Muhalefetsiz siyaset
İktidarın en büyük avantajlarından birinin halkın umut bağladığı, şikayetleri çoğaldığında tercih edebileceği bir muhalefetin olmaması olarak gösteriliyor. Diğer yandan muhalefetin en küçük bir ayrıntıyı büyük bir mesele haline getirip iktidara yüklendiği gözleniyor. Birbiri ile çatışan bu iki görüşten hangisi doğru?
Bazen birbirine zıt gibi görünen iki düşünce gerçekte birbiriyle aynı sonuçları doğurur. Mesela kapitalistler ya da işçiden yana olanlar tarafından yönetilen bir ülkede sorunlar birbirinin aynıdır ama biri dökümcünün kalıbı, diğeri döküm gibidir. Kapitalist üretimi yapmak için işçiye muhtaçtır ve ürettiklerini onlara satar, bu nedenle işçilerini gözardı edemez. Hangi iktidarın halktan yana olduğunu anlamanın yolu ülkede üretilen malların kimin ihtiyacına cevap verdiğine bakmaktır. Herkese iş veren, ürettiklerini ihraç eden ama lüks mallar ithal eden bir ülkeyle halkın büyük çoğunluğunun ihtiyaçlarına cevap veren malları üreten ya da ithal eden iki ülke birbirinin aynı değildir. Muhalefet halkın ihtiyaçlarını karşılayacak bir model üretmek yerine bazı olumsuzlukları öne sürerek alternatif haline gelemez.
Eğer muhalefet ülkenin genel gidişi hakkında iktidardan farklı projeler üretmiyor, muhalefetini uygulama üzerinden ve bir polemik üslubuyla yapıyorsa iktidarın ülkenin yönünü istediği gibi belirlemesinde bir engel yok demektir. Mesela Türkiye’de muhalefetteki bir parti iktidara gelse ekonomi politikasında nasıl bir değişiklik olur sorusunun cevabı var mıdır? Söylenenlere bakılırsa usulsüzlükler ve iktidar yanlılarının zenginleşmesi engellenecektir ama bu ekonomi politikasında herhangi değişiklik olacağı anlamını taşımaz.
Uygulanacak ekonomi politikası dış politikayı belirleyen en önemli faktördür. Küreselci bir ekonomi politikası izliyorsanız dünyaya bu açıdan bakmak ve küresel güçlerle işbirliği yapmak zorundasınız. Bu durumda ulusalcı politikalar izleyemezsiniz. Bunun doğruluğunu ya da yanlışlığını tartışmıyorum ama başka bir partinin farklı bir model üretmesi gerektiğini, böyle bir modelin, politikayı tümünden değiştirmese bile, iktidara yol göstereceğini düşünüyorum.
Ekonomik kriz sonrası dünya eski haline mi dönecek yoksa yeni bir iktisat anlayışı mı egemen olacak sorusunun cevabı yeni bir model kurulacağı yönündeyse bunu tahmin etmek ve ona uygun bir yapılanmaya gitmek gerekir. Bu konuda muhalefet öncülük yapmalıdır.
Yeni dünya düzeninde henüz bloklar oluşmadı ve bu konudaki belirsizlik sürüyor. Çatışmalar ve farklılaşmalar küçük ülkeler üzerinden gerçekleşiyor. Bunun böyle devam etmeyeceği ve büyük güçler arasında yeni bir denge kurulacağı kesin. Muhalefetin bu konuyu gündeme taşıması ve ülkemizin yeni yapılanmada yerinin ne olacağının belirlenmesi faydalı olur.
Muhalefetin laiklik konusundaki anlayışı belirsizliğini koruyor. Hem laikliği hem de inanç özgürlüğünü savunurken bunların çatışmacı yanlarını ortadan kaldırmayı düşünmüyorlar. Ayrıca etnik sorunun çözümünde nasıl bir yol önerdikleri de bilinmiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.