Hüseyin Gülerce

Hüseyin Gülerce

Sıra, çarşaflı erkek provokasyonunda

Sıra, çarşaflı erkek provokasyonunda

Başörtüsüyle ilgili Anayasa değişikliğinin Meclis'teki ilk görüşmelerini ibretle takip ettik. CHP sözcüsü, "burası, oruç için insanların bıçaklandığı bir ülke..." deyince tüylerim diken diken oldu.

"Türban serbest bırakılırsa üniversitelerde kan gövdeyi götürecek" diye korku salanlar, felaket tellallığı yapanlar sadece CHP'liler değil. Bazı üniversite rektörleri, gazetelerini savaş karargâhı haline getiren bir kısım yayın yönetmenleri; ısrarla "göreceksiniz, başı kapalılar, başı açık olanlara baskı yapacak, üzerlerine saldıracak" diye bas bas bağırıyor.

Bu, insafsız bir provokasyon davetidir, paranoyakça bir tahriktir. 27 Mayıs darbesinin öncesinde de, aynı zihniyet, aynı cephe, üniversitelerde gençlerin kıyma makinelerinden geçirildiğini yaymıştı, manşetlere taşımıştı. 28 Şubat sürecinde, "irtica geliyor" senaryosuna konu mankeni yapılan Ali Kalkancı'lar, Fadime Şahin'ler dün gibi hafızalarımızda değil mi?

"Görün bakın, başı açıklara nasıl saldırılacak" diyenler alenen bazı yerlere, çete artıklarına mesaj mı gönderiyor? "Daha ne duruyorsunuz, değişiklikler Meclis'te görüşülüyor, gün bugündür, niye başı açıklara saldırılar düzenlenmiyor?" mu demek istiyorlar? İzmir'de meydanlarda çarşaf yakılması bir işaret fişeği mi?

önümüzdeki günlerde herkesin çok dikkatli olması gerekiyor. Provokatör genç kızlar, başı kapalı olanların arasına sızıp, hatta erkeklere çarşaf giydirilip, bazı himayelerle üniversite bahçelerine sokulup, başı açıklara herkesin gözü önünde saldırılar başlayabilir. Şehirlerin işlek caddelerinde, özellikle de muhafazakâr olarak bilinen şehirlerimizde akla hayale gelmeyecek saldırılar tertipleyebilirler. Sünni-Alevi yangını çıkarmak için nasıl çorum gibi, Sivas gibi bu konuda hassas olan şehirler seçilmişse, bu meselede de aynen öyle düşünürler. Konya'yı, Kahramanmaraş'ı seçerler. "Sütçü İmam, kadınlarımızın başındaki örtüyü çeken Fransızlara nasıl saldırdıysa, biz de onun torunlarıyız" dedirtecekleri sabıkalıları, ilaç kullananları, meczupları bulmakta hiç zorluk da çekmezler... üç beş ajan provokatör, örterler başlarını, tutarlar kızların saçlarından yerlerde sürüklerler... Yaparlar mı? Yaparlar. çünkü bunların insafı, merhameti, Allah korkusu yok. Solcu bilinen yazarlar, akademisyenler, gazeteciler peş peşe katledilip, faili meçhuller listesine kaydedilirken, bu cinayetlerin zanlıları olarak dindarlar ilan edilmedi mi bu ülkede?

Evet, esas tehlike budur. Koskoca rektörleri, koskoca parti sözcülerini, koskoca genel yayın yönetmenlerini haklı çıkarmak için yaparlar bunları.

Hâlbuki bu ülkede inanç farkından dolayı hiçbir zaman kavga, sürtüşme olmamıştır. Millete mal edilmeye çalışılan bütün hadiseler tertiptir, ideolojiktir, rejim kavgası isteyenlerin işidir. Bu millet zulmetmez. Gidip Yunanistan'da Atatürk'ün evini dinamitlemez... 6-7 Eylül'de Rumların, Yahudilerin mallarına, canlarına kastetmez... Hrant Dink'i katletmez. Kendi yazarlarını, aydınlarını vurmaz. Gençleri birbirini üniversitelerde kurşunlamaz. Ama evlatlarımızın beyinlerine ideoloji çimentosu dökülürse, gazeteler marifetiyle, üniversite hocalarının tahrikiyle aramıza kin ve nefret tohumları ekilirse, farklı düşünenlerin vatan haini olduğu bazı zihinlere kazınırsa, ellerine silah tutuşturulursa, hapa alıştırılırsa, makul sesler de susturulursa millet ne yapsın?

Uyanık olalım. Bize şimdi Mevlânâ yüreği lazım. Soğukkanlı olalım. Tahriklere, çirkinliklere, saldırılara asla tepki vermeyelim. Devletin emniyet güçleri, güvenlik güçleri, adliyesi var. Oyuna gelmeyelim...


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Gülerce Arşivi