Medyanın önemi
Medya, kitle yayın araçları demektir. Gazete, radyo, televizyon, internet gibi... İki tarafı keskin bıçağa benzer. Güvenilir insanların elinde olduğu müddetçe çok mühim ve önemli bir hizmet aracıdır. Aksi halde yıktıkları, yaptıklarından daha fazla olan kesici bir alet gibidir.
Yine medya, basın yayın olarak bir cemiyetin, toplumun hem tercümanı ve hem de terbiyecisi sorumluluğunda hizmet veren güzel bir nimettir. Bugün ülke ve ülke halkının menfaatini öne almış olan bazı medya organları, önemli derecede hizmet vermektedirler. Buna örnek verecek olursak, Hilal TV, Dost TV, Samanyolu TV, Kanal 7 TV, Kon TV, Kanal 5 TV v.s... Yayın olarak, Zaman, Vakit, Milli Gazete, Taraf, Bugün vs gibi gazeteler durmadan üzerlerine düşen vazifeleri yapmanın mücadelesini vermektedirler. Çeyrek asır önce bu zenginlikte bir bilgiyi, belgeyi verme imkânımız yoktu. Üstelik yukarıda ismini verdiğimiz yayın organları çok kısa bir özettir. Buna Anadolu’da hizmet veren medyayı da ilave edecek olursak, sütunlarımızda yer kalmaz.
Ne var ki, medyanın bir de diğer yüzü vardır. Büyük sermayenin elinde olan medyanın temel gayesi kazançtır. Onun için ülke menfaati, toplumsal barış, doğru bilgi pek önemli değildir. Niçin? Çünkü ilgili medya patronları, basını-yayını ticaret prensipleriyle yürütmektedirler. İşin içinde menfaat olduğu için, yalan, iftira, itham gibi konular onlar için gayet normaldir ve her şey mubahtır.
Kur’an, her türlü kötülüğün -ki buna fuhuş, fevahiş, fahşa, fahişe kelimeleri ile açıklık getirir- yayılmasını kesin olarak yasaklamıştır. Buna örnek olarak Nur Sûresi’nin 19. ayeti kâfidir:
“İnananlar arasında çirkin şeylerin yayılmasını isteyen kimseler için dünyada da ahrette de çetin bir azap vardır. Sizin bilmediklerinizi Allah bilir.” Bu ayetin ışığında yaşanan olaylara ve gidişata bakacak olursak:
- Rabbimiz, inananların arasında çirkin, yüz kızartıcı, insanın onuru ile oynayacak haberlerin yayılmasını yasaklamıştır.
- Böyle iğrenç-çirkin haberleri yaymanın iki âlemde de azabını dile getirmektedir. Birçok günahın cezası ahrete tehir edilirken, basın-yayın aracılığı ile kötülüğü yayanlar hem dünyada ve hem de ahrette cezasını çekeceklerdir.
- Hangi günahların dünya ve ahrette ceza göreceğini ise sadece Allah bilir. İnsanların bunu bilmesi mümkün değildir.
Şimdi, bu kadar hassas ve önemli bir konu üzerinde ciddi olarak durmamak, her inanan insanı vebale sürükler. Ülkenin, ülke halkının, inananların, namaz kılıp, tesettüre bürünenlerin aleyhinde çalışan, helali haram, haramı helal göstermeye çalışan medyayı desteklemenin, basın ve yayınının sürdürülmesi için maddi yönden destek vermenin sorumluluğunu, günahını ve ahret boyutunu hiç düşündük mü? Eğer olayın bu ciddi boyutunu düşünseydik, malum medya bu günlere gelmeyecekti. Bazen siyasi başkanların “böyle gazeteleri almayın, okumayın” demesinin, arka bahçesini iyi anlamak gerekir.
Ülke halkının büyük çoğunluğu Müslüman’dır. Müslüman mahallesinde ise salyangoz satılmaz. Bir insanın, Müslüman olarak okuyacağı gazete, izleyeceği televizyon, inancının, ahlakının, terbiye ve edebinin onay vermesi halinde caiz olur. Unutmayalım ki gözlerin zinası, bakılması yasak olan şeylere bakmak, kulakların zinası ise duyulması helal olmayan şeyleri dinlemektir. “Geç bunları... Günümüzde bu konular miadını doldurdu, o eskilerde kaldı” mantığını ortaya koyanın ahret âlemi pek de iç açıcı olmaz. Unutmayalım ki bu dünya amel etme dünyasıdır. Bu dünyada amel var, ama hesap yoktur. Ahirette ise hesap var, ancak amel yoktur. Kısa bir ömür süreceğimiz bu geçici dünya hayatını kirletmenin hiçbir gerekçesi olmamalıdır.
Zerre miktarı şerden ve hayırdan hesaba çekilecek olan insan, elinin önünü arkasını bilmeli, cebine koyduğu parayı nereden kazandığını ve cebinden çıkarıp harcadığı parayı ise nereye harcadığını gözden geçirmelidir. Bu konuda eğer inançlarımızda bir zafiyet, azalma söz konusu ise lütfen Kur’an’daki Nur Sûresi’ni baştan sona kadar bir daha okuyalım. Hem de ailecek. Kızımızın, oğlumuzun, hanım ve babanın bir araya geleceği ortamlarda ilgili sûremizin mesajına bir daha kulak verelim. Rabbimizin bizleri, bizlerin de Rabbimizi dinlediği inancını aile ortamına taşıyalım. Nur Sûresi’nin mesajını öğrendikten sonra, hangi gazeteleri okuyup, hangi kanalları takip edeceğimizi vicdanlarımız tayin etsin. Çünkü hesap günü yakınlaştı. Rabbimizin hesaba çekeceği mahkeme her şeyi ile hazır, birleri beklemektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.