Yeni düşman kim?
İnsanların soyları ve inançları doğuşta bellidir. Bunları korumak için mücadele ederler ve gerekirse canlarını verirler. Doğuşta belli olmayan, ancak onun kadar belirleyici olan bir şey daha vardır, o da dost ve düşmanlarımızdır. Bunlar zaman içinde hızla değişirler ve kimse bu değişimin nedenlerini sorgulamaz. Mesela SSCB İstiklal Savaşı’nda bizi desteklemiştir ama bir süre sonra en büyük düşmanımız olmuştur. Osmanlı Döneminde iç içe yaşayan halklar aralarında herhangi bir çatışma olmadığı halde birbirinin gölgesine kurşun sıkar hale gelmiştir. Bu düşmanlıkların yaratılması zor değildir. İki dost halkı amansız hasımlar haline getirmek isterseniz birinin içinden bir çete çıkarır diğerine saldırtırsınız ve bu çatışmanın hiçbir yerinde olmayan insanlar kanlı bıçaklı hale gelirler. Bu düşmanlıkları da ciddiye almak yanlıştır. Eğer yönetenler isterse bir günde her şeyi tersine çevirebilir. Sınırlarına mayın döşeyecek kadar karşıt olduğumuz Suriye ile vizeyi kaldırırız ve geçmişte ülkemize yönelik terör eylemlerinin lideri sayılan kişiyi koruyan bu devlet terörü önlemekte işbirliği yapar. Yakınlaşmanın burada kalacağı düşünülmemelidir. Eğer ortak bir dış ticaret politikası üzerinde anlaşma sağlanırsa sınırlar şeffaf hale gelebilir. Üstelik iki ülkenin halkları aynı ilin iki parçası gibidir ve geçmişteki düşmanlığın halklarla ilgisi yoktur.
Şu sıralarda eski düşmanlar dosta dönüşmektedir. Bu süreç kolay gerçekleşir çünkü düşmanlığın altında sadece yapay gerekçeler vardı. Dünyayı yöneten güçler bir şablon oluşturmuş ve bize bu şablona göre davranmak kalmıştı. Gücümüz kendi şablonumuzu çizmeye yetmiyordu.
Dostluk ve düşmanlıklar halklar arasında değildir ve bunları yönetenler belirler. Onlar da siyasi şartlara göre hareket ederler. Şartlar değişirse roller değişebilir ve geçmiştekinden çok farklı tavırları benimseyebiliriz.
Bu nedenle şartları belirleyen halkın duygularını da belirler. İkinci Dünya Savaşından sonra Doğu Avrupa ülkelerinin komünist, Batının payına düşenlerin demokrat olmaları kendi tercihleri değildir. Eğer bir ülke, Almanya gibi ikiye bölünürse, bir yarısı diğerinin can düşmanı olabilir ve kendi tarafına diğerini imha edecek silahların yerleşmesinden, şikayet etmek bir yana, büyük memnuniyet de duyabilir.
Dünya şartlarını en iyi anlayan ya da gereken uyumu gösteren iktidara gelir ise yeni şartlara göre dost ve düşmanlarımız belirlenir. Şimdi eski düşmanlarımız dost oluyor ama kimin yeni düşmanımız olacağını bilmiyoruz. Bu sadece yönetenler açısından önemli olsaydı ilgilenmezdik ama bu duyguların halk tarafından da paylaşılması gerekir. Yani halktan biri olarak sorumuz bizi kime düşman edecekler ve biz kime kin duyacağız. Bu duygular için sebep bulmak çok kolaydır ve bizim dost ya da düşman olmadığımız kimse yoktur. Yeni düşmanlarımızın, tarihteki en büyük ulaşma hedefimiz olan AB ya da bu ülkelerden biri, ya da ortak inançlara sahip olduğumuz İran olursa şaşırmam.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.