Bu da benim psikolojik asimetrik savaşım
Çakma sosyal demokratlarımızın ‘sivil darbe’ uyarılarını elbette ciddiye almıyoruz. Bunun mebzul miktar ‘resmisi’ varken, olmayacak bir şeyi tartışmak, hem abesle iştigaldir, hem de zevzekliktir.
İlker Başbuğ Paşa, orduyu darbecilikle ilişkilendirenleri, ‘TSK’ya karşı örgütlü asimetrik psikolojik harekát yürütmekle’ suçlamıştı.
Bunu, ‘TSK asla böyle işlere bulaşmaz’ ön kabulüyle söylemişti.
Kendi zaviyesinde haklı olabilir...
Komutanlık hayatı ‘hukuk dışına’ çıkmaya meyyal kişi ve gurupları raptetmekle geçmiştir, hukuk dışı oluşumlara izin vermemiştir, darbe ve muhtıra gibi fena işlere iyi gözle bakmamıştır.
Bunların hepsi mümkün...
Fakat, ‘TSK böyle işlere bulaşmaz’, olsa olsa ‘temenni’ değeri taşır...
Olmuştur...
TSK böyle işlere bulaşmıştır...
Şimdi size, ‘Ne alakası var? Olmayan darbeye karşı yasa mı çıkarılırmış?’ diyen çakma sosyal demokratlarımızın yüzünü kızartacak bir ‘olmayan darbeler kronolojisi’ sunmak istiyorum.
Hani, söze başlarken, ‘Bugüne kadar üç tam, bir yarım, dört de akim kalmış darbe girişimi yaşadık’ deriz ya...
Doğru değil.
Evet, bugüne kadar üç tam, bir yarım darbe yaşadık...
Fakat ‘yaşamadıklarımız’ın, yani olmasına ramak kalmış darbe girişimlerimizin sayısı, olmuşların neredeyse üç katı...
Rahmetli Attila İlhan, Fahrettin Altay marifetiyle kotarılmış ‘38 girişimini’ de olmuş darbeler arasında sıralıyordu.
Bu konuda ihtilaf sürüyor...
Bana göre, İsmet Paşa’ya Cumhurbaşkanlığı kapılarını açan bu girişim, karşısında bir mukavemet göremediği için ‘olmamışlar’ kategorisine giriyor.
Başvekil Celal Bayar direnseydi, Mareşal Fevzi Çakmak cuntacıların kolpasına karşılık verseydi, Ali Fethi Okyar anglosakson terbiyeyi bir kenara bırakıp ‘Onu bunu bilmem arkadaş! Atatürk beni işaret etti’ diye tuttursaydı, muhtemelen kan dökülecek, böylece ilk ‘olmuş’ resmi darbemize 1938 yılında kavuşacaktık.
İkinci darbe girişimini 1950 yılında yaşadık.
İktidarı ‘seçim kazanmış DP’ye teslim etmeye yanaşmayan ve İsmet Paşa’ya darbe teklifi götüren kadro, hükümet kurulur kurulmaz tasfiye edildi.
Samet Kuşçu olayı, üçüncü girişimdir.
Darbe önlenmiş, ama darbe çalışmalarını haber eden Yüzbaşı Samet Kuşçu, DP içindeki cunta uzantılarının da marifetiyle cezaevine tıkılmıştır.
Dördüncü girişim, ‘14’lerin tasfiyesi’yle sonuçlanmıştır.
Beşinci girişim, ‘Türk Silahlı Kuvvetler Birliği’ hareketidir; ulusumuza Cevdet Sunay gibi büyük bir devlet adamı kazandırmıştır.
Talat Aydemir’in nafile deneyimleri altıncı ve yedinci girişimleri oluşturmaktadır.
Sekizinci girişimin altındaki imza, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Cemal Tural’a aittir; 1967 yılında üçlü kararnameyle emekliye sevkedilmiştir.
Dokuzuncu girişim ‘Madanoğlu cuntası’ olarak bilinen 9 Mart hareketidir... Ki, İlhan abiniz bu oluşumun içinde önemli bir görev ifa etmektedir.
Onuncusuna Muhsin Batur niyetlenmiştir. Orgeneral Faruk Gürler’i Cumhurbaşkanı seçtirmeyi başaramayınca, kendi kendini imha etmiştir.
On birincisinin altında, Orgeneral Namık Kemal Ersun’un imzasını görüyoruz ve çok mutlu oluyoruz... Ve bu değerli komutanı, DİSK Başkanı Süleyman Çelebi’nin ‘ilgisine’ havale ediyoruz.
On ikinci ve on üçüncü girişimler Özal’ın uyanık dikkati sayesinde bastırılmıştır.
On dördüncü, on beşinci ve on altıncı girişimlerin icra kadrosu Silivri’de zorunlu istirahata tabi tutulmaktadır.
Şimdi hayırlısıyla on yedincisini idrak ediyoruz.
Bu da, muhtemelen, ‘İlker Başbuğ engeline’ takılacak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.