Bediüzzaman’ın müjdeli bayram tebriği…
Bediüzzaman, “Ruh-u canımızla mübârek bayramınızı tebrik ediyoruz. İnşaallah, âlem-i İslâmın da büyük bir bayramına yetişirsiniz. Cemâhir-i müttefika-i İslâmiyenin (İslâm cumhuriyetler birliğinin) kudsî kanun-u esasiyelerinin (anayasalarının) menbâı (kaynağı) olan Kur’ân-ı Hakîm, istikbâle tam hâkim olup beşeriyete (insalığa) tam bir bayramı getireceğine çok emâreler var” diye müjdeler. (Emirdağ Lâhikası, 314)
Yine geçen asrın başında Şam’da, Emeviye Camiinde, “Ye’sin (ümitsizliğin) rağmına olarak bütün dünyaya işittirecek derecede kanat-ı kat’iyye ile İstikbâlin kıt’alarında hakîkî ve mânevî hâkim olacak ve beşeri dünyevî ve uhrevî saadete sevk edecek yalnız İslâmiyettir” haberini verir. (Hutbe-i Şâmiye, 82-84)
“Sefâhette ve dalâlette bozulmuş ve İsevî dininden uzaklaşmış, Deccal gibi bir tek gözü taşıyan, kör dehâsı ile rûh-u beşere cehennemî bir hâleti hediye eden, büyümüşlük ve gelişmişlik nîmetine şükretmeyip, Karun gibi şirke düşen Batı felsefesi güdümündeki ‘medeniyetin bozuk kısımı’nı esas alan Batı medeniyetinin günâhları iyiliklerine gâlip gelmekle Avrupa medeniyeti, dehşetli semâvî tokatlar yedi; yüzer senelik terakkîsinin mahsulünü yaktı, tahrip edip yangına çevirdi.” (Kastamonu Lâhikası, 17)
İki cihan savaşının insanlığı perişan etmesi, şiddetli zulüm ve merhametsiz tahribâtıyla insanlığı ateşe veren zâlimlerin onmilyonlarca mâsumu öldürüp, bir düşman yüzünden yüzlerce, binlerce çoluk çocuğu hunharca bombalaması, zemin yüzünü zulümle ağlattı…
İNSANLIK, İSLÂMIN MESAJINA KOŞUYOR…
Gerçek şu ki bugün “Avrupa medeniyeti” büyük bir zaaf içinde. Zira “fazilet ve hüda (hidayet) üstüne tesis edilmemiş”; tam aksine “heves ve hevâ, rekabet ve tahakküm üzerine bina edilmiş.” Bu sebeple medeniyetin seyyiatı (kötülükleri, günâhları) hasenatına (iyiliğine, güzelliklerine) galebe edip ihtilâlci komitelerle kurtlaşmış bir ağaç hükmüne girmiş…
Bundandır ki “Asya-İslâm medeniyeti”nin gâlibiyetinin gereği ortaya çıkıyor. Hakkın, hukukun, insaniyetin hükümferma olduğu, “insaniyet-i kübra” (büyük insaniyet) olan İslâmiyetin doğru anlaşıldığı gerçek ve hakîki bayramların şafağı sökülüyor.
İslâm hakikatinin mazî kıt’asını tamamen istilâsına engel olan dehşetli mâniler” tek tek bertaraf oluyor. Bütün şaşırtmalara rağmen, zâlimlerin santranç oyunlarıyla, siyasetin zulmetiyle ve fitnesiyle ne kadar karartılmaya uğraşılsa da, insanlık, İslâm’ın barış, hürriyet ve gerçek insanî değerleri bahşeden müsbet mesajına koşuyor…
“Çürük ve esassız esaslar üzerine bina edilen” ve hegemonyası uğruna bütün insanlığı ateşe veren projeleri zorla dünyanın başına geçiren “ikinci Avrupa-Amerika”ya karşı, İslâmın mesajı ve mânâsı, insanlığın barış ve geleceğini aydınlatıyor… (Lem’alar, 167-172)
Ve Bediüzzaman’ın 90 yıl önce Emeviye Camiinde verdiği hutbede ve duada “Rahmet-i İlâhiyeden ümidinizi kesmeyiniz” âyetinden sonra Peygamberimizin, “Benim insanlara Cenâb-ı Hak tarafından bi’setim (gönderilmem) ve gelmemin ehemmiyetli bir hikmeti, ahlâk-ı haseneyi ve güzel hasletleri tekmil etmek (tamamlamak) ve beşeri ahlâksızlıktan kurtarmaktır” buyruğunun mânâsı tecelli ediyor…
BAYRAMLAR BAYRAM OLACAK…
Bu tecelli ile ecnebilerin “cehâlet”, “vahşet” ve “taassupları”, öncelikle “mârifet” ve “medeniyetin mehâsini”yle (iyilikleri ve güzellikleriyle) kırılıp dağılacak; “hürriyet fikri)” ve hakikati araştırma meylinin insanlıkta başlamasıyla, istibdat, zulüm, baskı ve kötü ahlâkın çirkin neticeleri yok olacak…
Yeni fenlerin bazı müsbet meselelerinin İslâmiyetin zâhirî mânâlarına aykırı olarak mütalaa edilmesiyle İslâm’ın doğru anlaşılmasına çekilen sed yıkılacak; “doğru İslâmiyet ve İslâmiyete lâyık doğruluk” doğru anlaşılacak.
Ve problemlere, kargaşalara, kavgaya karşı İslâm kardeşliğinin intibahıyla uyanmasıyla bayramlar bayram olacak. “Ben de bütün kanaatimle derim ki, Avrupa ve Amerika İslâmiyetle hâmiledir; günün birinde bir İslâmî devlet doğuracak, Nasıl ki Osmanlılar Avrupa ile hâmile olup bir Avrupa devleti doğurdu” diyen Bediüzzaman’ın İslâmın maddî ve mânevî medeniyetinin ve terakkisinin önü açılacak. Medeniyetlerin iyiliklerinin üstün gelip, kötülükleri ve kirleri temizlenecek. Bediüzzaman’ın “İnşallah istikbâldeki İslâmiyetin kuvvetiyle medeniyetin mehâsini galebe edecek, zemin yüzünü pisliklerden temizleyecek, sulh-u umumîyi de temin edecek” müjdeli duası tahakkuk edecek…
Ümitsizliğe) karşı “ümit” dirilecek, “doğruluk-dürüstlük” içtimaî-siyasî hayatta hükümferma olacak. “Hakîki medeniyet”in çiçek açtığı medeniyetler buluşacak; Batı medeniyetinin inkışaı”ndan (ayrışmasından) Kur’ân medeniyetinin doğduğu bayramlara ulaşılacaktır. (Hutbe-i Şâmiye 40, 41)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.