Derin çöküş
1995 yılında derin devleti bir ülkeye yön veren ve onu yöneten akıl olarak tanımlamış ve ülkemizde bunun var olmadığını, sorunlarımızı çözecek yerde onu daha derinleştiren çok sayıda güç odağı tarafından yönlendirildiğimizi söylemiştim.
Sonunda derin devlet öylesine ayağa düştü ki yurt dışında yaşayan ve ülkemizin yönetiminde ne gibi bir etkisi bulunduğu bilinmeyen, bana göre sıradan biri olan Mehmet isimli bir kişi derin devletin bir üyesi olarak gazete manşetlerine taşındı. Ülkemizdeki tüm kanunsuz aynı zamanda akılsız her teşebbüs derin devlete mal edildi. Artık ülkeyi yönetenlere güven duyulmuyor ve ona karşı akılcı yeni oluşumlar yaratmak yerine darbelere bel bağlanıyordu.
Dubai’deki ekonomik krizi okuyunca ABD’deki 11 Eylül saldırısından hemen sonra, bir televizyonda, bu saldırının küresel sermaye ile ulus devletler arasındaki savaşın bir başlangıcı olduğunu söylediğimi hatırladım. Şimdi tüm dünyanın büyük bir Dubai’ye dönüştüğünü, para üzerine kurulu ekonomik düzenin yıkıldığını görüyoruz. Yeni ekonomik düzenin eskisinden çok farklı olacağından ve bugünün bakış açılarının tamamen değişeceğinden eminim. Ancak ülkemizdeki yaygın düşünce hala eski paradigma üzerine kurulu. Daha küçük çapta olsa bile Dubai modeli benimsenmiş, küresel sermayeden yararlanarak ekonomik kalkınmanın sağlanacağı düşünülmüştü. Ülkemizde paradan para kazanan yeni bir sınıf etkili olmaya başlamıştı. Artık para tek ölçüydü ve geçmişte yüksek bürokrat olan sonra siyasette yükselen bazı kişiler bile nasıl elde edildiği bilinmeyen servetlerini yurt dışında saklıyordu. Parasal alanda sınırları kalkmış dünyada yaşıyorduk.
Modelimi paranın yönettiği bir dünya üzerine kurduğum için paranın izini sürerek siyasi gelişmeleri değerlendiriyordum. Mesela İngiltere dış borç açısından ikinci sıradaydı ama bu para içerde kullanılmıyor, devlet politikalarına önemli ölçüde hizmet ediyordu. Mesela Türkiye ekonomisiyle Londra’daki finans kurumlarının ilişkisi incelenmeye değerdi.
Bana göre para sanaldı ve onunla özdeşleşen tüm varlıklar bir anda yok olabilirdi. Geriye sadece maddi varlıklar kalırdı ve bunlar yok edilemezdi. Büyük bir ekonomik bunalımda ABD’nin fabrikalarına, bilgi birikimine, devlet organizasyonuna ne olurdu? Japonya ve Çin gibi ülkelerin alacakları, para değersiz hale gelirse, sıfırlanır ama onların fabrikaları, ürettiği mallarını satamayacağı için, değersiz hale gelirdi.
Söylediklerim uç noktalardır ve hiç gerçekleşmeyecektir ama gidişin yönünü gösterir. Yani bu süreç belli bir yüzde ile gerçekleşir.
Bu süreçten çıkarılacak dersler vardır. Darbeler, tüm boyutlarıyla bilinmediği için, darbe teşebbüsleri acemilerin oynadığı futbola benzedi ve profesyoneller onları dağıttı. Dubai türü ekonomi, eğer tüm dünyada uygulanırsa nasıl sonuçlanacağı düşünülmeden uygulandı. Önümüzdeki dönemde daha açık renkli bir sürü Dubai ve Şeyh Maktum’la karşılaşacağız. Sığ yapılanmalarla derin devlet rolü oynamaya kalkanlar kaybedecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.