Terörün parasal kaynakları
Eğer terörle mücadelede görevli bir kişi olsaydım önce bu örgütlerin parasal kaynaklarını kuruturdum. Genelde terörle mücadele sadece bu eylemleri yapanları tespit etmek, yakalamak ve etkisiz hale getirmekten ibaret olarak algılanır. Bu eylemleri yapanlar genelde toplumun en alt tabakalarından gelen eğitimsiz kişilerdir ama onların bir ideal uğruna canlarını feda etmeye hazır olduğu düşünülür. Gerçekte onların savundukları düşünülen idealleri varlıklarını sürdürmekten ibarettir.
Son günlerde artan uyuşturucu operasyonları hatta bunların güvenlik güçlerine kadar uzanması terörün parasal kaynaklarının kurutulmak istendiğini açıkça ifade ediyordu. PKK’nın üst düzey yöneticilerinden bazılarının uyuşturucu ticareti yaptığının söylenmesi ve bunların varlıklarına el konacağının açıklanması operasyonun ipuçlarıydı.
1980lerin sonunda böyle bir durumu yaşadığımızı ve Türkiye’nin transit ülke olmaktan çıkarılıp Rusya üzerinden ticaretin sürdürülmesi üzerine örtülü faaliyetlerin Rusya’ya kaydığını yazdığımı hatırlıyorum. Yani uyuşturucudan elde edilen gelirler kaçakçı denilen kişilerin değil örtülü faaliyet yürüten güçlerin kontrolündeydi. Bu nedenle örtülü faaliyetlerin yönünü ve yerini belirlerken uyuşturucunun geçiş yollarını incelerim. Önümüzdeki dönemde transit yolu olarak kullanılacak iki bölge bulunuyor. Bu ticaret ya Kafkasya’dan ya da Irak ve Suriye üzerinden yürütülebilir. Siyasi açıdan bakıldığında güney yolu daha muhtemel görünüyor. Bu ülkelerde iç çatışmalar ve rejime yönelik faaliyetler artabilir. İran geçiş yolu olmaya devam ettiği için burada operasyon yürütülmesi doğaldır.
Şüphesiz örtülü operasyonların tek finans kaynağı yasa dışı faaliyetler değildir. Her ülkenin gizli servislerine tahsis ettiği kaynaklar vardır ve bunlar da örtülü operasyonlarda kullanılır. Ama yasa dışı yollardan sağlanan paraların kullanılması daha güvenlidir. Çünkü bunu kullananlar başka bir ülkeye hizmet ettiklerinin farkına varmazlar ve içlerinde ülkesi ya da inancı uğruna mücadele ettiğini sananlar çoğunluktadır.
Bir ülkede genellikle iktidardaki yasal güç tek hakim güç sayılır. Eğer ekonomik güç odaklarıyla iktidar aynı çizgideyse bu düşünce doğrudur. Anca ekonomik faaliyetlerin önemli bir bölümü yasa dışıysa ve siyasal iktidar bunları kontrol edemiyorsa yasal güç kolayca bertaraf edilebilir. Bu nedenle yasa dışı ekonomik faaliyetlerin önlenmesi sadece vergi almak açısından değil ülkeyi yönetebilmek açısından da önemlidir.
Eğer uyuşturucu gibi yasa dışı faaliyetlerde devlet görevlileri rol oynuyorsa o ülkede yabancı istihbarat servislerinin her türlü örtülü operasyonu yapmasının önünde bir engel kalmamış demektir. Meseleye bu açıdan bakılırsa karşılaştığımız terör eylemleri, bunların sonucundaki siyasal değişmeler farklı bir anlam kazanır.
Yıllardır mücadele ettiğimiz terörün bir anda bitmesini uygulanan politikalara bağlamak mümkündür ve bunu iktidarın kendi eseri sayması doğaldır. Bundan sonra daha dikkatli olmalıyız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.