AB İlerleme Raporu, boru değil diyor...
Ergenekon davasının önemini hâlâ anlamayanlar var. Gazetemiz, boşuna "asrın davası" demedi. Ama bakıyorum dost çevrede bile, "üzerinde, gereğinden fazla durulmuyor mu?" diye düşünenler var. Bu dava, Türkiye'nin hayat memat meselesidir.
Bu gerçeği nihayet Avrupa Birliği yöneticileri de teslim ettiler. Geçen yılki İlerleme Raporu'nda konu, sade suya tirit yaklaşımıyla geçiştirilmişken, önceki gün açıklanan raporda çarpıcı ifadeler yer aldı. Özetle söylenen şu:
Askerî yetkilileri de kapsayan ciddi suç iddiaları ortaya çıkmıştır. Bu dava, demokratikleşmeyi ve hukukun üstünlüğünü sağlamak için bir fırsattır. Bu dava, darbelerle ilk defa hesaplaşma ve yine ilk defa Türkiye'ye, yakın geçmişiyle yüzleşme şansı veriyor. Yine ilk defa, demokratik kurumların içine yuvalanmış hukuk dışı yapıların üzerine gidiliyor.
AB'nin Ergenekon davasına yaklaşımı, bu davada bir dönüm noktasıdır. Ben Ergenekon davasında Sayın Baykal'ın ve Sayın Genelkurmay Başkanı'nın duruşunu çok önemsiyorum. Sayın Baykal, anamuhalefet lideri ve kamuoyunun bu davada kafasını karıştıran en önemli şahsiyet... Sayın Başbuğ'un duruşu da çok önemli. Zira Ergenekon davası, emekli komutanlar, subaylarla birlikte muvazzaf subayların da içinde olduğu bir dava.
Sayın Başbuğ, Ergenekon davasında, TSK'nın dengeli tavır alması için çabalıyor. En azından görüntü böyle. Yargı sürecine saygılı olmanın altını sık sık çiziyor. Fakat bazen de davanın önemini gölgeleyen çıkışları oluyor. Mesela 29 Nisan 2009'da düzenlediği iletişim toplantısında, eline boş bir LAW silahı alıp söyledikleri çok garipsenmişti. Bu silahın 200 metreden 30 cm zırhı deldiğini söylerken, "Poyrazköy'de yapılan kazılarda 5 boş LAW paketlenmiş olarak bulundu. Bu boş LAW'ın kullanım olanağı yoktur. Acaba bunları niye gömdüler? Ben bunu anlamıyorum. Kesinlikle meraktan soruyorum. Niçin boş LAW'lar gömülür? Nasıl oldu bu iş?" diye sormasının altında yatan düşünce merak edilmişti.
Çünkü bizim anlamadığımız şuydu: Poyrazköy'de Dalan'a ait arazideki kazılarda, 15'i dolu 22 LAW silahı bulunmuştu. Kamuoyunun beklentisi, 15 dolu LAW silahı ile Türkiye'nin bir kaosa sürüklenebileceği suikast ve saldırıların, nasıl bir tehlike ve tehdit oluşturduğunun en yetkili askerî ağızdan söylenmesiydi. Sayın Başbuğ boş LAW silahı gösterirken, dolu olanların tehlikesine neden vurgu yapmıyordu? Bu yaklaşım, davanın özünü etkilemek anlamına geliyordu. Nitekim AB İlerleme Raporu'nda konu kayda geçirildi. 29 Nisan'daki toplantıda, Sayın Başbuğ'un, yargıyı baskı altına aldığı belirtildi.
Ergenekon davasının baştan beri avukatlığına soyunan Sayın Baykal, hatırlayalım, Sayın Başbuğ'un bu çıkışını havada yakaladı. 5 Mayıs'ta partisinin grup toplantısında; "LAW silahı diye bir şeyler, sanki büyük bir askerî tehdit teşkil edecekmiş gibi anlatılıyor. Anlaşılıyor ki bazıları, özenle yeraltına gömülmüş mermisi olmayan boruymuş..." dedi. Ben de, iki gün sonraki yazımda, Türkiye'de 17 bin 564 faili meçhul cinayet işlendiğini hatırlatarak, Sayın Baykal'a; "Bu katliamlar doğru mu, yoksa boru mu?" diye sormuştum.
Boru olmadığı, AB İlerleme Raporu'yla, başta CHP lideri olmak üzere, bütün Ergenekon muhiplerinin önüne konuyor.
Ergenekoncular cephesinin anlayamadığı şudur: Küresel şartlar değişti. Dün de yazdım. Laik, demokrat ve Müslüman kimliği ile Türkiye, uluslararası siyasetin yeni denge unsurudur. Stratejik bir enerji koridorudur. Böyle bir Türkiye'nin istikrarlı ve güvenilir bir ülke olmasını Amerika'sı da, Avrupa'sı da, Rusya'sı da herkes istiyor. Devlet yapısı içinde Ergenekon türü hukuk dışı yapıların, demokrasiyi de, istikrarı da tehdit ettiğini bu ülkeler görüyor, biliyor. İlerleme Raporu üzerinden, anlamayanlara bir mesaj veriyorlar. Türkiye, artık sivil irade üzerindeki askerî vesayet ile yoluna devam edemez diyorlar. Sayın Baykal, kusura bakmayın bilhassa size söylüyorlar...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.