Mahir Kaynak

Mahir Kaynak

Çözümün tanımı da yapılmalı

Çözümün tanımı da yapılmalı

Kürt sorununda çözüme yakın olunduğu söyleniyor ama bunun nasıl bir çözüm olacağı bilinmiyor. Eğer bu çözüm bir soya ya da bir bölgeye atıfta bulunacaksa sadece bir çözüme ulaşılmakla kalınmamış ülkedeki rejim de köklü bir değişikliğe uğramış olur. Yani çözüm bireysel hak ve özgürlüklerin genişletilmesi ile sınırlı kalmalı ve her vatandaş bundan aynı ölçüde yaralanmalıdır.

Kürt sorununu sadece ülkenin bütünlüğü açısından değerlendirmek yanlıştır. Bölünme sadece soy ve kültür kriterlerine göre olmaz. Eğer şartlar uygunsa mezhep farklılıkları hatta ideoloji bir bölünme sebebi olabilir. Bazen hiçbir farklılık yokken ülkeler bölünebilir. Bu bölünmeyi meşru kılacak farklılaşmalar daha sonra yaratılır. Mesela Suriye’de ve ona komşu topraklarımızda yaşayan insanlar birbirinden farklı değilken daha sonra uygulanan politikalar onları yabancılaştırmıştır. Yani önce topraklarımız paylaşılmış daha sonra bu yapıyı pekiştirmek için yabancılaştırma politikaları uygulamaya konulmuştur.

Türkiye’nin hatası, başından beri, sorunun varlığını inkar etmesi ve bunun ayrılıkçı bir hareket olduğunu kabul etmesidir. Eğer bölgedeki ekonomik ve sosyal şartların, kişilerin kimliklerine yönelik kısıtlamaların bir sorun olduğu kabul edilse ve çözüm üretilseydi bugüne gelmezdik.

Sorunun çözülmek üzere olduğu söylenirken terör eylemlerindeki tırmanma halkta çözüm yönünde oluşacak eğilimi ortadan kaldırma amacına yöneliktir ve bunun bir Kürt örgütünce yapılmış olduğu kesin değildir. Bazı Kürtlerin eylemde kullanılması bu sonucu değiştirmez. Bölgede ve bunun sonucu olarak dünyada Türkiye’nin rolünde ve öneminde değişiklik olacağı anlaşılmakta ve bu değişim bazı güçlerin menfaatiyle çatışmaktadır. Bu bakımdan analizler örgütler düzeyinde değil dünyadaki güç odakları açısından yapılmalıdır. Bölgede eylem yapan Kürt gruplarının dış desteklerinin belirlenmesi ve bu desteklerin kesilmesi gerekir. Oysa her eylemi yapana PKK dersek bu güç odaklarının gözden kaçırılmasına yardım etmiş oluruz. Her eylem ve onun arkasındaki güç ayrıca değerlendirilmelidir.

Şu soruya verilecek cevap ve bulunacak çözüm birçok olayın aydınlatılmasını kolaylaştırır. En önemli gelir kaynağı petrol olan ülkeler, petrol biterse ya da yerini alternatif enerji kaynaklarına bırakırsa orada yaşayan halklar ne yapacaktır? Birkaç yıl önce 2018 yılını tanımlayan bir yazı yazmış ve bu toprakların hiç el değmemiş gibi eski sahibi olan bizlere devredileceğini tasvir eden bir fantezi kaleme almıştım. Yani bölgede oluşan sermaye ülkemize gelecek, eskiden petrol gelirleriyle geçinenler şimdi sermaye gelirleriyle yaşayacaklardı.

Biz günü yaşıyoruz ve geleceğin bizim dışımızda, kendiliğinden oluşacağını düşünüyoruz. Bazıları geleceği hem düşünüyor hem de planlıyor dersek komplo teorisi yapmış oluyoruz. Oysa, mesela ABD, yıllar öncesinden sadece enerji değil tarım ürünlerinin de kontrolü amacıyla projeler hazırlıyordu. Üç şıktan birini seçin: Ya yoğun nüfus gıda üreten bölgelere göç edecek ya da gıda başka yerde üretilip nakledilecektir. Nüfusun açlık ya hastalıktan ölmesi de beklenebilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mahir Kaynak Arşivi