Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Gazali neden Kudüs’ü yazmadı?

Gazali neden Kudüs’ü yazmadı?

Vakit gazetesinde arkadaşlardan birisi Kanada Müslümanlarından Essam Hallak ile görüşmüş. Gazali-Kudüs bağlamında bir çift güzel söz söylemiş ve laf etmiş. Gazali sevmeyen bazı selefi meşrep kimseler ile ona uyan Mehmet Demirel gibi bazı zevat da Gazali’nin cihaddan ve işgal öncesi bulunduğu Kudüs’ten bahsetmediğini söylerler ve yazarlar. Bunu yaparak da Gazali’yi akıllarına göre paylamış olurlar. Bunlar doğrudur ama bu Gazali’nin değil, onların eksikliğini gösterir. Evet, Gazali, Mescid-i Aksa’yı neden yazmadı veya yazma ihtiyacı hissetmedi? Esasında, Gazali niçin yazmadıysa Abdulkadir Geylani ve Bediüzzaman gibi hazerat da geçmişte ve bugün bunun için yazmamıştır. Veya işin doğrusu şudur. Sufi, geleceği görse bile ibnü’l vaktdır ve bundan dolayı anın vacibini yapar ve yazar. Zamanın ilcaatına göre hareket eder. Böylece anın boşluğunu doldurur ve gelecek nesiller için köprü vazifeler icra eder. Köprüler kurar. Bediüzzaman da Aksa’yı yazmamış (1967’den önce vefat etmişse de genel olarak bu meselelere girmemiştir) ama Aksa’nın manevi hinterlandını yazmıştır. Bu hinterlandı dolaşmayan Kudüs’ü fethetse de bu zahiri bir fetihten öte geçmez. Aksa’nın kurtuluşu, hizmetlerin tedafürü ve birbirine kenetlenmesiyle kanatlanır. Dolayısıyla Gazali, Aksa’yı yazmamış ama yaşamıştır. Kardavi’nin Gazali ile alakalı olarak kaleme almış olduğu el Gazali Beyne Madihihi ve Kadihihi kitabı mühimdir ve Gazali’nin niye bunu yapmadığını seleften menkul olarak bir çift sözde özetler. Ümmetin dumura uğramış manevi dinamikleri canlanmadan ve ihya olmadan, fiziki dinamikleri dirilmez. Yani manevi fetih olmadan maddi fetih müyesser olmaz. Kılıç kesmez el keser veya el vurmaz irade vurur. Yunus’un deyimiyle ‘bir ben var benden içeru’. Veya ‘Vema remeyte iz remeyte velakinnallaha rema/ attığında sen atmadın Allah attı’ sırrına erişmektir. Yani cüzi iradeyi külli iradeye teslim etmektir, ona tabi kılmaktır. Nefsin hesabına değil hakkın hesabına çalışmaktır.
¥
Gazali ile Aksa ilişkisi Nureddin Zengi ile Selahaddin Eyyübi ilişkisi gibidir. Bunlar arasındaki ilişki sebep sonuç ilişkisidir. Gazali manevi hazırlıktır. Nureddin Zengi ve Selahaddin Eyyübi ise bunun maddi plandaki zuhurudur. Bunu en iyi ifade edenlerden birisi de Hakeza Zahare Cilu Selahaddin ve Hakeza Adeti’l Kuds kitabının yazarı Macid Arsan Geylani’dir. Macid Arsan Geylani bu muhteşem kitabında fethin manevi zincirlerini ve halkalarını anlatmıştır. Bu halkaların ilkinde Gazali ve ekolü ve yetiştirdiği talebeler vardır. Fethin ikinci dairesinde ve halkasında ise Geylaniye ekolü ve talebeleri vardır. Macit Arsan Geylani, fethin manevi dinamikleriyle maddi dinamiklerinin veya zahiri dinamiklerinin buluşmasının tarihi arka planını belgeleriyle yazmıştır. Gazali ve Abdulkadir Geylani fethin manevi zeminini hazırlamışlardır. Ortak bir gaye ve gayenin manevi zemini bulunmasa maddi fetih gerçekleşmez. Dolayısıyla Gazali nesilleri manevi açıdan ta’bie yani mobilize etme görevini deruhte etmiştir. Manevi dinamikleri toparlamadan maddi dinamikleri toparlamak mümkün değildir.
¥
Gazali’nin siyasi merkez olan Bağdat’tan Şam ve Kudüs’e ‘fefirru ilallah/Allah’a firar edin’ sırrıyla firarı boşuna değildir. Devir bir ahlaki inhitat/çöküntü devridir. Gazali’nin yazmış olduğu reçete bilahare meyvesini verir. Kudüs’ten Şam’a gittikten sonra ve akabinde Kudüs Haçlıların işgaline uğrar. Ve El Münkiz mine’l dalal kitabında bahsettiği inhitat ve fetret devri devam etmektedir. Onun yazdığı reçeteler bilahare gelecek nesilde inkişaf edecek ve etkisini gösterecektir. Gerçekten de Gazali ve Abdulkadir Geylani mekteplerindeki gibi Nureddin Zengi ve Selahaddin Eyyübi halkalarıyla birlikte Kudüs ve Mescid-i Aksa 88 yıl sonra abidlerine, aşıklarına kavuşturulur. Gazali bir çöküş devrinin müceddididir. 6 yüzyıl da böyle geçmiştir ve akabinde 7’inci yüzyıl İslam’ın yeniden zuhur, inkişaf ve şahlanışına sahne olmuştur. Kudüs ve Bağdat işgallerinden sonra İslam eski şevketine kavuşmuş, toparlanmış ve yeniden ufukların ve sınırların efendisi olmuştur. Ümidin bittiği noktada yeni bir tomurcuk filizlenmiştir ve İslam yeniden itila ve ihtişam devirlerine uzanmıştır. Kardavi’nin dediği gibi, Gazali ümmetin manevi dinamiklerini ihya etmiştir. İşte Kudüs’ün fethinin ilk halkası budur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi