Dursun Çiçek’in ayrıcalığı nedir?
İnsanları hapiste görme meraklısı değilim ama, Dursun Çiçek Bey kuru imzalı ve “kağıt parçası” haliyle cezaevinden zor yırttığı belgenin “ıslak imzalısı”yla 40 bilmem kaç saat sonra salıveriliyor. Bu nasıl oluyor?
Bilmek istiyorum.
Bu “durduk yerde tahliye”nin anlamı nedir?
Kim kime gözdağı veriyor? Kim kime kolpa yapıyor?
Bilmek istiyorum.
Dursun Çiçek savcılardan davet almış... Hemen ifade vermeye gitmiyor. Bekliyor... Belli bir “süre”yi dolduruyor... Tokat’ta, hasta annesinin yanında olduğu söyleniyor ama bazı komutanlarla yemekte olduğu ortaya çıkıyor... İfadeye gitmeden önce de, “tutuklanacağını” ve uzun süre kalacağını bildiği için “tam bagaj hazırlık” yapıyor.
Bu arada ne oluyor da, yaptığı “hazırlık” elinde patlıyor?
Bilmek istiyorum.
Darbe suçu, hafifsenecek ve neredeyse “asliyelik” düzeye indirilecek basitlikte bir suç mudur?
Bilmek istiyorum.
Şunu da bilmek istiyorum:
Bu satırların yazarı, “Filanca rektör üniversitesini kışlaya çevirdi” diye yazdığı için, mütekait bir Tuğgeneralin suç duyurusu üzerine yasal takibata uğramış, derken hakkında dava açılmış, en nihayetinde “çağırdık, ifade vermeye gelmedi” denilerek oturduğu kahveden alınıp götürülmüştü.
Hadi böyle şeyler olurdu...
İlk kez benim başıma gelmiyordu...
Bugün gazetesi yazarı Adem Yavuz Arslan da, gece yarısı, kaldığı otelden derdest edilip götürülmüştü.
Böyle şeyler olurdu da, şu nasıl oluyordu:
Meşru hükümete karşı savaş açan, birtakım psikolojik savaş belgeleri hazırlayıp altına “ıslak imza” konduran, üstelik silah kullanma yetkisine sahip Dursun Bey, ilk seferinde 18 saati
bile doldurmadan salıveriliyor, ama eline kalemden başka delici ve yaralayıcı aparat almamış gazeteciler 30 küsur saat içeride tutuluyor?
Hakikaten nasıl oluyor?
Bilmek istiyorum...
Dursun Bey, bildiğimiz kadarıyla, darbeye kalkışmak ve “terör örgütü üyesi olmak”la suçlanıyor.
Bu tür suçlar eskiden “idam”la tecziye edilirdi.
Şimdiki karşılığı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası.
Suçludur, suçsuzdur, bilemeyiz.
Buna yine mahkemeler karar verecek.
İyi de, bugüne kadar, terör örgütüne üye olmak ve darbeye kalkışmakla suçlanan kaç zanlı, sırf “adresi belli” olduğu için tahliye avantajından yararlandırıldı?
Dursun Çiçek’ten başka bunun bir örneği var mı?
Eski Yargıtay savcılarından Ahmet Gündel, “Mahkemenin gösterdiği gerekçeler tatminkar değil. Ortada ciddi suçlamalar var” diyor, “Dursun Çiçek durumunda olanlar tutuklanırlar, yargılamaları da tutuklu devam eder. Tahliye kararında ciddi sorunlar var. Daha küçük suçlamalardan hakkında tutuklama kararı olan pek çok kişi bulunuyor. Böyle onbinlerce tutuklu var. Bunların yargılamaları tutuklu devam ediyor. Suçlarda ikametgahın olması, kaçma ihtimalinin bulunmaması tutuklamaya engel değildir.”
Üstelik, Dursun Çiçek’in eylemi “organize suç” kapsamına giriyor.
Bugüne kadar hangi organize eylemde, sanık lehine böyle bir tasarrufa bulunulmuştur?
Dursun Çiçek’in önemi, ağırlığı, ayrıcalığı nedir?
Bilmek istiyorum.
HSYK’nın bütün bunlara bir cevabı vardır herhalde...
Bütün o yaz kararnamelerinin, kış kararnamelerinin bir anlamı vardır...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.