Kâğıt parçasıysa, bu kadar büyütmeyin!
Genelkurmay Başkanı ya da yetkilisinin düzenledikleri basın toplantılarına bayılıyorum.
Hiç izlemedim ama, bayılıyorum.
Pardon, bir kez izlemiştim. İlker Paşa, içinde Habermas ve Weber geçen “korkutucu” bir konuşma yapmış, bazı gazetecileri “usulü dairesinde” azarlamıştı.
Bir de “Basın Bilgilendirme Toplantıları” adı altında düzenlenen rutin toplantılar var.
Bunları da hiç izlemedim.
Zaten istesem de izleyemezmişim... İki ay ara verilmiş.
Neden bu iki aylık ara?
Herhalde İlker Paşa’nın “gündem dışı” konuşmaları ve rutin açıklamalarının (30 Ağustos mesajı gibi) “arayı doldurduğu” düşünüldü.
Bilmiyorum... Hiçbir fikrim yok.
Bugün ajanstan düşen bir haber, Genelkurmay Başkanlığı’nın iki ay ara verdiği “Basın Bilgilendirme Toplantıları”na bugün (siz bu yazıyı okuduğunuzda “dün” olacak) tekrar başlandığını bildiriyordu.
Hayırlısı olsun...
Peki, toplantı sözcüsü olan, Genelkurmay Başkanlığı İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak toplantıda neler konuşmuş, gazetecileri hangi konularda bilgilendirmiş?
Mayın ve “pimi çekilmiş bomba” olayıyla geniş açıklama yapar diye umuyordum.
Toplantıda söz alan Genelkurmay Başkanlığı Hukuk Müşaviri Tuğgeneral Hıfzı Çubuklu, yapılan soruşturma neticesinde 31 Ağustos 2009 tarihinde iddianame düzenlenerek mahkemeye gönderildiğini, 3 Eylül 2009 tarihinde 8. Kolordu Askeri Mahkemesi tarafından iddianamenin kabul edildiğini, ilk duruşmanın 14 Ekim 2009 tarihinde yapılacağını bildirmiş.
Mevzu anlaşıldı.
Peki, “mayın” hadisesi?
Çukurca Cumhuriyet Başsavcılığı olaya el koyarak derhal soruşturma başlatmış. Daha sonra yapılan inceleme neticesinde eylem ‘’ölümle so
nuçlanan terör olayı’’ kapsamında değerlendirilmiş, dolayısıyla dosya 23 Haziran 2009 tarihinde, Ceza Muhakemesi Kanunu 250. maddesi gereği yetkili Van Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmiş. Halen yargı süreci devam ediyormuş.
Bunu da Tuğgeneral Çubuklu’dan öğreniyoruz.
Girişteki “ironik” olmaya çabalayan sözlerime bakmayın.
Güzel gelişmeler bunlar.
Genelkurmay Başkanlığı’nı bu cehdinden (bilgilendirme çabasından) dolayı kutlamak lazım...
Fakat bir hususa takılmadan edemedim.
Bilgilendirme toplantısında, ana konuyu, Kıdemli Deniz Albay Dursun Çiçek’e ait olduğu iddia edilen “İrticayla Mücadele Eylem Planı” oluşturuyordu ki, konunun bu şekilde, bu “ağırlıkla” gündeme gelmesine anlam veremedim.
Tuğgeneral Gürak, ‘’Türk Silahlı Kuvvetleri, özellikle iddia edilen belgeyi maksatlı olarak üreten ve basın organlarına sızdıran kişilerin tespit edilmelerini ve adalet önüne çıkarılmalarını beklemekte, gelişmeleri yakından takip etmektedir’’ diyerek, topu bir kez daha İstanbul Başsavcılığı’na attıklarını açıkladı.
Bu açıklamadan şunu anlıyoruz:
Genelkurmay Başkanlığı, belgenin “sahte” olduğu iddiasında ısrarlı...
Bu belgeyi üretenlerin ve basına sızdıranların yakalanmalarını istiyor.
Kimlerin “ürettiği” konusunda fikrim yok...
İnşaallah sahtedir.
Sahteyse, basına kimler tarafından sızdırıldığı önemini yitiriyor.
Kaldı ki, sahteyse ve “kâğıt parçası” olmak dışında herhengi bir ehemmiyeti yoksa, soruşturma önceliğini “üretenlere” vermek gerekiyor.
Bu da İstanbul Başsavcılığı’nın işi olmasa gerek.
Madem bir “kâğıt parçası”dır, Genelkurmay Başkanlığı neden işi bu kadar büyütüyor?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.