Dökümcü ustası
İç politikada çok sert tartışmalar yaşanıyor. İktidarın izlediği politikaları değerlendiren muhalefet yapılanlar için yanlış sözünü az buluyor ve eleştirilerini; ihanet, bölücülerle işbirliği yapmak gibi uç noktalara taşıyor. Bu durumda hangi tarafa inanırsak diğeri açısından bir felaketle karşı karşıyayız. Gelişmeleri izlerken çocukluğumda çıraklık yaptığım günler aklıma geliyor. Asıl işimizin yanında döküm de yapardık ve ustam özel bir kumdan kalıp hazırlardı. Kalıptaki sivri yerler dökümde çukurları, çukurlar sivrilikleri oluştururdu. Kalıpla döküm birbirinin zıddıydı ama bu zıtlıktan istenen bir ürün çıkardı.
Günümüzde de muhalefet bir çözüm üretmiyor sadece içinde sivriliklerin ve çukurların olduğu polemiklerle yetiniyor. Acaba onlar bir ürünün kumdan yapılmış kalıpları mı sorusu akla geliyor.
Kalıp yapmakta kullanılan kumun belli bir şekli olmaz. Döküme göre ona şekil verilir. Muhalefet alternatif bir politika üretmiyor ve sadece her yapılanın yanlış olduğunu söylemekle yetiniyor. Bu partiler iktidara geldiklerinde hangi dış politikanın uygulanacağı, ekonomik sorun için çözüm yolları bilinmiyor. Bilinen şey iktidarın yaptığı her işin yanlış oluşu.
Ancak muhalefetin siyasi gelişmeleri etkilemediği söylenemez. Demokrasi adına Tayyip Erdoğan’ın meclise girmesine destek veriliyor ama cumhurbaşkanı seçiminde bu özen gösterilmiyor ve 367 şartı olarak bilinen formül destekleniyor. Ancak bu engel diğer muhalefet partisinin desteğiyle aşılıyor ve muhalefet kalıp görevini eksiksiz yaparak beklenen sonuca ulaşılıyor. Her durumda zıtlıkların sergilenmesi sürecin doğasına uyuyor.
Bu durumu muhalefetin iktidarın hizmetinde olduğu biçiminde yorumlamak yanlıştır. Ancak muhalefet gerektiği yerde çukur ya da sivrilik sergilerken yaptıklarını değerlendiriyoruz. Oysa ben, bir gücü değerlendirirken, sadece yaptıklarına değil gücü yettiği halde yapmadıklarına da bakarım. Bu açıdan değerlendirdiğim de muhalefetin ulaşılması öngörülen sonucu engellemek gibi bir amacının olmadığını, ortaya çıkacak sonucun şeklini belirlemek için kalıp gibi davrandıklarını söyleyebilirim.
Kürtleri temsil ettiği söylenen partinin gerçekçi olmayan, gerçekleşirse Kürtler için en kötü sonucu doğuracak taleplerini endişeyle karşılamıyorum. Bu talepleri olmasa varılacak sonucun onların istedikleri yönde olduğu söylenecekti. Oysa bu anlamsız taleplerinin gerçekleşmemesiyle sonucun devletin bir ürünü olduğu söylenecektir ve doğru olan budur.
Ülkemizde farklı görüşlerin olmadığı söylenemez. Ancak bu farklılık iktidar muhalefet ayrışması biçiminde değil onların içindeki ve su yüzüne çıkmayan farklılıklardır.
Metodumu şöyle özetleyebilirim: Bir gücün sadece yaptığı değil gücü yettiği halde yapmadıkları, söyledikleri değil yaptıklarının hangi sonucun doğmasına hizmet ettiği değerlendirilmelidir. Bu açıdan bakıldığında önümüzdeki günlerde iç politikada yeni yapılanmaların olacağı ve bunun siyasi partilerin içlerindeki değişimlerle gerçekleşeceği söylenebilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.