Açılımı anlatabilmek
Kürt açılımı dendi, demokratik açılım dendi, milli birlik projesi dendi, kardeşlik projesi dendi, herkese daha fazla özgürlük projesi diye noktalandı.
Bu proje neydi?
Hakkında çok konuşuluyor, kavgalar yapılıyor fakat ne olduğu pek de bilinmiyordu.
Nihayet hadise meclise geldi. Nihayet şu açılım paketi açıklanacaktı.
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, projeyi anlattı. Sayın Atalay, bir akademisyen. Bu makama getirildiğinde isabetli bir tayin olup olmadığı konusunda emin değildik. Ama geçen zaman içinde problemlerin üstüne gitme enerjisi, bunları yaparken muhafaza ettiği soğukkanlılığı ve şahsiyetiyle kısa zamanda yerini doldurdu:
-18 Yaşın altındakiler çocuk mahkemelerinde yargılanacak, mahalli talep olması halinde eski yer isimleri iade edilecek, Kürt dili enstitüsü kurulacak, Kürtçe üniversitede seçmeli ders olacak, partiler farklı dillerde propaganda yapabilecek, sosyal hayatta dil serbestliği olacak, yol kontrolleri azaltılacak, işkence iddiaları BM denetimine açılacak, bağımsız kolluk şikâyet mekanizması kurulacak, doğu, güneydoğu ve Konya ovası projeleri kısa sürede tamamlanacak.
Vatandaş, bunları çok fazla kavrayamadı. Meclisteki gergin hava dikkatleri dağıtıyordu. Buna rağmen müsterihti. Nasılsa Başbakan, çıkıp açılımı madde madde anlatacaktı. Başbakan Tayyip Erdoğan, sırası gelince yerini aldı. Onu bekleyenler, gol bekleyen sabırsız seyirci gibiydi. Oyuncu iyi oynuyordu. Dinleyenler, işte bu kadar demeye hazırlanıyordu. Konuşma güzeldi. Polemiğe diyecek yoktu. Sataşmalara anında cevap veriliyordu. Ama ifadeler geneldi. Meraklar, akan dakikalarla birlikte devam etmişti. Fakat o da ne? Meclis Başkanı bir saatin dolduğunu ek süre vereceğini ve toparlamasını hatırlatıyordu. Halbuki evinde, işinde, kıraathanede olanlar pür dikkat başbakanı beklemişlerdi.
Başbakan Erdoğan ise içişleri bakanım anlattı diyerek onun konuşmasına atıfta bulundu.
Bir de ev ev dolaşarak açılımı izah edecekleri haberini verdi.
Çok ağır ithamlar yapılıyordu. Herkes aydınlanmak istiyordu. Milyonlar ekran başındayken bu fırsat kaçmamalıydı. İktidara geldikleri günden beri yaptıklarının esas itibariyle açılımın başlangıcı olduğu isim isim sayılabilir, şimdi ise bu pakette şunların şunların olduğu anlatılır, daha sonra de şunlara şunlara sıra geleceği söylenirdi.
Üstelik sağlanan bir avantaj vardı ki bu hiç görülmüyordu. Bu açılımla Kürtler de üniter yapıyı, Türkçe’nin resmi dil olduğunu, Ankara’nın başkentliğini, Türk bayrağının bu topraklardaki tek bayrak olduğunu kabul ediyordu. Bu kabul, serbest iradeyle gerçekleştiğinden çok anlamlıydı.
Belki en çarpıcı taraf buydu. Fakat bu mutabakat adı konarak bu şekle ön plana çıkartılamadı.
Meclis bir meselenin olgunlukla görüşülme imtihanını verememişti..
İktidar, bundan böyle de ne uğruna, hangi gayeler için risk aldığını anlatmalıdır.
Projenin her şeyden önce ismi bir tane olmalı...
Ne denmiş:
-Sen ne anlatırsan anlat, anlattığın muhatabının anladığı kadardır.
Vatandaşın kafası karışık.
Karışık kafa çabuk kanar.
Ev ev ve her yerde anlatılmalı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.