Laikçilerin telaşı
Üniversite'de, parlamentoda ve hizmet alınan diğer kamusal alanlarda başörtüsünün serbest olması –ki, Türkiye'de bunlar bile yasak- dini bakımdan asla tatmin edici değildir. Müslüman kadın eğer örtünmenin farz olduğuna inanıyorsa, nerede örtünüp nerede açılacağını beşeri otoriteler tayin edemez; bunun sınırlarını din (şeriat) çizer. Buna göre bir kız, ergenlik çağına girmeden önce, diğer dini vazifeler yanında örtünme eğitimi de alır ve yükümlülük çağı başlayınca da örtünür; bu çağ en geç on beş yaşında geldiğin göre bu yaşında genç kız her nerede ise (adına kamusal alan dedikleri her yer dahil) örtünür. Buna izin verilmediği sürece Müslümanlara baskı ve dayatma var demektir, din özgürlüğü –başkalarının hak ve özgürlüklerine zarar verme söz konusu olmadığı halde- sırf bir takım vehimler ve sudan bahanelerle kısıtlanıyor demektir.
Bizim zaman zaman üniversitede, mecliste başörtüsünün serbest bırakılmasını savunmamız, bu uğurda mücadele verenleri desteklememiz, dinin gereği olmaktan ziyade iddia edilen demokrasinin ve din özgülüğünü korumayı hedefleyen laikliğin gereğini hatırlatmak adına oluyor. Şeriatten korkan ve demokrasiyi yaşatmak isteyen, kendilerinin de demokrat olduğunu iddia eden bir takım bağnazlara, ideoloji bağımlılarına şunu demiş oluyoruz: Siz, üniversitede ve mecliste başörtülü bulunmaya izin verseniz bile müslümanları tatmin etmiş, dine/şeriata uygun hareket etmiş olmazsınız. Ama çağdaş demokrasiye ve bu rejimi, bu ülkeden önce benimsemiş olan ülkelere biraz daha yaklaşmış olursunuz, fakat ne yazık ki, siz –laik ve demokrat olmada samimi olmadığınız, şeriat tehlikesini bir istismar aracı olarak kullandığınız için- bunu bile yapamıyor, AB'ye dahil ülkelerdeki kadar bile başörtüsü hürriyetine tahammül edemiyorsunuz; siz bağnaz, dayatmacı, laikçi, dar görüşlü, tahammülsüz… kimselersiniz.
Siz "çağdaş medeniyetin ötesini hedefleyin" sözünü şöyle anladınız: Kendi medeniyetinizi terk ettiğiniz gibi başta örnek alacağınız Batı medeniyetini de –şayet o çizgiyi yakalarsanız- terk edin ve medeniyet çizelgesinde yeri olmayan bir "frankeştayn" icad edin.
Böyle anladığınız, uyguladığınız ve başarılı da olduğunuz için sizi tebrik mi, tevbih mi etmeli bilemiyorum.
Bu yazının sebebi, Belçika'da Brüksel parlamentosunda yaşanan ibretlik olaydır; orada milletvekili olan başörtülü kızımız Mahinur Özdemir'in alkışlar arasında meclise kabul edilişi hadisesidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.