Hüseyin Gülerce

Hüseyin Gülerce

Kimler gidecek, kimler gelecek?

Kimler gidecek, kimler gelecek?

Üç gelişme, Türkiye'nin zeminlerini sarsıyor. Fikrî, siyasî ve sosyal tabakalarda, yerinden oynamaz zannedilen taşlar oynuyor.

Bu üç gelişme; AB üyelik süreci, Ergenekon davası ve Kürt açılımıdır.

Girdiğimiz yolun, geri dönüşü yoktur. Bu yolda ezberler bozulacaktır ki, bozulmaya başlamıştır. Bu yolda, yeni Türkiye'yi okuyamayanlar dökülecek, bir dönem kahraman yapılanlar, cilalanıp parlatılanlar, öne çıkartılanlar, titrek bir mum ışığına dönecek, kendi önlerini bile aydınlatamayacaklardır. Makyajları dökülünce, onları kimse tanıyamayacaktır. Sanatta, siyasette ve medyada; tasfiye değil, sessizce kenara çekilme, gürültüsüz, patırtısız sahneyi terk etme dönemi başlayacaktır. Yeni Türkiye, onları bir daha aramayacak, anmayacak, çağı doğru okuyan, ufukları geniş, adam gibi adamlarla yola devam edecektir.

İster cin şişeden çıktı, isterse statükonun vazosu çatladı deyiniz, yarınlar, dünden ve bugünden çok farklı olacaktır. Neden farklı olacaktır? Halka güvenmeyenler gidecek, milli iradeye güvenenler gelecektir. Sadece eleştiren, sadece felâket tellallığı yapan, sadece Türkiye'yi dışarıya jurnallemeyi marifet sayanlar gidecek, alternatif üretenler, çözüm teklif edenler, Büyük Türkiye'ye sevdalananlar gelecektir. Çaresizler, travma yaşayanlar, kendileriyle bile barışık olmayanlar, her şeyi yamuk gösteren gözlükler takanlar yollarda kalır, yerlerde sürünürken, umut dağıtanlar, bahar şarkıları söyleyenler, cümle alem ile barışık olanlar, başkaları için yaşamayı erdem ilan edenler dağları, bayırları aşacaktır.

Halka tepeden bakanlar, "bidon kafalılar, göbeğini kaşıyan adamlar" diye hakaret edenler, "biz asılız" diyenler, milletin has evlatlarını görünce, "Siz de nereden çıktınız?" diye beti benzi atanlar susacaklar, utanma duygusunu kaybetmeyenleri varsa sokağa çıkmaya bile cesaret edemeyeceklerdir. Derin iken sığ görünenler, halkın içinde insanlardan bir insan olanlar, "herkes buğday, ben saman" diyenler, dolu başaklar gibi boyun bükenler, insanı hatırlatan, Allah'ı hatırlatan pak simalar, edep abideleri yolları aydınlatacaktır.

Kendilerini devlet zanneden, dinin nasıl yaşanacağına, ezanın nasıl okunacağına bile kendisinin karar verme yetkisi bulunduğuna inanan, Hz. Âdem'i değil, Darwin'i sevmeyi dayatan, kendilerini çok önemseyen, despot, cahil fakat her şeyi bildiğini sanan, her şeyin kendilerinden sorulmasını isteyen zihniyet sahipleri kaybedecektir. "Devlet insan için vardır" diyen herkes inanmak ya da inanmamakta serbesttir, inananlar, inançlarını özgürce yaşayabilmelidir diyen, devlet, inancı-inançsızlığı ne olursa olsun herkese eşit mesafeli olmalıdır fikrini savunan zihniyet kazanacaktır.

"Burası Türkiye, burada yaşayan herkes Türk olmak zorundadır. Türkiye, Türklerindir. Herkes haddini bilmelidir. Zaten Kürt diye bir şey de yoktur. Dağ Türkleri karda yürürken kart kurt diye ses çıktığı için o Türklere Kürt denmiştir" diye zırvalayanlar, eriyip gidecektir. Bu zırvaları İttihat Terakki'den beri, mazlum milletimize kan kusturmak için bahane eden, devletin içinde hukuk dışı yapılar kurup astığı astık, kestiği kestik olan, 17 bin faili meçhul cinayeti, sanki hiçbir şey olmamış gibi örtbas etmek isteyen adamların, zihniyetin devri bitecektir. O devrin yerine, "hepimiz insanız, kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur. Hepimiz Türkiye Cumhuriyeti'nin eşit yurttaşlarıyız. Türkiye hepimizin. Farklılıklarımız düşmanlık sebebi değil, zenginlik kaynağımızdır" diyenlerin devri başlayacaktır.

Kendilerinin layüsel olduğunu düşünenler, kendilerinden hesap sorulamayacağını zannedenler yanıldıklarını göreceklerdir. Kimse milliyetçiliği, Kemalizm'i; statükoyu savunmanın, ayrıcalıklı muamele görmenin vasıtası yapamayacaktır. Kimse sivil görünüp, üniformalıdan daha militer havalar estiremeyecektir.

Problemliler gidecek, problemleri çözecekler gelecektir...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Gülerce Arşivi