Yüzünü dönmek
21 Aralık gününü severim. Kışın ortasında olmamıza, gündüzün başlayıp bitmesi arasındaki zamanın kısalığına, çilesinin zevkinden çok olmasına rağmen o gün benim için bir dönüm noktasıdır ve yüzümün bahara çevrildiğini, güzel havalara yaklaşmaya başladığımı hissederim Benim için yaşadığım an değil yöneldiğim yer önemlidir.
Bugünlerde ülkemiz sıkıntılı bir dönemden geçiyor, ayrıca çevremizdeki şartlar ciddi sorunlarla karşılaşmamız ihtimalini artırıyor. Dünya üzerindeki yeniden yapılanmanın odağında olduğumuz söylenebilir. Ama ben, ülkem için, bir 21 Aralık gününü yaşadığımızı hissediyorum. Karanlık aydınlığa meydan okuyor, sokaklar çileli, bahar ve yazın getirdiği meyveler yok ama yüzümüz daha aydınlık günlere çevrili.
Mevsim değişiklikleri insanı hasta eder, eğer tedbirli davranılmazsa ciddi sağlık sorunlarıyla karşılaşılır. Ülkemiz yüzünü bahara çevirirken değişimin sıkıntılarıyla karşı karşıya. Dinin kitleleri yönlendiren önemli bir etken olduğu anlaşıldı ve siyasette bugüne kadar olmadık biçimde rol oynamaya başladı. Toplumumuzu tornadan çıkmışçasına homojen zannettiğimiz günler geride kaldı ve bir imparatorluk bakiyesi olan toplumumuzda farklı etnik ve kültürel grupların yaşadığını anladık. Kısa sürede gerçekleşen bu büyük değişim intibak zorlukları yaratıyor. Duyduğumuz huzursuzluk yeni konumumuzun iyi mi yoksa kötü mü olduğunu düşünmemizi engelliyor. Gerçi geçmişte farklı kimlik ve kişiliklerle yan yana yaşıyorduk ama Cumhuriyetten beri bambaşka bir algılamanın içindeyiz. Yanı başımızda bizimle aynı olduğunu düşündüğümüz insanlar yaşarken şimdi onların farklı yanları olduğunu görüyoruz. Sınırlarımızı bizi dış etkilerden koruyan bir duvar zannederken giderek bu duvar yıkılıyor ve dışarısı içeriye girerken biz de sınırlarla bağlı olmadığımızı ve dünyanın her yerinde, özellikle çevremizde konaklayabileceğimiz yerler olduğunu hissediyoruz.
İki arada bir derede kaldık. Kimileri yüzümüzün bahara döndüğünü düşünürken diğerleri ağır kış şartlarının tedirginliğini yaşıyor. Önemli olan nerede olduğumuzu doğru tespit etmek ve şartlara uygun davranmaktır.
Dünyadaki bir gelişmeye işaret etmek istiyorum. Yakın zamanlara kadar hakim söylem demokrasi, liberalleşme, özgürlükler iken giderek bunun değiştiğini ve güvenliğin ön plana çıktığını görüyoruz. Moda olan renkli devrimlere artık rastlanmıyor. Rusların askeri hazırlıkları, donanmasını Akdeniz’e çıkarması, nükleer silahlar konusundaki tartışmalar ilgi alanını değiştiriyor. Şu sorunun cevabı herkes için önemli: Bu değişim herhangi bir gücün kontrolünde olmayan ve bir stratejiyi ifade etmeyen gelişmeler midir yoksa iyi planlanmış ve başarıyla yürütülen bir proje midir? Ben düşüncemi söylersem komploculukla itham edilirim. Bu nedenle soru sormakla yetiniyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.