"Elinden geliyorsa Cennete koy”
Dünkü makalemizde Süleyman bin Abdülmelik’in büyük İslâm âlimi Ebû Hazim’le olan sohbetleri üzerinde durmuş, bugün de devam edeceğimizi belirtmiştik.
Her şeyin daha iyiye, mükemmele, güzele, tekâmüle âdetâ koştuğu kâinatta insanın vurdumduymaz, umursamaz olması kabullenilebilir mi?
Emevî hükümdarı Süleyman bin Abdülmelik sohbeti o noktaya vardırır ki “Ey Ebû Hazim, kendimizi nasıl düzelteceğiz?“ demekten kendini alamaz.
O büyük insan ise şu cevabı verir: “Adi işleri bırakıp kişilik ve karakter sahibi olmakla.”
Süleyman bin Abdülmelik bununla da kalmamış, peşpeşe sorular sormuş, sonunda o kadar memnun kalmıştı ki, yakınlarından olmasını, kendisinin ondan, onun da kendisinden faydalanmasını istemiş, o ise kesinlikle reddetmiş ”Size azıcık olsun meyletmekten korkarım! Sonra Allah bana, hayatın ve ölümün ziletini tattırır da elimden tutacak kimse olmaz“ demişti.
Hükümdar “Dile benden ne dilersen” dediğinde de, “Elinden geliyorsa Cennete koy, Cehennemden uzaklaştır” demişti.
“Bu benim yapabileceğim bir şey değil!”
“Bunu yapamadıktan sonra senden başka ne isteyebilirim ki!”
Sonra Süleyman bin Abdülmelik duâ istemiş, o da şu duâyı yapmıştı: “Allah’ım, Süleyman eğer senin salih kullarından ve dostlarından ise işlerini kolaylaştır ve hayırla sonuçlandır. Eğer Süleyman senin düşmanlarından ise onu perçeminden tut ve istediğin yere çek.”
Daha sonra Süleyman bin Abdülmelik yaşadıkları hayatın ne durumda olduğunu sordu.
Ebû Hazim, atalarının insanların hak ve hukuklarını çiğnediklerini, yönetimi zorla ele geçirdiklerini, bu uğurda korkunç katliâmlara girdiklerini söyledi. “Onların neler söylediğini, haklarında neler söylendiğini biliyor musun, hiç düşündün mü?” diye sormayı da ihmal etmedi.
Bu yenilir yutulur cinsten olmayan sözler Süleyman bin Abdülmelik’i değil çileden çıkarmak, aksine büyük bir soğukkanlılıkla karşılamasına sebep olmuştu. Elinde yüz dinar bulunduğunu, bunları dağıtacağını, bir o kadarını da kendisine vermesini düşündüğünü belirttiğinde kesinlikle reddetti.
Süleyman bin Abdülmelik ne kızdı Ebû Hazim’e, ne de kırıldı. Tatlılıkla ayrıldılar. Zaman zaman ihtiyaçlarını sormak için adam bile gönderdiği olurdu.1
Dipnot:
1. Hilyetü’l-Evliya, 3:229.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.