“Rahmet ve mağfiret ayı”nda, ramazanda, rahmet yağmasından tabiî ne olabilir?
Güzün habercisi yağmurlar, sıcakların devam ettiği günlerde böyle bir sevinçle karşılanmış olmalıdır; hele de kuraklık çekilen bölgelerde. İnsanın rahmete lâyık olup olmadığını en fazla sorguladığı bir zamanda “Rahmetim gazabımı geçti” hadis-i kudsisi tecelli etmişcesine...
Bu durumda yağmurun felakete dönüşmesi nasıl tefsir edilmeli? İstanbul ve civarının yaşadığı sel felaketi, geçmiş yıllarda benzeri görülmeyen ölçekte. Maddî kayıplar müthiş. Can kaybı fazla. Mübarek ramazan ayında Allah’a en çok yaklaşılmaya çalışılan, âlemlere rahmet olarak gönderdiği Peygamberine en fazla salavat getirilen bir zamanda bu gazap emaresi neyin nesi?
Gerçekten ilahî bir gazapla mı karşı karşıyayız?
“Değiliz” diyemeyiz. Elbette Allah günâhların, suçların karşılığını vermeyi bu dünyaya hasretmemiş. Din gününde, hesap gününde verilecek asıl hesap...
Allah’ın kanunlarına uymayanlar cezasını çeker!
Tedbir almayan, şiddetli yağmurun tahribatından kurtulamaz. Dere yataklarını evlerle işyerleriyle donatırsan, fiziki yapıyı, tabiatı böylesine tahribatla değiştirmeye yönelirsen, cezasını ferdî olarak değil, toplu olarak çekersin. Çevre felaketi, asrımızın en önemli meselesi.
Su boğar, ateş yakar...
İşin fizik tarafı bu.
Ya diğer tarafı. Adam, sel felaketi sonrasının yağmacıları arasında. Bir şeyleri götürmekle meşgul.
“Selde onlarca vatandaşımız öldü, siz başkalarının malını alıyorsunuz...” Orta yaşlı, tıknaz, kirli sakallı adam yaptığı işe ara vermeden kameraya bakıyor ve “Oruç tutmadıkları için onları sel aldı” diyor!
Sel sadece oruç tutmayanları mı sürükleyip götürdü?
Ölenler sırf oruçsuzlar mı gerçekten?
Bu maneviyatçı görünen tam mânasıyla materyalist bir tefsir! İlkel bir sebep sonuç ilişkisi. Allah’ın emrine uymadın, cezanı çek! Veya oruç tut, talancılık meşru olsun.
Yok öyle yağma! Bu mantığın yanlışlığını anlamak için din bilgisine ihtiyaç yok, en düşük zekâ bile meseleyi halleder.
Sel rahmet ayının zıddı, kontrası gibi görünüyor. Rahmeti aşan gazaba yönelen bir durum gibi...
Evet, felaketi yağmaya dönüştürmek de ramazanın kontrası değil mi? Verilen ayda yağma! Yağma yaparken, Allah’ın hiç sevmediğ bir fiili işlerken, felaketi oruca indirgemek de bu kontrasın en koyu noktası değil mi?
Ramazan ve yağmur... Rahmet ayında rahmet!
Ramazan ve yağma... Rahmet ayında gazap!
Okuyucularla buluşma:
Bugün Ankara’da Kocatepe Kitap Fuarında kitaplarımı imzalayacak ve okuyucularımla sohbet edeceğim. (14.30’da, Türkiye Yazarlar Birliği standında).