Siyah Napolyon
Siyah Napolyon
Napolyon Mısır’a askeri bir hamle eşliğinde geldi ve Mısır seferi genel olarak ‘hamle’ yani kampanya şeklinde algılandı ve anıldı. Onun da amacı İslam dünyasına ulaşmak ve onun üzerinden cihangir olmaktı.
Fakat Mısır çıkarmasıyla birlikte bu hamlesi geri tepti, yarıda kaldı ve akamete uğramıştır. Barack Hüseyin Obama da Mısır’a bir hamle ve kampanya eşliğinde geldi. Amacı, Kahire Üniversitesi kürsüsünden konuşarak Müslümanların gönüllerini ve zihinlerini fethetmekti. Müslümanların hem güçlü hem de zayıf tarafını iyi keşfetmiş. Bu, hissi tarafları. Ancak bu canipten ve yönden onlara nüfuz edilebilir. Yoksa zihni olarak ortada onca veri varken Müslümanları kazanmak mümkün bile olamaz. Esasında hissi tarafı ağır basmayan bir topluluk olsa adamı Kahire’ye bile uğratmazlar. Napolyon’un Şarkı kazanma hamlesi özünde askeri ise Obama’nın hamlesi ise propaganda merkezli ve yüklüdür. Bu hamleyi veya kampanyayı yeni bir sayfa açmak olarak adlandırmıştır. Lakin gerçekten de yeni bir sayfa açılacak mıdır? Kanaatimce en iyi ihtimalle yeni bir sayfa açılmayacak, sadece Obama dönemine münhasıran ve onunla sınırlı olarak kısa bir mola dönemi yaşanacaktır. Zira ne İslam alemi Türkiye ve Mısır’dan ibarettir ne de ABD, Obama’nın -gerçek olduğunu varsaysak bile- iyi niyetinden ibarettir. Güç merkezleri önce Obama’nın uslübünü ve yaklaşımını deneyecekler ve ilerleme sağlanamadığını düşünürlerse eski yöntem ve taktiklerine geri döneceklerdir. İlginçtir, baba Bush, Saddam’ı Kuveyt’ten sürdükten sonra İslam alemine açılma babından İsrail’e mesafeli durmuş ve yeni yerleşim merkezlerinin dondurulmasını istemiş ve en azından bunun Amerikan halkının vergileri üzerinden yapılmasını engellemiştir. 1989-1993 yılı arasında iktidar süren Bush ikinci defa kaybedişini Yahudi lobilerini razı edememesine bağlıyor ve şöyle diyor: “Keşke Yahudi yerleşim merkezlerine müsaade etseydim...”
¥
Nitekim kendisinden de şaki ve çalı oğlu (Gargad ağacının siyasetçi versiyonu ve tipi) küçük Bush, Batı Şeria’yı yutması konusunda İsrail’e açık çek ve sınırsız destek vermiştir. Bunun sonucu iki defa iktidar olmuştur. Bunu yaparken de Filistinlilere göz kırpmış ve 2005’te (sonra da 2008) bir Filistin devleti vaat etmiştir. Filistin devleti vaat ettiği sırada kendisi Arap Balfour’u olarak alkışlanmıştır. Halbuki adam yine İsrail Balfour’u çıktı, biz de işletilmekle kaldık. Buna mukabil, Yahudi tarafı Batı Şeria’da yeni yerleşim merkezlerinin kurulmasına müsaade ederek Bush’un Balfour’dan daha fazla İsrail’e hizmet sunduğunu söylemişlerdir. İsrail hem tam barış hem de toprağın tamamını istiyor. The Guardian gazetesi Obama’dan küçük Bush’un Şaron’a vermiş olduğu yerleşim taahhütlerinden dönmesini istemiş ve ancak bu suretle barışın önünün açılabileceğini hatırlatıyor. Lakin anlaşılan aklını Yahudilerden yana koyan Obama, gönlünü de Müslümanlara açıyor! Yani realite idealleri boğuyor. Bu bize Yezid’in yanında Hazreti Hüseyin’e karşı çarpışan Iraklıların durumunu hatırlatıyor: “Gönlümüz Hüseyin’den, kılıçlarımız ise Yezid’den yana...” Hüseyin’in verecek bir şeyi yok. Ya da Müslümanlar Obama’ya şahsi olarak Yahudilerin verdiğini veremezler. Ama ABD’de ikinci defa seçimleri kazanmak biraz da Yahudileri memnun etmeye bağlı. Obama acaba sadece ideallerinden dolayı mı siyaset yapmaktadır? Mesela idealleri uğruna ikinci defa seçilmemeyi göze alabilmekte midir? Bütün bunlardan dolayı Obama’nın Kahire’deki konuşması bir tür manevra deneyimini aşamayacaktır.
¥
Obama Kahire’de Kudüs’ün İsrail’in birleşik ebedi başkenti olduğu sözlerini anmadı. Zira ‘lükülli makamın makal/her meclise has söz vardır’ kuralını uyguladı. Lakin şunları söylemekten de kaçınmadı: “Bazı Müslümanların gönlünde İsrail devleti ebedi olarak yaşayacaktır...” Burada kendi ifadesini ve tespitini Müslümanların gönlü üzerinden söyledi. Hem meramını anlattı hem riske girmedi. Muhammed Ali Clay’la sadece bir yönüyle benzerliği var. Muhammed Ali Clay ringlerde çekirge gibi zıplar arı gibi sokardı. Rakibini dans ederek sarhoş ederdi. Şimdi de Obama kürsüleri ring haline getirmiş ve adeta dans ediyor. Bazıları da bu dansın ritmine kendini kaptırmış ve kendilerini kaybediyor ve Obama’ya ram ve tav oluyor. Adam konuşmasında Araplardan ve Filistinlilerden bir iki defa bahsederken 4 veya 5 defa Kur’an-ı Kerim’den referans veriyor. 14 defa İsrail’den bahsederken bir defa Tevrat’tan ve İncil’den bahsediyor. Konuşmasına selamla başlıyor ve salavatla devam ediyor. Terörden bahsetmiyor ama yerine şiddet ve aşırılığı ikame ediyor. Yine Avrupa’ya nazaran başörtüsünün ülkelerinde serbest olduğunu hatırlatıyor. ‘İslam’la savaş halinde olan bir millet değiliz ve uyum içinde olan yanlarımız daha ağır basıyor’ diyor. Halbuki, İslam dünyasından başka ihtilaflı oldukları ve işgal halinde bulundukları başka bir bölge yok. Evet, siyah Napolyon birçok kişiyi mest etti. Gazi Kuseybi’den Selman Avde ve Aiz Karni ve Müslüman Kardeşler ve Hamas’ın bazı şahsiyetlerine kadar. Dileriz, Obama’ya açılan avans yerindedir. Halep oradaysa arşın burada; bekleyip göreceğiz...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.