Ankara veya Hacı Bayram...
İstanbul başta olmak üzere büyük tarihî şehirlerimizin güçlü bir edebiyatı vardır. Bu edebiyata her dönemde ilâveler olur; şehirliler bu edebiyatın oluşturduğu havadan etkilenirler. Böyle bir şehirde yaşamaktan mutluluk duyarlar. Ankara böyle bir mazhariyetten büyük ölçüde mahrum kalmıştır. Gerçi Ankara ile ilgili bir hayli kitap vardır elimizde. Son olarak Büyükşehir Belediyesi de çok ciltli bir Ankara kitabı yayınlamıştır. Buna rağmen Ankara’nın bu konuda boynu bükük olduğunu söylüyoruz.
Ankara coğrafî olarak ülkenin merkezinde yer alıyor. 1920’lerden beri Türkiye’nin başkenti. Böyle bir şehrin bir taraftan siyasî değişmeler ve idarî düzenlemeler, diğer taraftan hızlı nüfus hareketleri yüzünden bazı kimlik meseleleri olması kaçınılmazdır.
Ankara ve kimlik meselesi... Her halde Türkiye’de son devirlerde başka hiç bir şehrimiz Ankara ölçüsünde kimlik meselesiyle karşı karşıya kalmamıştır.
Ders kitaplarına kadar girmiş Ankara övgülerinden herkes haberdardır... Resmî olarak Ankara Türkiye’nin başkentidir, bunun izahı maksadıyla gereksiz övgüler düzülmüştür. Bu çerçevede Ankara’nın üstünlükleri sayılır, dökülür. Ama gerçek anlamıyla söylemek gerekirse, “Ankara” reklamı yapanlar da gerçekte Ankara olmayan bir Ankara’dan bahsederler.
Resmî söyleme göre Ankara “yoktan var edilen” bir başkenttir. Demek oluyor ki, seksen küsur yıl önce Ankara diye bir şehir yoktu! Esasen bu Türkiye Cumhuriyeti’nin Osmanlı geçmişini inkâr etmesiyle paralel giden bir propagandadır. Nasıl Türkiye Cumhuriyeti yoktan var edilmişse, Ankara da öylece türetilmiş bir şehirdir!
Ankara’nın bu tarz reklamını yapanlar Ankara’nın dostları değillerdir gerçekte. Çünkü köksüz, türedi bir şehirden bahsetmektedirler.
Diğer taraftan, Ankara olmayan/olamayan bu Ankara’dan memnun olmayanlar da Ankara’ya pek hoş nazarla bakmazlar. Ankara’nın bu kesim nezdinde de iyi bir ismi yoktur. Onlara bakarsanız, yine tarihte Ankara diye bir şehir olmamıştır. Sonradan olan ise, bize uygun bir şehir değildir. Burada Ankara’yı yoktan var ettiğini iddia edenlerin bir zamanlar sıkı sıkı sarıldığı “mabedsiz şehir” sloganının etkili olduğunu görülür. Gerçi yoktan bir Ankara kurmak iddiasında olanlar, onun mabedsiz, yani camisiz olmasını arzu etmişlerdir. Fakat bütün çabalara rağmen yeni Ankara da mabedsiz şehir olmamıştır!
Ankara ne reklamcılarının ne de karşıtlarının Ankarasıdır aslında. Ankara Ankara’dır, başka bir şey değil!
Tabiî ki eskiden olduğu gibi bir Ankara değildir bu Ankara. Ama, eskisinden tam kopuk da değildir.
Ankara’nın tarihi geçmişini bir isim etrafında açıklamak gerekirse, bu Hacı Bayram’dır. 15. Yüzyılın Anadolusunda üretimi, tüketimi, esas olarak da insanı ve yönetimi belirleyen bir şahsiyetten bahsediyoruz. Hacı Bayram-ı Veli, Timur sonrasının harap Anadolusunun büyük onarımcılarındandır. Kendi söylediği gibi, ansızın bir şehre varmış, o şehri yapılır görmüş, kendisi de taş ve toprak arasında yapılmıştır...
Ankara’nın ve Anadolu’nun yapıcısı Hacı Bayram, Osmanlı Devleti’nin dönüşümünde de büyük rol oynamıştır. Osmanlı Devleti onun hazırladığı zemin üzerinde İstanbul’un fethini gerçekleştirmiştir...
Bu başlangıcı neden yaptık? Ankara zaman zaman okuyucularımızla paylaştığımız konular arasında yer alacak. Ankara’yı konuşurken kendimizi konuşacağız, Türkiye’yi konuşacağız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.