Ankara Belediye Sarayı’nın ihtişamı, Hacıbayram semtinin sefaleti.
Ankara yeni bir büyükşehir belediye binasına kavuştu. Ankaralıların yıllarca Ankara dışına çıkış veya Ankara’ya geliş kapısı olan eski şehirlerarası otobüs terminalinin yerine devasa bir bina inşa edildi. Bina “akıllı” denilen cinsten imiş. Tam mânasıyla bir “belediye sarayı”. Ankara belediyesi sarayına kavuştu... Gerçi eski Ankara’nın merkezindeki tarihî binayı çoktan terk etmişti belediye başkanımız. Şehrin merkezinde esnafla iç içe, şehrin timsali Hacı Bayram’ın ezan menzilinde, artık ufak tefek kalmış bir başkanlık binasından, modern, klimalı bu yüzden camlı ama penceresiz lüks bir yapıya taşınıldı. Artık “saraylı” olan belediye halkın uğrak yeri olabilecek konumdan çıktı. Halk uğramak istese bile, kapılarının pek kolay açılmayacağını, pencerelerinin ise zaten kapalı olduğunu söyleyebiliriz!
Ankara ile ilgili geçen hafta yayınlanan yazımız tahminimizden çok ilgi çekti. Akabinde Mustafa Özcan’ın yazısı yayınlandı. Mustafa ile görüşemedik, ne yazık ki. Kadim dostumuz Ankara’ya sık gelmiyor. Geldiğinde de görüşmek mümkün olmadı. Ankara yazımızla ilgili yorum gönderen okuyucumuz, “Ankara veya Hacı Bayram” başlığını görünce, Hacıbayram’ın perişan halinde bahsedeceğinizi sandım, diyor...
Gerçekte bir Ankaralı olarak en son ondan bahsetmek isterim! Elbette hicabımdan!
Geçenlerde artık fazla yolumuz düşmeyen Ulus taraflarına, basının eski merkezi Rüzgârlı sokağa ve nihayet Hacıbayram’a gittim. Vakit’in Ankara temsilciliği, Ankara’nın eski basın merkezi olan bölgede bulunuyor. Vakit geleneklere bağlılığını böylece sürdürüyor!
Hacıbayram, Ankaralının hayatında vazgeçilmez mekânlardın biri. Eskiden “Hacıbayram’a gitmeyen Ankaralı olmaz” denirdi. Bir Ankaralının dirisi gitmemişse bile ölüsü Hacıbayram’a giderdi!
Ankaralı kimliğinin merkez ismi Hacı Bayram. Dördüncü defadır büyükşehir belediye başkanı seçtiğimiz Melih Gökçek Ankara’ya büyük hizmetler etti. Ankara’yı fizik olarak en çok değiştiren belediye başkanı o. Fakat Ankara kimliğini yapan unsurlar onun zamanında en azından ihmale uğradı. Eski Ankara’nın mamur yapıları, harabeye yüz tuttu. Hem Kale’deki, hem Hacıbayram civarındaki tarihî binalar son nefeslerini verdiler. Yıllarca önce yapılan Hacıbayram civarını sağlıklılaştırma projesi bir türlü devreye sokulamadı. Okuyucumuzun da işaret ettiği gibi, Hacıbayram civarı mezbelelik haline geldi. Yolsuzun uğursuzun uğrağı oldu. En müptezel meyhaneler buralarda yuvalandı. Sokaklar tinercilerin, esrarkeşlerin mekânı haline geldi.
Hacıbayram Camii bakımlı elbette. Türbesinin onarımını da Gökçek hanımefendi üstlenmiş. (Bu hizmetini türbenin girişine yaptırdığı demir kapıya isminin baş harflerini işleterek de tescil ettirmiş!)
Bugün Hacıbayram yaşanan bir semt değil. Eskiden insanların yaşadığı, ailelerin eski Ankara’nın en itibarlı semtlerinden birinde yaşamaktan hoşnut olduğu bir yer olan Hacıbayram’da, artık sabah ezanı okunduğunda camiye gelebilecek cemaat yok... Bereket, Ankaralılar sırf sabah vakti değil, her vakit camiyi lebaleb dolduruyorlar. Şehrin muhtalif yerlerinden arabalarla gelerek elbette.
Hacıbayram semt olarak yaşamalı. Evlerinde aileler oturmalı. Çocuklar sokaklarında cıvıldaşmalı. Etrafı bir kültür havzası olmalı. Kitapçıları, cenaze levazımatı, tesbih, takke satılan yerler olmaktan çıkarılmalı...
Başkan Melih Gökçek, Ankara’nın mayasının çalındığı bu bölgeyi daha fazla ihmal etmemeli. Ankaralı Başkan’a güzel eserlerinden ötürü müteşekkir, bunu dördüncü defa seçerek gösterdi. Bu dönem, Başkan Ankara’nın kalbini dinlemeli. Hacıbayram ve civarını, Ankara’yı Ankara yapan tarihî alanı bu durumdan kurtarmalı... Bu fırsat bir daha ele geçmez. Melih Gökçek Ankara’ya borçlu gitmemeli...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.