“Menemen”den bu yana mürettep işler...
Türkiye’yi dalgalandıran, muhtemelen normalleşme yolunda ciddi merhale alınmasına vesile teşkil edecek olan “İrtica ile mücadele eylem planı”, kökü derinlerde olan bir zihniyetin en yeni örneklerinden. İttihat Terakki’nin Cumhuriyet’e devrettiği, Cumhuriyet’ten sonra da baskınlığını koruyan bu anlayış, çeşitli merhalelerden geçtikten sonra bugüne geldi. Ülkenin, normal bir demokratik sistemle, hukuk devleti anlayışı içinde yönetilmesi karşısında daima kendini meşru sayan güçlü bir itiraz olarak varlığını sürdürdü.
Bu güçlü itirazın kendine mahsus (veya kendinden menkul) meşruiyet zeminleri vardır. Resmî ideoloji öncelikle böyle bir zemin teşkil ediyor. Atatürkçülük, Atatürk’e isnad edilen bir ideoloji olarak güçlü bir meşruiyet dayanağı sayılıyor. Cumhuriyet tarihinden getirilen örnekler, aynı maksatla devreye sokuluyor. Geçmiş örneklerin bu günkü “eylem planları”na meşruiyet sağladığı düşünülüyor.
Türkiye, 1930 yılının son aylarında çok ilginç bir “demokrasi” denemesi ile karşı karşıya kalmıştı. Cumhurbaşkanı, eskiden beri itimat ettiği yakın arkadaşı Fethi Okyar’a ağustos ayında muhalif bir parti kurması talimatını verdi. Fethi Bey isteksizce bu işe girişti. Gazi, bazı yakın arkadaşlarını da bu partiye soktu. Böylece Halk Partisi’nin karşısında Serbest Fırka muhalif parti olarak ortaya çıkarıldı. Yeni parti, halk tarafından umulandan büyük ilgi ile karşılandı. İzmir’de Fethi Bey’in katıldığı miting büyük olaylara sahne oldu. Ekim ayındaki mahallî seçimlere katılmak istemeyen Fethi Bey, neden seçimlere girmeye mecbur kaldığını şöyle açıklamaktadır: Parayı veren O, fırkayı teşkil eden O, belediye seçimlerine girme emrini veren de O!
Belediye seçimlerinde Serbest Fırka’nın aldığı sonuçlar, genel seçimlerde işin daha zor olacağını gösterdi. Halkın, “kurtarıcı”ların partisine değil de, danışıklı da olsa yeni kurulan partiye teveccüh etme ihtimali, ciddi sıkıntı meydana getirdi ve Fethi Bey partisini 17 kasımda kapattı! Fakat iktidar işin bu kadarla kalmasını hazmedemedi. Halkın, kurtarıcı kadrolara yüz çevirip başka bir siyasî harekete destek vermesi kabul edilebilir değildi. 1 ay sonra “Menemen vak’ası” ortaya çıktı/çıkarıldı.
Vak’anın çıkış yeri ilginçtir. Bir kere Serbest Fırka’ya teveccüh eden İzmir mimlenmiştir. Serbest Fırka’nın belediye seçimini kazandığı İzmir’in kazası Menemen de! Mutlaka bir şekilde cezalandırılacaktır. Menemen’de ortaya çıkan olayı hiçbir şekilde “dinî bir hareket” saymak mümkün değildir. Ayak takımından esrarkeş altı kişi (ikisi çocuk yaşta) bir olaya sebebiyet verir. Giritli Mehmet kendini mehdi ilân eder, belediye meydanında yürüyüşe geçer. Yedek subay Fehmi (Kubilay) ve silahsız askerler bunları önlemek için gönderilir. Menemen halkı olaya karışmaz. Jandarma kumandanı silahlı askerleriyle olup biteni pencereden seyreder. Müdahale edilmesi gerektiği görüşünü dikkate almaz. Fehmi öldürülür, başı kesilir...
Bundan sonra olup bitenleri o sırada ordu kumandanı olan Fahrettin Altay hatıralarında anlatmaktadır.
Menemen, Manisa ve Balıkesir’de örfî idare (sıkıyönetim) ilân edilir. Meşhur General Mustafa Muğlalı başkanlığında Divanıharp mahkemesi oluşturulur.
Gazi, mahkûm olanların bekletilmeden cezalandırılması, seyirci kalmış olan Menemen halkının da sürülmesi gerektiği görüşündedir, (“Menemen ve alakadar köylerin gayri meskun hale getirilmesi”) çünkü onlar da itham altındadır. Muhalif gazeteler de hükümetin korkulacak bir şey olmadığı fikrini yaydığı için cezalandırılmalıdır! En azından Divan-ı Harp’te sorgulanarak korkutulmalıdır. Nakşibendi tarikatının kökü kazınmalıdır... Bunun için İstanbul’dan 90’lı yaşlarda olan, olayla hiçbir ilgisi bulunmayan ve yürümekte güçlük çeken Şeyh Esat Erbili getirilir. 37 kişi idama mahkûm edilir... İdamlıklar arasında, suçlulara ip satan Yahudi bakkal Jozef de vardır!
Serbest Fırka denemesi, faşist ve nazist partilerden esinlenen uygulamalara geçiş için kullanılır. Tek parti yönetimi daha otoriterleşir. Menemen’in Serbest Fırka’dan seçilmiş belediye başkanı, aynı zamanda Türk Ocağı başkanıdır. Bir süre sonra, Türk Ocakları da kapatılır, Cumhuriyet Halk Partisi’ne ilhak edilir...
Bu tarihe mal olmuş olay ve olay sonrasında yapılanlar soğukkanlılıkla değerlendirilip, doğru sonuçlar çıkarılacağına, 21. Yüzyılda bazı uygulamalara esas olarak alınırsa ne olur? Taze taze irtica ile mücadele eylem planı olur! Filan partiyi bölmek, felan cemaatı yok etmek için düğmeye basmak meşru görülür...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.