En Üstün Sadaka-i Cariye Nedir? Biliyor musunuz?
Bu sorunun cevabını Muhyiddin-i Arabî vermiştir. “En üstün sadaka-i cariye, evliliğe vesile olmaktır. Zira onların neslinden gelen kimselerin yaptıkları her iyilikten, evlenmelerine vesile olana da bir ecir yani sevap vardır.”
1985 yılından itibaren, üzerinde en çok durduğumuz konu, evlilik oldu. Allah’a hamdolsun yüzlerce insanın evlenmelerine vesile olduk. Evliliklerine vesile olduğumuz ailelerde en belirgin özellik ise evlilik saadeti, evlilik mutluluğudur.
Konya Selçuk Üniversitesi’nde okumaya gelen erkek ve kız talebelerinden gücümüz nispetinde talebe evlerine aldık. Suffe isimli evlerimiz Ribat Eğitim Vakfı tarafından organize yapılıyordu. Biz de belli hoca efendilerle sohbet programları yapıyorduk.
Elazığ’dan gelen erkek öğrencimizle, Konya’da oturan kız öğrencimizi, denklik konusunu hesaba katarak ve okulunu bitirmeyi de hesaba katarak evlenmelerine vesile olduk. Damadımız Kürt, gelinimiz Türk, gelinimiz Laz, damadımız Arap, yani farklı ırklardan olup tevhit inancında olanların evliliklerinde hiçbir sıkıntı yaşamadık.
1985-2014 yılları arasında 359 tane evliliğe vesile olduk. Ülke içinde ve ülke dışında farklı alanlarda hizmet ve görev yapan damat ve gelinlerin göz aydınlığı olan yüzlerce çocukları dünyaya geldi.
Şimdi, boşanmaların, aile kavgalarının, aile içi şiddetlerin tavan yaptığı bir ortamda, kavgasız, gürültüsüz bir hayatı paylaşan örnek aileler bu başarıyı nasıl elde etti? İşte bu haftaki mesajımızda çok kısa olarak cevabını vermeye çalışacağım.
Evliliğe aday olan erkek ve kızlar için, evlilik ehliyeti diyebileceğimiz bir kültür kazandırdık. Evlilik müessesenin hikmetini ve farklılığını ortaya koyduk.
Tarafların duygu kirliliğine yönelik tedbir aldık. Göz zinası, dokunma zinası v.s gibi yüz kızartıcı olan her şeyden uzak tutmaya çalıştık. İkna ederek tabi… Hiç zor kullanmadık.
Nikâh kurumunu tüm yönleri ile izah ettik. Mesela, halkımızın örfünde olan bir konuyu mercek altına aldık: Allah’ın emri, Peygamberimizin kavli, İmam Azam’ın içtihadı üzere falanın kızı, şahitler huzurunda zevceliğe kabul ettin mi? Sorusunun hikmetini dile getirdik. Eşler olarak evlilik müessesesinin Kitap, Sünnet ve İçtihat ile kurulmasını kabul ettiklerini hatırlattık. Öyle ise aile hayatınızda sıkıntı veya problemler yaşarsanız, Kitap, sünnet ve fıkha müracaat yapacaklarını ve önemli bir tavır olacağını bildirdik.
Özellikle kız tarafının ve erkek tarafının genç evlilerin iç işlerine karışmamalarını, anne ve babalardan rica ettik. Karışmayın ve karıştırmayın, sadece dua edin, nasihat edin, uyarılarını sık sık anne ve babalara hatırlattık.
Erkek ve kızların anne ve babalarının sorumluluğunu, vazifelerini, duruş ve statülerini yazılı veya sözlü bildirdik. Genç eşlere ise evlilik hayatının hukuki ve ahlaki prensiplerini izah ederek, feminizmin tuzağına düşmemelerini sağladık. En büyük tuzaktan korumaya çalıştık.
Genç evlilere ev ödevleri verdik. Evliliğin, vererek alma sanatı olduğunu, sık sık hatırlattık. Evlendiğiniz kişi, aynı zamanda din kardeşinizdir, sakın bu gerçeği çiğnemeyin, dedik.
Evlilikte intibak veya uyum eğitimi diye bir konu vardır. Bu vazifenin asgari 6 ay, azami 2 yıl olduğunu bildirdik. Eşlerin birbirlerini tanımaları, fobilerini, hobilerini, farklı kültür yapılarını v.s canlı örneklerle ikna ettik.
İnsan olarak erkek ve kadının temel ihtiyaçlarının olduğunu, bu ihtiyaçların karşılanmaması halinde evlilik hayatının sıkıntıya girebileceğini kırmızı harfler ve cümlelerle bildirdik. Biyolojik(fiziki), Psikolojik(manevi) ve Sosyal ihtiyaçların önemi üzerinde durduk.
Kadının birinci vazifesi Allah’a itaat, ikincisi ise kocasının haklarına saygı göstermesidir, diyerek Nisa Sûresi’nin 34. âyetini ev ödevi olarak okuyup, öğrenmelerini istedik.
Evlilik müesseselerine virüs girmemesi için, bazı güncel konu ve kavramlara dikkat çektik. Mesela, Televizyon programlarına dikkat etmelerini, alış-verişlerde ihtiyaçlar üzerinde durulup, israfa kaçmamalarını, eşlerin birbirlerine karşı kılık, kıyafetlerine önem vermelerini, Rabbimizin çirkin görüntülerden hoşlanmayacağını vs. açık dille izah ettik.
Birbirine zaman ayırmayan eşlerin yüzde doksanı boşanıyor… Kadınların yüzde doksan sekizi, erkeklerden daha fazla yakınlık bekliyor… Bu gerçekleri ört-bas etmenin aile hayatı için tehlikeli olacağını bildirdik…
Kısaca Kitap ve Sünnetin çizdiği sınırlara riayet eden eşlerin, elbette cennetvari bir hayatı olacaktır. Hz. Musa’yı Firavun’un sarayında koruyan ve büyüten Rabbimiz, katından gönderdiği ölçülere riayet eden kullarını da her türlü kötülüklere karşı muhafaza eder… Cümlenize böyle bir evlilik hayatı tavsiye ediyoruz. Buluşacağınız yer, inşallah cennet olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.