BU İŞTE BİR DOMUZLUK VAR MI?
MHP’li Sağlık eski Bakanı, domuz gribi aşısı ile ilgili ilginç iddialarda bulunuyor..
Kimine göre, bu aşı kampanyaları ile dünya soyuluyor.. Yılda 5 milyon dolarlık aşıya ihtiyacı olan Türkiye, domuz gribi için 500 milyon dolarlık aşı stoğu yapmış deniyor.. Eğer bu iddia gerçekse, dünya devletleri 100 milyarlarca dolar para harcayacak demek. Bu da belli ülkelerin kasasına akıyor.
Bir başka iddiaya göre, bu aşı kampanyaları ile dünya kısırlaştırılıyor, bir mikroba karşı bağışıklık sağlanırken, arkasından gelecek, laboratuvarlarda üretilen bir başka mikrobun zemini hazırlanıyor..
Her yıl mevsimsel grip salgınlarından dünyada 250-500 bin, Türkiye'de ise, 17 bin kişin hayatını kaybettiğini söyleyen Durmuş, domuz gribi nedeniyle 1 yılda ölen hasta sayısının tüm dünyada sadece bin 500 kişi olduğunu iddia ediyor.
Bir başka iddia da şu, sadece domuz gribi aşısı için harcanacak paranın onda birine, Türkiye’de ileride ihtiyaç duyulacak aşıların yerli üretimini mümkün kılacak tesis kurulabilir ve hammadde üretilebilir..
İnsanın ister istemez aklı karışıyor. Bu işin içinde bir domuzluk var mı diye düşünmeden edemiyor..
Buyurun bir iddia daha. Bir zamanlar BBP’den aday olan, halen bir AK Parti belediyesinde üst düzey yöneticilik yapan bir arkadaş, Amerikan basınından derlediği, konuyla ilgili bir bilgi notu gönderdi bana. Domuz aşısının içeriği ile ilgili bir bilgi notu bu. Buyurun okuyun:
Domuz gribi aşısı içindeki maddeler:
1-Alüminyum hydroxide, alüminyum fosfat, Amonyum sulfat, amphotericin B
2-Domuz kanı, At kanı, Tavşan beyni, Köpek böbreği, Maymun böbreği.
3-Civciv embriosu, Tavuk-Kaz yumurtası, Sığır serumu, Betapropiolacton
4-Doğmamış sığır serumu, Formaldehyde, Formalin jelatin, Glicerol, Köpekbalığı karaciğeri yağı.
5-İnsan fetusu
6-Maymun böbrek hücreleri
7-Yıkanmış Koyun kanı
Bunların bir kısmı kanserojen madde. Bir kısmı akıllara durgunluk veren cinsten şeyler. Mesela insan fetusu..
Durmuş, Sağlık Bakanlığı’nın aldığı Smith Klein, Pastör ve Novartis aşılarında alüminyum ve skualen maddesinin bulunduğunu kaydetti. Durmuş, aşının gerekliliği, etkinliği ve hem de öldürücü ve felç edici etkilerinin, bilim çevrelerinde isteksizliğe yol açtığını vurguladı.
Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, domuz gribi aşısı ile ilgili başka şeyler söylüyor: “Evet. Domuz gribi virüsünün DNA yapısını inceleyen uzmanlar, salgına yol açan H1N1 virüsünün insan, domuz ve kuş gribi virüslerine ait genetik bir karışımdan oluştuğunu açıkladılar. Dolayısıyla hazırlanacak aşıda, domuz gribi virüsüne ait genetik materyal de bulunacak. Aşı içinde, domuz virüsü genlerinin bulunması, Müslüman ve Musevilerin domuz gribi aşısı olmalarının caiz mi, haram mı olduğu sorularını da gündeme getiriyor. Salgına yol açan virüsün, domuz gribi virüsü yerine, ısrarla Meksika virüsü, İnfluenza H1N1 virüsü, 2009 H1N1 virüsü gibi içinde domuz geçmeyen terimlerle isimlendirilmek istenmesi de aşının satışında dini faktörlerin etkisini ortadan kaldırmak için olabilir. Kim ne derse desin, dünyada bu domuz gribi salgınında ve tedavisinde bir domuzluk olduğundan ciddi şekilde şüpheleniyorum.”
Birilerinin bu iddialara bir cevap vermesi gerek.. Şöyle ya da böyle, doğru ya da yanlış bu konu toplumun gündemine girdi. Bana kalırsa konunun tekrar tekrar gözden geçirilmesi gerek..
“Grip aşılarına tıp dilinde adjuvan adı verilen ve vücudun aşıya daha fazla tepki vermesini sağlayan maddeler ekleniyor” deniyor. Alüminyum ve skualen bunlar içinde en çok kullanılanlardanmış. Bir bilim adamı: “Aşılara adjuvan eklenmesi teorik olarak mantıklı, çünkü bu sayede kısa zamanda az sayıda virüsle aşı üretmek ve böylece de daha az virüs antijeni ile daha çok insanı aşılamak mümkün oluyor. Ancak bu işlemin çok tehlikeli yan etkileri var. Bu sebeple de Avrupa’da üç çeşit aşıda skualen kullanılıyor olsa da Amerika’da bu maddelerin aşılara eklenmesine kesinlikle müsaade edilmiyor. Oysa medyada, domuz gribi aşısı üreten şirketlerin en az ikisinin (Novartis ve GlaxoSmithKline), hazırladıkları aşıda adjuvan kullanacakları haberleri yer aldı” diyor.
Skualen aslında vücudumuz için yabancı bir madde değilmiş. Karaciğerde yapılıyor ve kolesterol metabolizmasında da rolü varmış. Sinir sisteminde ve beyin dokusunda bulunuyormuş. Skualen ayrıca zeytinyağı, köpekbalığı karaciğeri ve birçok doğal besin desteğinde var olan ve antioksidan özelliklere sahip bir yağ molekülü imiş. Bunlar ‘iyi skualen’. “Vücuda enjekte edilen skualenin ise, karaciğerde sentez edilen veya besinlerle alınan skualen gibi faydalı değil, aksine oldukça zararlı olduğunu gösteren pek çok bilgi var” deniyor. Bu tür skualene kötü skualen deniyor mu? İyi kolestrol, kötü kolestrol gibi yani.
“İyi skualen ve kötü skualen arasındaki en önemli fark bunların insan vücuduna giriş yolları. Skualen besinlerle sindirim sisteminden vücudumuza girerse hiçbir sorun olmuyor, ama bunun aşılarda olduğu gibi deri altına veya kas içine zerk edilmesi, bağışıklık sistemini vücuttaki tüm skualene saldıracak şekilde harekete geçmesine yol açabiliyor”muş.
Bu aşılar yapıldıgı takdirde: Guillain - Barre sendromu, Vaskülit, felç, Anafilaktik şok ve ölüme neden olabileceği iddia ediliyor.. Novartis firmasının geliştirdiği ilacın yan etkilerini, Novartis’in aşısının laboratuvar sonuçları internette yayınlamış: http://www.fluscamcom/Vaccine_Package_Inserts_files/Novartis_A-H1N1_2009_Monvalent_VaccinePackageInsert_BasedOn1980Approvalfor%20Fluvirin_UCM182242.pdf. “Bu sitede Novartis’in kendi sitesinde 50’ye yakın yan etkisinden söz ediliyor” deniyor gelen maillerde.. Benden söylemesi.
Bu işin içinde bir domuzluk olmasın sakın.. Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz.. Selâm ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.