Türkiye'deki kutuplaşmayı, CHP'nin kararı önleyebilir. Eğer CHP halka dönmeye karar verirse, Türkiye'de demokratikleşmenin de önü açılır.

Nasıl mı? CHP, halka dönerse, yüksek yargıdan ve silahlı kuvvetlerden medet ummaktan vazgeçecektir. Türkiye normalleşmeye geçecektir. Nitekim son seçimlerle ilgili en çarpıcı mahalle yorumu, "biz artık yüksek yargının ve silahlı kuvvetlerin siyasete müdahale etmesini istemiyoruz. Halka güvenmek lazım. Meğerse halk, öyle göbeğini kaşıyan, bidon kafalılar değilmiş. Başörtülülerle bir arada yaşabiliriz" yorumudur.

CHP halka dönerse, Anayasa Mahkemesi'ne dönmeyecektir. AK Parti'nin kapatılmasının, kendisine iktidar yolu açacağını düşünmeyecektir. Muhtıralara tavır koyacaktır.

CHP halka dönerse, halkın değerlerine saygılı olmayı fark edecektir. Katı bir laiklik anlayışı ile dindar-muhafazakâr büyük kitleyi rencide etmeyecektir. Laikliği, siyasî bir malzeme ve dayatma vasıtası olmaktan çıkarıp, Avrupa Birliği'nin ısrarla altını çizdiği "demokratik laklik" savunucusu olacaktır. Bu, inançlara saygılı laiktir.

CHP, halka dönerse, demokratikleşmenin önündeki takoz olmaktan da vazgeçecektir. Halk, demokratik reformlarla, AB üyelik sürecinin hızlanmasını, Türkiye'nin bölgesindeki gücüne yakışan ileri bir demokrasiye kavuşmasını istiyor. CHP buna yol verirse, Doğu ve Güneydoğu'da yeniden canlanabilecektir. Çünkü PKK çıpasından kurtulacak bölge halkı, huzur ve kalkınma için AB üyeliğinin, demokratikleşmenin kıymetini fark edecektir.

CHP, halka dönmezse, yine liderlik ve yönetim tartışmalarına boğulacaktır. Bitmeyen kurultaylara bir yenisi eklenecek, Baykal, rakiplerini yine yerle bir edecektir. Zati Sungur'un bile akıl edemeyeceği numaralarla, CHP eski hamam eski tas kalmaya devam edecektir.

Ne kendisi huzur bulacak, ne de koskoca bir ülkeye huzur verecektir...