Yapma bunu Muhittin; yapma bunu...

Yapma bunu Muhittin; yapma bunu...

Ne demek efendim komşularla sıfır problem felân; bunlar eski köye yeni âdet mi getirecekler yani? Sıfır problemmiş. Bak bak bak... Nerden alıyorlar bu cesareti be kuzum; bu ne cür'et?
-Kötü mü Osman abi, bir insanın komşularıyla iyi geçinmesinde, güzel komşuluk etmesinde ne fenalık var? Herkes komşusuyla iyi geçinse dünya cennet olur!

-Yahu bakıyorum da sen enikonu hükümet yandaşı oldun ha!.. Bu ağızlar nasıl bir ağızlar Muhittin? Bilir bilmez konuşuyorsun; insan komşusuyla iyi geçinirse fena mı olurmuş? Devlet insan değildir Muhittin! Devlet dediğin komşusuyla nizalı olacak, arada sırada hırgür edecek. Uykusu hafif olacak, kapının arkasında değneği eksik etmeyecek. Tarihe bir bak bakalım ne görüyorsun?

-Ne görüyorum Osman abi?

-Oğlum, bizim iki sene üst üste komşularımızla iyi geçindiğimiz bir devir var mı? Yok! Sen bu işi Osmanlılardan iyi mi bileceksin? Yedi düvelle kavga etmiş dedelerimiz... Elhamdülillah Cumhuriyetimiz de aynı yolu takib etmiştir bunca seneden beri...

-Yurtta sulh, cihanda...

-Geçeceksin onu; rahmetli siyaset icabı söylemiş geçmiş, peki Hatay meselesinde ne yapmış? Çizmeyi çekip trene atladığı gibi ver elini Pozantı üzerinden Adana. Ordular ilk hedefiniz Hatay sancağı ileri... Bu işler böyledir. Şimdi ne görüyoruz? Yunanistan'la dostuz, Bulgaristan'la dostuz, Suriye ile yaprak sarması, Kuzey Irak'la kuzu dolması olmuşuz. İran'la bile al bâde ver kadeh durumlarına girdi bunlar. Gürcistan'la münasebetlerimize bak, ne görüyorsun?

-Ne görüyorum Osman abi?

-Fazla samimiyiz Muhittin; resmen laubâlilik. Çok yüz veriyoruz bu komşulara. Neyse ki Kıbrıs meselesi var da, biraz şey ediyoruz yani...

-Bir ara onu da çözer gibi olmuşlardı abi, hatırlayacaksın; direkten döndü nerdeyse...

-Yahu ne diyorsun; Allah esirgedi desem yeridir. Koca Kıbrıs'ı veriyordu herifler resmen kesekâğıdı fiyatına. Şimdi de Ermenistan'a taktılar kafayı... Şekerim bu adamlarda milli his, milli duygulanış, yiv-set felân diye bir şey kalmamış; dümdüz olmuşlar dümdüz! Kardeşim mütâyitler bile çevre düzenlemesi yaparken bunlardan daha titiz davranıyor. Gördün mü, Kürt meselesine de taktılar bir yandan kafayı, ille de çözeceğiz diye?

-Alevi açılımı da yapıyorlar...

-Kendileri mi yapıyor sanıyorsun? Peh! Amerika söylüyor, bunlar evet efendim deyip icra memuru gibi tatbikata geçiyorlar. Türkiye'nin onurunu, itibarını, haysiyetini on paralık ettiler Muhittin. Çok üzülüyorum çook!

-Niye üzülüyorsun Osman abi, nasıl olsa millet bunları ilk seçimde iki seksen uzatır yere. Bu gafletin, hattâ dalâlet ve hıyanetin hesabını sorar!

-Çocuk çocuk konuşuyorsun Muhittin; çözülmüş bir problemi yeniden içinden çıkılmaz hale getirmek kaç senemizi alır bilmiyorsun. Ya çözerlerse ne olacak; sorarım sana ne olacak? Dış mesele diye bir şey kalmadığını farz et; içerde Kürt meselesi, Alevi açılımı filan başarıya ulaşmış. Düşünebiliyor musun?

-Düşünebiliyorum Osman abi, ne güzel olurdu kim bilir?

-Defol Muhittin, gözüm seni görmesin Muhittin; kendini imhâ et yandaş Muhittin, kaybol, zerrelerine bölün Muhittin, öf be Muhittin, öf be öf, öf!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi