Bayram ve sonrası
Bayramlar insanların insana yakışan en erdemli tavırları sergilediği günlerdir ancak, her şey gibi o da geçicidir. Diğer günleri de bayramdaki duygularımızla yaşamanın bir yolu var mı?
Genelde toplum içindeki davranışlarımızı, karakterimizle birlikte, inanç ve değerlerimiz belirler. Ancak bütün bunların altında ihtiyaçlarımızı karşılamak yatar. İhtiyaçlarımız iki türlüdür: Birincisi hayatımızı sürdürmek ve buna ek olarak rahat yaşamaktır. Bundan sonraki isteklerimiz, iktisat dilinde ihtiyaçlarımız, prestij talepleridir. Pahalı süs eşyaları, mesela bir servet karşılığı satın alınan bir saat ve benzerleri sadece başkalarından farklı ve üstün olduğumuzu göstermek amacıyla satın alınır.
Bir ülkenin zenginliği, tüketilen malların niteliğine bakılmadan, değerlerinin toplamı ile ifade edilir. Mesela yüz liralık yiyecek, giyecek ve barınak üreten bir ülkeyle bu mallardan elli, prestij mallarından da elli lira üreten diğer bir ülkenin zenginliği eşit kabul edilir.
1970’lerde, akademik çalışmalarımı sürdürürken, bunun doğru olmadığını düşünüyordum ve gelir bölüşümü- mal bileşimi ilişkisini araştıran bir tez hazırladım. Bir ülkede üretilen malların bileşimine bakarak o ülkede gelir bölüşümünü anlamının mümkün olduğunu ileri sürdüm. Amacım halkın temel ihtiyaçlarını karşılayan bir ekonomik politikanın nasıl olacağını araştırmaktı.
Ekonomide, teknolojik gelişmeye bağlı olarak, verimlilik arttıkça aynı miktardaki mal daha az işçiyle üretilebiliyor ve artan nüfusunda etkisiyle birçok kişi işsiz kalıyordu. Bu insanlara iş bulmanın tek yolu yeni ihtiyaçlar oluşturmak ve insanları bunların üretiminde istihdam etmekti. Kapitalist düzen bugüne kadar bunda başarılı oldu. O günlerde yakında bir tel saçı dikine dörde bölen bir araç icat edilirse ve bunu kullanmak moda olursa şaşırmayın diyerek mizaha başvuruyordum.
Şu anda ekonomik yapının değiştiği bir süreci yaşıyoruz. Yeni modelde devletin yönlendirici rolü büyük olacak ama ekonomiye işletmeler düzeyinde müdahale etmeyecek. Bu yönlendirmede gerçek ihtiyaçları karşılayacak malların üretimine önem verilmesi, üretimdeki artışın geniş halk katmanlarının taleplerini karşılayacak biçimde yapılmasını sağlayacak biçimde ekonominin yönlendirilmesi gerekir. Prestij talepleri bu aşamadan sonra yapılabilir ve bu üretimin rolü zorunlu ihtiyaç maddelerinin çalışanlara ulaşmasını sağlayan bir araç sayılır.
O günlerde şu soruya cevap aradım: Firavunlar piramit yaptırmasaydı orada çalışanlar nasıl karnını doğuracaktı? Zenginler burada çalışanlara ayaklarını yıkatır, sırtını ovdurur, serinlemek için yelpaze sallatırdı. Bunlar o zamanın teknolojik düzeyinde prestij hizmetleri olurdu. Bırakın zenginler prestij harcamaları yapıp kendilerini üstün sansınlar. Üstünlüğü duyguların sonsuz güzelliğinde arayan kimseler her günü bir bayram gibi geçirirken onlar ekonominin kullandığı basit bir araçtan ibaret kalırlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.