Mahir Kaynak

Mahir Kaynak

Polemik kültürü

Polemik kültürü

Türkiye’de siyasetçiler ve topluma yön veren yazarlar bir proje üretmek ve onu tartışmak yerine polemiği tercih ediyorlar. Dünyada büyük bir değişim süreci yaşanırken ve yeni bir yapılanma gerçekleşirken biz dışımızdakilerde eleştirilecek şey arıyoruz. Hükümet etnik soruna çare ararken muhalefet toplumu tedirgin etmeyi ve bunu oya dönüştürmeye uğraşıyor. İnsanlar fikirlerinin uygunluğu, gerçekleştirilebileceği sorgulanmadan ve bir alternatif sunulmadan sadece itham ediliyor.
Eğer dünya yeniden yapılandırılıyorsa bizim bunun dışında kalmamız mümkün değil. Çünkü yeni oluşumda rol almamız ve bazı sorumluluklar yüklenmemiz gerekiyor.

Geçmişte ABD ile SSCB’nin birbirinin hasmı olduğunu ve yıkmak için uğraştıklarını düşündük. Kimse bu karşıtlığın gerçekte bir dengeye ulaşmak için ortaya atılmış olabileceğini ve eğer böyle bir karşıtlık olmasa dünyayı kontrol altına almanın mümkün olamayacağını düşünmedi. Bu, devletlerin bağımsız olması gerektiği düşüncesiyle çelişiyordu ama dünya belli bir düzen içindeydi. Bu düzeni beğenmeyebiliriz. Bu durumda yeni bir model üretmemiz ve bu modelin yaşatabilecek güce sahip olması gerekir.

ABD ve Rusya kendilerinin yönlendireceği bir dünyanın daha güvenli ve istikrarlı olacağını düşünüyor ve buna gerekçe olarak Soğuk Savaş döneminin daha önceleri olduğu gibi büyük savaşlara yol açmadığını söylüyor. Yeni düzenin bu sorumluluğu üstlenecek güçler tarafından kurulmasını savunuyor.

Avrupa’nın bir güç odağı olması ve yeni düzende etkin rol almasının istenmediği gözleniyor. Çünkü bu durumda ABD ve Rusya’nın etkisi azalacak ve geçmişte büyük savaşların sorumlusu olanlar söz sahibi olacak. Çin’in de, aynı nedenlerle, sınırlandırılması gerekiyor.

Türkiye yeni düzende dengeleyici bir rol üstlenebilir. Ancak bunun için entelektüel birikimi yetersiz. Hiç önemi olmayan sorunlara dev bir mesele gibi bakılıyor. Mesela Ermenistan’ın Türkiye’den toprak koparabileceğine, bağımsız bir Kürt devletinin kurulabileceğine, Yunanistan’ın Megalo İdea’sını gerçekleştirmek istediğine inanılıyor.

Yunanistan’ın bazı adalara komando birlikleri yerleştirmesi düşmanca bir tavır olarak algılanıyor. Oysa keşke bütün askerlerini adalara taşısa demek gerekirken ve bu askerlerin ne işe yarayacağı sorgulanmadan tavır alınıyor.

Bu nedenlerle bazı temel konularda anlaşmak gerekir: Birisinin Türkiye üzerinde bazı niyetleri varsa önce bunun mümkün olup olmadığı, dünya dengelerinin buna izin verip vermediği ve bunun büyük güçlerin projesinin bir parçası olup olmadığına karar verilmelidir. Bu açıdan bakıldığında Türkiye’nin etkisizleştirilmesine yönelik bir politikanın genel duruma uygun olmadığı söylenebilir. Türkiye’nin yeni rolüne uygun bir ideolojiye sahip olması için bir takım operasyonlar yapıldığı doğrudur. Keşke biz polemik yerine geleceği kestirebilsek ve gerekli değişimleri sancısız becerebilseydik. SSCB komünizmi terk etti, ABD Afrika kökenli birini başkan yaptı. Onlar önce hedeflerini tespit ediyor sonra gerekeni yapıyorlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mahir Kaynak Arşivi